İslam’a iman ettiği iddiasında bulunan müslüman zihin nasıl oluyorda karmakarışık bir hal sergiliyor inanılır gibi değil. Bu durum İslam’ın tertemiz sinesini de kirletip tartışmaya açıyor. Kendi bünyesinde tartışılsa yine bir parça anlaşılır ama öyle olmuyor. İçini Rabb’ın doldurduğu kavramlar insanın hevasına göre tartılıyor.
Böyle olunca tartışılan her kavram , konu hayatiyet arzetse de aşınıyor, sarsılıyor, bayağılaşıyor hatta alay konusu oluyor. Ardından kahkaya boğulup yerini gülüşmelere bırakıyor. Dava, iddia, mücadele ne varsa çirkinleşip, mide bulandırıyor. Her kimliğe rahatlıkla bürünebilen bu tip müsebbip olarak yetebiliyor..
**
Şerefli Rasuller gönderildikleri topluma ‘iman etmezseniz kaybeden, hüsrana uğrayan, helak olanlardan olursunuz’ diye uyarıda bulunurken iman edenlere selamet yollarını müjdelemiştir. Hemen dünyada gerçekleşecek bir müjde ya da azap.
İnsanın kendi eliyle kazandığı şeyler aslında. Kendi felaketi ya da kurtuluşu. Tek kişi de değil kitleler halinde bu yapılıyor, şimdiye kadar da böyle yapılageldiğini Kitab’ın bilgisine dayanarak söyleyebiliyoruz. ‘Ekserun-nas’ derken geriye insanların azı kalıyor akleden, şükreden, iman eden..
İnsan ekserisi zihnen yolunu şaşırınca sarsıntı da kaçınılmaz bir hal alıyor. Rabb’ın sünneti bu; kitleler karada ve denizde fesat çıkarınca amacına aykırı hareket eden insana karşı kara toprağın bağrı çatırdıyor. Deniz dağ gibi olup koca şehirleri yutuveriyor. Kendi zihni gibi yeryüzünün kusursuz düzenini bozmaya and içmiş sanki.
Bu durumu ilahi ikaz/uyarı olarak algılamayacak kadar da materyalistleşmiş zihinler. Muhasebe yapıp nerelerde yanlışlar yapıldığına yanaşılmıyor. Böyle olunca veriler, analizler, araştırmalar, yorumlar çözümü karmaşıklaştırıyor. Bu durumun müsebbibi de çıkış yolu bulması istenen de aynı zihne sahip çünkü..
**
Müslümanım diyenlerin kendilerine çekidüzen vermelerinin zamanı gelmedi mi? Zihnimizin kırılan fay hatları zelzeleden daha beter tahribatlara yol açıyor şimdilerde. Konunun uzmanları değil konunun hakimi uyarıyor tedbir alın diye. Benzeri yıkımların üzerinden çok zaman geçmedi. Göz göre göre gelen bir felaket bu, iman eden ya da etmeyen herkesi etkileyecek bir yıkım.
Bu enkazı kaldıracak güç ve takat biriktirmemiz gerek. Sarsıntı anında yıkılmayan evler inşa edecek mücahitler olmalıyız. Şiddeti hangi büyüklükte olursa olsun korkutmamalı. Birbirine kenetlenecek sağlam tuğlalar ve onları birbirine yapıştıracak takva harcı karmamız yeterli olacaktır. Dikine dikine üstüne basarak yapılacak binadan uzak durup, yan yana omuz omuza dimdik durmalıyız.
Mimarisi, estetiği, ustalığı, işçiliğiyle emsal olmalı, bakanları hayran bırakan bir numune toplum inşaya koyulmalı. Önümüzde uzun bir yol olabilir ve dayanıksız ve temelsiz yapıların yıkımı zaman alabilir. Lakin bu yola adım atmak ve yolda olmak bile insana güven ve şeref vermeye yetmektedir.
Venhar
“Zihnimizin kırılan fay hatları”nı, Rabbimizin ipiyle/demiriyle/Kur’an’i refaranslarıyla örülmüş yapılarla/kalplerle sağlamlaştıralım inşaallah.
Allah razı olsun.
Zelzele ve uyanış arasında güzel bir bağ kurulmuş… Allah razı olsun.