Melamet ve Melametilik cereyanı
Yazar kitabının bu bölümünde, Kalenderlik ve Melametilik arasındaki akrabalığa vurgu yaparak aralarındaki farklılıklardan ve benzerliklerden bahsetmektedir.
Melamitilik, Abbasi İmparatorluğu’ndaki Mevali tabakasına mensup esnaf kesiminin mistik hareketidir. Melamilik, Maveraünnehir ve Horasan gibi Türk unsurunun yaşadığı bölgeler olması, tasavvufa giriş menkıbesi Buda’nınki ile büyük benzerlik arz eden meşhur İbrahim Ethem’in etkisi etkili olmuştur.
Melamilik, “Hak Teâla ile beraber olmak için sırrını gizlemek, yakınlık ve kulluk adına kendini kınamak, halka yalnız kusur ve kabahatlerini gösterip iyiliklerini gizlemek suretiyle kınanmasını celbetmek” demektir.
Melametiler ve Kalenderiler arasındaki fark esas olarak toplum karşıtı tavırlarda ve nafile ibadetleri yapıp yapmamakta belirmektedir. Melameti anlayışı daha ileri götüren Kalenderler, topluma muhalefet konusunda daha aktif ve isteklidirler. Onlar için kalp temizliği esas olduğundan, Melametiler gibi gizli gizli ibadet etmek yerine, hiç nafile ibadet etmezler; zira bunun gereğine inanmazlar; ancak farzları yerine getirirler. Kalenderliğin doktrin ve mistik hayat tarzı olarak Hint-İran mistik kültür sahası ile çakışan Melametiliğin yayılma alanı içinde ortaya çıktığı görülmektedir.
Yazarın anlattığına göre İslamiyet Türkler arasında Melamet cereyanı ile girmeye başlamış. X. yüzyılda Maveraünnehir’de Buhara ve Semerkant gibi şehirlerde Melami mensubu Türk şeyhleriyle dolmaya başlamıştır. Göçebe Türk zümreleri tarafından bu kişiler, Bab, Baba veya Ata isimleriyle anılmışlardır. Bu kişiler tıpkı eski şamanlar gibi ilahiler okuyan ve Budist rahipler gibi menkıbeler anlatan kişilermiş.
Yazar, Kalenderliği belli bir takım doktrin esasları ve erkân dâhilinde toparlayarak bir teşkilata kavuşturan kişinin Cemalü’d-Din-i Savi olduğunu söylüyor. Cemalü’d-Din-i Savi bir gün Dımaşk’ta Bilal-i Habeşi mezarlığında Şirazlı bir genç olan Gerubed’e rastlar; onunla dostluk kurar. Onun gibi saç, sakal, bıyık ve kaşlarını kazıtır. Cemalü’d-Din, esrar kullanan, cavlak denilen, kıldan dokunmuş bir yelek giyen, hiç bir şer’i kaideye aldırış etmeyen, kısaca ibaha yoluna girmiş bir Cavlaki (Kalender) olur. Yazar, Cemalü’d-Din Savi’nin haleflerinin namaz kılmayan, yarı çıplak dolaşan, şer-i kurallara riayet etmeyen, müritlerine canlarının istediğini yapabileceklerini öğütleyen, ibahi olduklarını kaynaklardan aktarmaktadır.(İbahilik: İslam’ın haram ve yasak kıldığı şeyleri helal ve mubah sayan sapkın bir fırkadır. Kelime anlamı, açıklamak; serbest bırakmak, meşru saymak)