‘Zıplasana!’
İstemeyi de becerebilmek lazım
Motivasyon on yıllardır psikolojide anahtar kavram olarak kabul ediliyor. Fakat başarılı davranış, iş ve öğrenme için bir şey daha önemli: uzun zamanlardır unutulmuş irade.
Araştırmacılar iradeyi yeniden keşfettiler ve irade gücünün neyden ibaret olduğunu ve onu nasıl hedefe yönelik eğitebileceğimizi gösteriyorlar.
Andreas Huber
Hayat midilli çiftliği değil. O bize sürekli kendimizi aşmamızı gerektiren ödevler yüklüyor. İş ve gündelik hayatımızda birçok etkinliğe bırakınız sonuna kadar sürdürmeyi başlama konusunda bile birçok sorunumuz var: Halledilmemiş vergi açıklamasından uzun zamandır ertelenen iş arkadaşımızla yapacağımız sıkıntılı konuşmadan gayret edilmeye değer gördüğümüz fakat buna rağmen bize kolay gelmeyen değişimlere kadar.
Aslında bizim bir motivasyon eksikliğimiz sözkonusu değil. Motive olduğumuz zaman, birçok imkanın içinden bize karlı, mantıklı ya da uygun görünen hedefleri seçiyoruz. Bu ilk adım olarak iyi, fakat hedefi bulmak hedefi gerçekleştirmeyi garantilemiyor. Birşey için gerçekten motive olduğumuz zaman bile ya yarı yolda kalıyoruz, ya da başlangıcı yapamıyoruz: kararlı bir şekilde matematik çalışmak ve yabancı kelime ezberlemek, televizyon seyrederken cips yememek ya da kayın valideyle bir kerecik olsun rahat ve dostça iletişim kurabilmek.
Motivasyon psikolojisi savaştan sonraki on yıllarda hep beklenti-değer-teorileri formüle etti. Buna göre bize anlamlı gelen hedefler seçiyoruz (‚değerler’), ve azimle bu hedef istikametinde hareket ediyoruz, eğer başarı şansını iyi görüyorsak (‚beklenti’).
Buradaki problem bu modelin sadece labaratuvar ortamlarında araştırılmış olmasıdır – gerçek hayatta değil. Bu nedenle motivasyon psikolojisi, hedeflerimiz bize pozitif geldiği zaman (pozitif değer) ve imkanlar da uygun olduğu zaman (pozitif beklenti) neden işlerimizi ertelediğimizi ve hedefe yönelik icraatta bulunmadığımızı açıklayamıyor.
Yine çok garib olan birşey de bir iş çok zor ve çözümsüz gözüktüğü zaman çabalarımızı neden katladığımızı da açıklayamıyor. Beklenti ve başarı ihtimali sıfıra yakın olmasına rağmen teorinin öngördüğü gibi motivasyonumuz düşmüyor, aksine çıkabiliyor.
Bu tür ‚anomalileri’ özellikle Almanca konuşan psikologlar 80’li ve 90’lı yıllarda fark ettiler ve motivasyon araştırmalarının ‚eylem deliği’ni (Heinz Heckhausen) ya da bir‚ Realize etme boşluğu’nu (Wolfgang Prinz) eleştirdiler. Bu eleştiriler savaş öncesi yıllardaki Alman irade psikolojisinin rönesansına yol açtı – İrade(volition) araştırmaları etiketi altında. Motivasyonel hedef bulma ile kıyaslandığında burada ön plana çıkan şey iradi olarak hedefin realize edilmesidir. Bunlar motive edilmiş bir davranışı yürüten, onları problem ve arızalara karşı koruma altına alan ve hedef gerçekleşene kadar onları istikamet üzere tutan adımlardır.
Yeni irade araştırmalarının merkezinde eylem yönetiminin özellikle iki yönü bulunuyor: İradenin yönettiği kontrol stratejileri ve ‚uygulama kararları’(Vorsatz) oluşturmaları. Julius Kuhl eylem kontrolünün stratejilerini yoğun bir şekilde araştırdı. O eylem kontrolü ile bir niyeti, bir hedefi başka rakip hedef ve niyetlere karşı bir kalkan gibi koruma altına alan bütün süreçleri ifade ediyor. (‘Ben kilo vermek istiyorum ama ev sahibi pastadan en azından bir parça almazsam üzülür’.)
Kuhl iradenin yönettiği kontrol stratejilerini şöyle ayırt ediyor:
İlgi kontrolü/seçici ilgi: Bu, hedefe götüren bilgilere konsantre olmayı ve hedefe ulaşmanın karşısında duran diğer bütün bilgilere de gözünü kapamaktır. Bunun içinde özellikle ‘Mükafatı erteleme’ var. Çocuklar bile asıl hedefi beklerken önlerine getirilen acil mükafat tarafından alıkonmamak için gözlerini kapatıyorlar.
Motivasyon kontrolü: Azim zayıflayınca ve başka niyetler daha cazip hale gelmeye başlayınca hedefin çekici unsurlarına odaklanmak: ‚Eğer şimdi pes etmeyip rejime dayanırsam yaz mevsiminde kilo vereceğim ve iyi görüneceğim.’
Duygu kontrolü: Demotive eden moral bozukluğuna ve üzüntü, heyecanlanma ya da korku gibi negatif duygulara karşı yardımcı oluyor; Her ikisi de böyle durumlarda daha rahat yolu seçmeye ve eski kalıplara düşmeye karşı bizi zayıflatıyor. ‚İsteğin etki derecesini’ stabilize etmek veya yükseltmek için belli oranda duygusal bir zekaya ihtiyacımız var. (‚Sinirlerim gergin olduğu zaman tatlı şeyler yemeye karşı bir zaafımın olduğunu biliyorum’).
Başarısızlıklarla başa çıkma: Bu da başarısızlıkları daha gerçekçi, optimistçe ve eyleme yönelik analizine hizmet ediyor. (‚Bir kere ayağım kaydı diye iradesi zayıf bir insan değilim. On sigara içeceğime bir tane içmem bile iyi.’)
Çevre kontrolü: Çevremizi bilinçli bir şekilde hazırlamaktan ibaret, mesela lazım olan bütün çalışma materyallerini hazırlama ya da dikkatimizi dağıtacak bizi zaafa düşürebilecek şeyleri ortadan kaldırma (Tatlılar, dergiler, telefonu kapatma vb.)
Kuhl irade stratejileriyle aktüel eylemin aşamalarına konsantre olurken, motivasyon araştırmacısı Peter Gollwitzer eylemi gerçekleştirmeden önceki aşamada iradenin oluşumunu gerçekleştiren temel süreçleri inceliyordu: Genellikle ‚uygulama kararları’ diye ifade ettiğimiz şey. Bu uygulama kararlarının gücünü fark etmek için, çok geniş kapsamlı bir yanlış anlayışı ortadan kaldırmak gerekiyor. O da şu: ‚uygulama kararları’ndan bahsediyoruz, fakat bununla iyi kötü bağlayıcı olan niyetleri kast ediyoruz. Fakat niyetler hedefleri formüle ediyor, -kişi daha sağlıklı olmak, daha zeki olmak, daha zengin olmak istiyor-, fakat niyetler uygulama kararları ve eylem planları formüle etmiyor. Küçük fark hakikatte çok büyük. ‚Ben daha sağlıklı yaşayacağım’ türünden genel bir niyet ile ‚Eğer yemeğe çıkacaksam sadece etsiz ürünler yiyeceğim’ şeklindeki somut uygulama kararı arasında arzu edilen ve gerçekte ulaşılan hedeflerin farkı var. Bu durum ‚hedef niyeti’ ile onu realize etme arasındaki farktır.
Uygulama kararları somut eylem planlarıdır ve şu basit şekle sahipler: ‘Eğer X durumu olursa, Y eylemi olacak’: ‘Eğer çocukları okula götürürsem, o zaman spor eşyalarımı da yanıma alacağım ve ardından parkta koşacağım’.
İstenmeyen davranışların kontrolü ve istenen davranışların geliştirilmesi konusundaki uygulama kararlarının geçerliliği ve etkisini Gollwitzer ve arkadaşları sayısız araştırmada ortaya koydular: Sağlık davranışlarında (kanser önleme kontrollerine uyma), alkol tüketiminin sınırlandırılması ve ilaçların düzenli alınması konusunda, negatif duyguların kontrolünde, önyargıların kırılmasında, ilgi azlığı ve hiperaktivite özelliğine sahip olan çocukların terapisinde ve uyuşturucu bağımlılarının rehabilite edilmesinde.
Örneğin iş yerinde bir kişinin terbiyesizliğine ya da alayvari yorumlarına kızdıysak, o zaman şu niyeti ve hedef maksadını formüle edebiliriz: ‘Ben kendimi artık provoke ettirmek istemiyorum ve nazik olacağım!’ Böylece eylemin yönü belli. Fakat bu yolu başarılı bir şekilde gidebilmek için başka uygulama kararlarına da ihtiyaç var:
Mesela kritik X-durumunu ‘Eğer iş arkadaşım tekrar terbiyesizleşirse’ üç tane Y-eylemi ile iradi olarak etkisiz hale getirebiliriz:
– ‘o zaman kaba davranmayacağım!’
– ‘o zaman bilinçli bir şekilde sakin kalacağım!’
– ‘o zaman bunu görmezlikten geleceğim!’
Araştırmaların ortaya koyduğu gibi uygulama kararları çok az kognitif/düşünsel ve duygusal enerji gerektiriyorlar ve daha kalıcı etki bırakıyorlar –gerçi bu kendini buna mecbur kılma, içsel bir bağlanma olma şartıyla böyledir. Ben uygulama kararına ve aynı zamanda niyetime uyacağım ve dahi hedefe götürücü olan gerekli tek tek adımları atacağım.
Dolayısıyla bizim gündelik hayatta ciddi anlamda bir irade gücüne ihtiyacımız var, bizim motivasyonel ve iradi becerilere ihtiyacımız var. Motivasyonel hedef koymalar hiç yorucu değilken, irade süreçleri psikolojik enerji tüketiyorlar. Sosyal psikolog Roy Baumeister, iradeyi antremanla güçlü tutulan bir ‘pazu’ya benzetiyor, antreman yapılmadığında hantallaşıyor, aşırı yüklenildiği zaman da yorgun ve bitkin düşebiliyor.
Modern irade araştırmalarının gösterdiği gibi irade kaynaklarının bitkin düşmesini engellemek için irade süreçlerinin bütün derecelerine hakim olunması gerekiyor, sadece bazı parça becerilere değil. Duygular, düşünceler ve motivasyon iç içe geçmeliler. Bizim başarısızlıklarla, hayal kırıklıklarıyla kontrollü bir yaklaşıma ihtiyacımız olduğu gibi, hedefimize konsantreli ilgiye ve bu hedefe kendimizi içten ve dıştan bağlı hissetmeye de ihtiyacımız var.
Sınırlı irade gücümüzü ekonomik ve efektif kullanabilmek için merkezi bir yönetim kademesi gerekli. Gelişim psikoloğu Franz Weinert, ‚Bir Dümenci olarak İrade’ benzetmesini yapıyor. İrade, işin içinde olan bütün psikolojik süreçleri balansta tutması lazım, o motivasyonel turbülasyonlarda eylemi devam ettireceğimizi garanti ediyor. Dümencinin efektif olabilmesi için kaptan köprüsünde bir nevi 360 derecelik bir eylem perspektifine sahip olması gerekir: Niyet, uygulama kararlarını, engelleri, kontrol stratejilerini hepsini aynı anda görmesi gerekir.
Açık Üniversite Hagen’deki Öğrenim Bilimi ve Medya Araştırmaları Enstitüsünden motivasyon araştırmacısı Markus Deimann bizim irade süreçlerimizle ilgili bilgileri akademinin, işletmelerin ve özel gündelik hayatın pratiği için bir konsepte dönüştürdü. Deimann Hagenli üniversite öğrencilerine yönelik didaktik bir rehberlik arayışı içindeydi ve temele yönelik irade araştırmalarındaki büyük ilerlemelere rağmen bu bilgileri öğrenim pratiğine geçirme konusunda gayret gösterilmemesine şaşırmıştı. Onun çözümünün adı İradi Dizayn Modeli(VDM-Volitionales Designmodell): pedagojik ve işletmelerin pratiğine yönelik bir danışmanlık konsepti. Bu modelin özü kişisel pratik içinde kullanışlı: İçinde bir irade testi ve strateji havuzu var.
İrade testi Deimann ve çalışma arkadaşı Benjamin Weber tarafından 2007’nin sonbaharı ila 2009’un başına kadar bütün ülke çapında 20 000 denek ile birden fazla aşamada geliştirildi ve denendi. Test daha çok bir teşhis ve müdahale aracı: Bu test sayesinde kendi irade becerimizin ne kadar iyi gelişmiş olduğunu, güçlü ve zaaf noktalarımızın nerede olduğunu ve kullanılmamış irade potansiyellerimizi ve stratejilerimizi gelecekte hedefe yönelik nasıl kullanabileceğimizi öğreniyoruz.
İrade testi ‘dümenci’nin neyi becerebildiği sorusunu cevaplıyor. Zira onun becerisi ‚iyi uygulama kararlarımızı’ hayata ne kadar iyi geçirip geçiremeyeceğimizi belirliyor. Kişisel test analizinin içinde de irade stratejileri bulunuyor. Bunlar Deimann ve arkadaşlarının geliştirdikleri ‚strateji havuzu’ndan alınmalar – somut teklif içeren bir el kitabından: İrade güçlerimi nasıl geliştirebilirim?
İstememize yönelik geleneksel seslenişle – ‚Hadi kendini toparla! İsteyen yapabilir!’ bu yeni gelişen irade becerisinin fazla ilgisi yok artık. Tam aksine – o irade hürriyetimize ve planlarımıza önemli gelişme alanları açıyor, konuyla ilgili Goethe’nin formüle ettiği gibi:
‚Ben istiyorum!’/söz güçlü/birisi ciddi ve sükunetli söylerse/yıldızları gökten koparır/bu bir söz: ‚Ben istiyorum!’
Kaynakça
Pratik Eylem Tavsiyeleri:
Markus Deimann, Benjamin Weber: Besser Wollen! Motiviertsein und Motiviertbleiben für persönliche und berufliche Ziele. Apertus, Heidelberg 2009. [Daha İyi İstemek! Kişisel ve mesleki hedefler için motive olmak ve motiveli kalmak]
Hugo Kehr: Authentisches Selbstmanagement: Übungen zur Steigerung von Motivation und Willensstärke. Belty, Weinheim2008. [Otantik Öz Yönetim: Motivasyonu ve İrade gücünü Yükseltmeye Yönelik Alıştırmalar]
Bilimsel temeller:
Markus Deimann, Benjamin Weber ve Theo Bastiaens: Volitionale Transferunterstützung(VTU)- Ein innovatives Konzept (nicht nur) für das Fernstudium. IfBM. Impuls 1/2008; online: http://ifbmimpuls.fern-uni-hagen.de/2008-01-Volitionale-Transferunterstuetzung.pdf [İradi transfer desteği -Açık öğretim için (fakat sadece bunun için değil) bir konsept]
Peter Gollwitzer und Anja Achtziger: Motivation und Volition im Handlungsverlauf. In: Jutta Heckhausen und Heinz Heckhausen (Hg.): Motivation und Handeln. 3., überarbeitete und aktualisierte Ausgabe. Springer, Berlin 2009. S. 277-302. [Eylem sürecinde motivasyon ve irade. Motivasyon ve Eylem kitabının içinde]
Julius Kuhl: Individuelle Unterschiede in der Selbststeuerung. In: Jutta Heckhausen und Heinz Heckhausen (Hg.): Motivation und Handeln. 3., überarbeitete und aktualisierte Ausgabe. Springer, Berlin 2009. S. 303-330. [Kendini Yönetmede Bireysel Farklar. Motivasyon ve Eylem kitabının içinde]
Falko Rheinberg: Motivation. 7., aktualisierte Auflage. Kohlhammer, Stuttgart 2008.
Psychologie Heute, 1/2010