İnsanın ve insanlığın hayatında bazı anlar vardır ki bunlara kırılma noktası diyebiliriz. Eğer hayatı ciddiye alıyor ve başka hayatlar da sizi ilgilendiriyorsa izlemeniz gereken farklı hayat hikayelerinden sadece birisi Umeyme. TRT yapımı olan bu belgesel film, farklı hayat hikayelerinden oluşmakta. Ve bu hayatlara Müslüman gözüyle bakıldığı kanaati oluştu bende. Belgesel zaten İHH’nın katkılarıyla ve duyarlı bir bakışla hazırlanmış. Emeği geçen herkese buradan teşekkür ediyorum. Fakat özellikle Ramazan ayı dolayısıyla Umeyme’nin hikayesini seçtik.
Umeyme Moritanya’da bir çölde, küçük bir köy ve baraka diyebileceğimiz bir evde yaşıyor. Umeyme’nin ne ankastre ocağı, ne beş yüz litrelik buzdolabı, ne çamaşır makinesi ne de binebileceği bir otomobili var. Üstelik Umeyme’nin kocası da hasta ve bunun için şehre tedavi amaçlı gitmiş. Günlerdir hiçbir haber alamıyor ondan.
Umeyme kocasından maddi bir yardım alamadığı gibi hasta olan kayınbabasına da bakmak zorunda. Çünkü aile olmak bunu gerektiriyor Umeyme’nin dünyasında. Umeyme’nin bu aileyi ayakta tutabilmesi tamamen yapacağı el işine ve köyde kendisine göre daha varlıklı ailelerin işini yapmasına bağlı. Bunun için Umeyme’nin bütün çabası hayalindeki dikiş makinesini alabilmek. Yaptığı el işlerini zaman zaman köye uğrayan bir tüccarla satmayı başaran Umeyme biriktirdiği paralarla sonunda hayaline kavuşur ve bir dikiş makinesi sahibi olur. Artık küçükte olsa ailede bir değişiklik olmaya başlar. Evinin ihtiyacı olan suyu sırtında taşıyan Umeyme bir eşek arabasına da kavuşur. Oğlu Hâfız ise artık okul çantasına kavuşmuş durumda. Hâfız büyüyünce öğretmen olmak ister. Bunun için de artık okula daha heyecanlı gider. Hâfız’ın keçileri besleme yöntemi ise çok farklı. Kum tepelerinden başka bir şeyin görünmediği çölde keçileri kâğıtla besliyor Hâfız.
Umeyme’nin hayat hikayesi insanı huzursuz etmeye yettiği gibi, boğazınıza düğümlenen acı bir yumru da anlatılmaz cinsten. Ama Umeyme huzurlu, çünkü onun hayattan beklentileri küçük ve ulaşılmaz cinsten şeyler değil…
Belgesel yeni değil ama yeni bir bakışla izlenebilir. İyi seyirler.
Ahmet Durmuş