Dindarlık ile ilgili rakamların dikkat çektiği raporda, deneklerin verdiği bilgilere göre ‘dindar’ olduğunu söyleyenlerin oranı 10 yılda yüzde 55’ten 51’e geriledi. ‘Mutluyum’ diyenlerin oranı ise yüzde 57’den 52’ye düştü.
Karar gazetesinin verdiği habere göre, Konda Araştırma şirketi, 10 yıllık toplumsal değişim raporunu kamuyuna sundu. Çarpıcı ayrıntıların yer aldığı rapor, 2008 ile 2018 yılları arasını kapsıyor. Çeşitli alanlarda karşılaştırmalar yapılan raporda, hayat tarzları dışında ekonomik veriler de araştırmaya konu oldu. Raporda en dikkat çeken başlıklar ise ‘dindarlık” hakkındaki sorulara verilen yanıtlarda yer aldı. Öyleki, rapora göre kendisini ‘ateist’ olarak niteleyenlerin oranı yüzde 1’den yüzde 3’e çıktı. Buna karşın dindarların oranında da yüzde 55’ten yüzde 51’e doğru bir gerileme yaşandı.
5 bin kişiyle yüz yüze gerçekleştiren araştırmada, aynı sorulara 2008 ile 2018 yılında verilen yanıtlardaki çarpıcı farklılıklar rapora şu şekilde yansıdı:
-Ateist oranı yüzde 1’den yüzde 3’e çıktı.
-‘Dindar’ olduğunu söyleyenler 10 yılda yüzde 55’ten yüzde 51’e geriledi.
-‘Sofu’ olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 13’ten yüzde 10’a düştü.
-Kendisini ‘İnançlı’olarak niteleyenlerin oranı yüzde 31’den yüzde 34’e çıktı.
-Kendini ‘inançsız’ olarak niteleyenlerin oranı yüzde 1’den yüzde 2’ye çıktı.
-Oruç tutanların oranı yüzde 77’den yüzde 65’e geriledi.
-‘Başörtüsü’ oranı yüzde 52’den 53’e çıktı.
-‘Türban’ oranı yüzde 13’ten yüzde 9’a düştü.
(Rapora göre, örtünen kadınların oranı çok değişmiyor. Ancak, örtüye ‘türban’ deme oranı düşüyor.)
-”Mutluyum” diyenlerin oranı yüzde 57’den yüzde 52’ye geriledi.
-Ev sahibi olan kişilerin oranı yüzde 74’ten yüzde 66’ya geriledi.
-Kiracıların oranı yüzde 21’den yüzde 29’a çıktı.
-Apartmanda oturanların oranı yüzde 33’ten yüzde 59’a yükseldi.
-Evlilerin oranı yüzde 71’den 65’e düştü.
-Gazete okuduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 61’den yüzde 26’ya geriledi.
-Televizyondan haber izleyenlerin oranı yüzde 98’den 84’e düştü.
-Sosyal medya kullanım oranı yüzde 38’den 72’ye çıktı.
-Rapordaki diğer tespitler de şu şekilde aktarıldı;
-Toplum daha eğitimli hale gelmiş, ancak annelerin üçte biri hala okuryazar değil.
-Çiftçilerin sayısı yok olma noktasına gelmiş, esnaf ise artmış.
-Daha geç evlenir hale gelmişiz. Gençler daha çok karşılıklı anlaşarak evlenir olmuş; ancak, halen çoğunluk görücü usulü evleniyor.
-Kadın özgürlüğüne bakışta gelişme olmuş. Ancak halen çoğunluk ‘Kadın çalışmak için eşinden izin almalıdır’ diyor.
-İnterneti artık bankacılık için çok daha fazla kullanıyoruz, ancak gıda alışverişi için kullanımı artmamış.”
ALKOL TÜKETİMİ AZALDI, SİGARA İÇENLER ARTTI
-İşlemlerini bankaya giderek yapanlar yüzde 63’ten yüzde 41’e geriledi.
-İnternetten bankacılık işlemi yapanlar yüzde 6’dan yüzde 18’e çıktı.
-Kredi kartı sahipliği oranı yüzde 41’den yüzde 40’a geriledi.
-Akıllı cep telefonuna sahip olanlar yüzde 83’ten yüzde 94’e çıktı.
-İnternetten alışveriş yapanlar 6 yılda yüzde 16’dan yüzde 52’ye çıktı.
-Sigara içenlerin ortanı yüzde 38’den yüzde 40’a çıktı.
-İçki içenlerin oranı yüzde 23’ten yüzde 21’e düştü.
-Tatilde memlekete ailemin yanına giderim diyenlerin oranı yüzde 32’den yüzde 34’e çıktı.
-Tatilde yurtdışına giderim diyenlerin oranı yüzde 3’ten yüzde 2’e geriledi.
Elif Çakır: Endişeye mahal yok ‘Dindarlaşmıyoruz!’
Ortaya çıkan rakamları bugünkü Karar’daki yazısında yorumlayan Elif Çakır, konuyla ilgili iki şey söylenebilir dedi ve şöyle devam etti:
Laiklerin korktuğu çıkmadı: AK Parti’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana, elleri yüreğinde panik halde yaşayan endişeli modernleri, sekülerleri ve laikleri müsterih olabilirler, AK Parti iktidarının 17. Yılında Türkiye’de dindarlık oranında azalma var!
2007 Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile birlikte AK Parti’nin iktidarda kalıcı olduğu anlaşıldıktan sonra “Türkiye Malezya olacak”, “Türkiye İran olacak”, “AK Parti bütün ülkeyi gerekirse zorla dindarlaştıracak” diye ortalığı ayağa kaldıranlar da müsterih olabilirler…
Zira, araştırma şirketlerinin son üç yıldır yaptığı bütün araştırmalarda “Türkiye’de dindarlığın düşüşte” olduğu sonuçları çıkıyor. Buna ilahiyat fakültelerinin özelde yaptırdığı anketler de dahil.
Üzerinde düşünülmesi ve uzun uzun sebepleri üzerinde tartışılması gereken hususu işe şudur:
17 yıldır iktidar kadrolarının dindar kişilerden oluştuğu bir dönemde, normal olanı ülkede dindarlık oranında artış olması gerekirken böyle bir sonucun çıkıyor olması.
İktidar sadece “dindar gençlik istiyoruz” demekle kalmıyor dindar bir neslin yetişebileceği bütün imkanları oluşturuyor. Neredeyse düz lise kalmadı denilecek kadar artan imam hatip liseleri açılıyor ve anne babaların çocuklarını imam hatip liselerine göndermeleri teşvik ediliyor. İlahiyat fakülteleri hakeza öyle…
Dini yaşama, inanca dair herhangi bir yasak olmadığı gibi bugün dindar kesim daha avantajlı durumda.
Peki hal böyle iken, nasıl oluyor da her geçen gün dindarlık oranı düşüyor.
İki sebep olabilir.
Araştırmaya katılan denekler “dindar” kavramının anlamını tam olarak bilmiyorlar.
Ya “dindar” kavramının anlamını gerçekte bildikleri için kendilerini o kavramın içinde hissetmiyorlar…
Vahim olanı şu: Eğer dindarlık oranında düşüşü sağlayan gençler ise o zaman durum hepten vahim demektir.
Kendi çocuklarımıza bu dönemin muktedirleri olarak, İslami cemaatleriyle, akademisyenleriyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, rol model olarak sunulanlarıyla İslami ve ahlaki değerler konusunda iyi örnek olamadığımızı ve iyi bir sınav veremediğimizi gösterir.
Sadece gençlerimize değil bütün topluma…
İktibas
Ben derimki çocuklarımıza Sünni İslam’ın öğretilerini çizgi filmlerle öğretelim. kamplar kuralım bu kamplarda ahlak lı olmanın gerekliliğini yaşamsal modda anlatalım aileler buralarda bir hafta ve ya 15 gün tatile gitsin bu amaç için kompleksler oluşturalım köy kuralım İslami bilincin oluşması için yaşamsal fonksiyon örnekleri olması lazım. Giyim kuşamın islami usullere uygun olarak yeniden inşa edilmiş bir halini ortaya koyalım.