Son bir ayda, çeşitli konularla ilgili “asosyal medya”da yapmış olduğum yorumları Venhar okurlarıyla toplu halde paylaşmak istedim. İşte yeniden eskilere sırasıyla kısa mesajlar:
…
Öncü ve önderlerimiz Peygamberler (s), merkeze/saraylara/şirk meclislerine; onların şirkinden beri olduklarını ifade edip hakkı haykırmak için yönelmişlerdi. Hakkı açıkça ifade etmiş ve şirk işleyişi ve ortamından beraatlarını ilan etmişlerdi. Hiçbir Peygamber, Allah’ın hükümlerine teslim olmayan, Allah’ın hükümleri yerine bâtıl hükümlerin egemen olduğu siyasi işleyişe ve bu işleyişin Darun Nedve’sine dahil olmamış, aksine onlar “ruczden hicret” emr-i ilahisi gereğinde bu şirk işleyişi ve kurumlarından ilkesel olarak ayrışmışlardı. Bu Rabbani ilke ve ona dayalı Nebevi örneklik yerine, bugünün Darun Nedveleri’ne bir üye olarak dahil olmaya çalışanlar, Peygamberlerle yollarını ayrıştırmışlardır.
…
Siyonist işgal rejimi yurtlarını işgal etti, laik Baas rejimi, Hamas liderleri Suriye halkının yanında yer aldıkları için buradaki Filistinlileri kuşatıp açlıkla cezalandırdı, kullanışlı tekfirci aptallardan oluşan IŞİD adlı örgüt yangına körükle gidip kampı ele geçirdi, bunu fırsat bilen Baas rejimi uçaklarla ölüm yağdırdı. Ve “insanlık” her zamanki gibi bu dramı seyretmekle yetindi… Şam’ın güneyinde bulunan Yermük mülteci kampının ve oradaki insanlık dramının öyküsü kısaca böyle.
…
Rabbimiz “hayırlarda yarışmayı” emretmişti, Pensilvanya cemaati ve AKP ise iktidar mücadelesinde birbirine üstün gelebilmek için magazin gazetesi çıkarmakta yarışıyor. Pensilvanyalılar, AKP’ye; “Senin Takvim gazeten, Günaydın ekin varsa, biz de sana aynı formatta bir gazete ile Meydan okuyoruz” deyiverdi.
…
Bugün “neo-menkıbeciler” olarak ifade etmekte beis görmediğimiz kişiler tarafından ekranlardan genellikle anlatılan peygamber portre ve anlayışı maalesef bu çerçevededir. Onlar Rasulleri (s) ve onların hayatlarını tevhid-şirk, adalet-zulüm mücadelesi çerçevesinde değil, bir masal ve menkıbe kahramanı formatında duygusal bir üslup içinde anlatmakta, şirkle, zulümle, münkerle kavgası olmayan, “büyüklere masallar” formatında bir din ve peygamber anlatısıyla milyonları duygusal bir hipnoza maruz bırakmaktadırlar. Oysa Allah Rasulü asla tarihsel bir figür veya haşa masal kahramanı değil, kıyamete kadar insanoğluna örnek ahlakı ve mücadelesiyle örneklik teşkil edecek olan bir önder, dünün değil bugünün ve yarının konusu olan, sünnetiyle yaşayan bir örnekliktir.
…
“Kenya’da Garissa Üniversitesi’nin kampüsünde Eş Şebab militanlarının düzenlediği saldırıda çoğu öğrenci 147 kişi öldü.”
Şayet bu katliamı Eş Şebab’ın yaptığı haberi doğruysa, Allah’ın dini bunu yapanlardan kesinlikle beridir. Öfkelerini dinleştirenler, Allah’ın dinini anlayamaz, hele temsil hiç edemez.
…
Bu coğrafyada solun tek bir misyonu vardır, o da İslam düşmanlığıdır. Bkz: İTÜ’de mescide karşı “Budist tapınağı imza kampanyası”.
…
Herhangi bir kitap için “Okudum” ifadesi kullanılabilir. Ancak Kur’an-ı Kerim için asla. Zira Kur’an, okundukça eskiyen değil yenilenen bir kitaptır. Bu sebeple Kur’an söz konusu olduğunda “Okudum” diyenlerden değil, “Okuyorum” diyenlerden ve onun yol gösterici mesajlarını daima bilincinde taze tutanlardan olmalıyız.
…
DHKP-C adlı örgüt bugün gerçekleştirdiği kanlı rehine eylemiyle her şeyden önce, CHP, Aydın Doğan medyası ve Pensilvanya cemaatinin oluşturmaya çalıştığı “bakkala ekmek almaya giden masum çocuk Berkin Elvan” balonunu patlatmıştır. Berkin Elvan veya her kim olursa olsun tabii ki hiçbir insanın ölümü hadisesi faili meçhul kalmamalıdır. Ancak başta Esed rejimi olmak üzere bölgedeki İslam düşmanı despot güçlerin destekçisi olan söz konusu örgütün bu tür bir derdi olmadığı, yıllardır yapıp ettikleriyle üzüm yemek değil bağcı dövmek peşinde olduğu da bilinen bir gerçektir.
…
Balyoz davasında başka hiçbir delil olmasa bile, o malum ve meşum seminerde Çetin Doğan’ın sarf ettiği açık, net darbe cümleleri söz konusuydu. O konuşmanın kayıtlı olduğu cd’leri keçiler mi yedi yoksa. Hani şu recm ayetini (!) yiyen keçinin 20. göbekten torunları 🙂
…
İstanbul’un bulvarlarında, caddelerinde gözünüzü haramdan sakınarak yürüyebilmek, yolculuk yapmak imkansız durumda. Servetlerini kadın bedeni teşhirinden elde eden alçak kapitalistler (abdestsizi de, sözüm ona abdestlisi de) günah işlememe özgürlüğümüzü gasb etmiş bulunuyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi de onların suç ortaklığını yapıyor.
…
İşgal valisi Mahmut Abbas, Rabbim seni kahr u perişan etsin.
“Yemen’deki Husi hakimiyeti sonrası oluşturulması kararı alınan “Birleşik Arap Gücü”nden cesaret bulan Abbas, Hamas husumetini bir kez daha gösterdi. Mısır’daki zirvede konuşan Filistin lideri, Suudi Arabistan öncülüğünde operasyon düzenlenen Yemen gibi “Gazze’nin de vurulmasını” istedi.”
…
Türkiye:
Amerikan müttefiki
NATO üyesi
Onlarca Amerikan/NATO üssüne ev sahipliği yapan bir ülke
Siyonist işgal rejimiyle son yıllarda kavgalı
Suriye ve Mısır’da diktatörlerin karşısında, halkların yanında
Afganistan’da işgalci ABD ve NATO’yla birlikte
Yemen’de Suud ve Sisi’nin yanında
İlginç!
…
Gazze’de binlerce Müslüman Siyonist saldırısında yıkılan evleri yerine yıkık dökük barakalarda, Suriye’de yüz binlerce Müslüman çadır kentlerde vs yaşamaya çalışırken, Katar’ın, BAE’nin, Suud’un, Kuveyt’in Karunları İstanbul’da yalı sahibi olma yarışındalar. Lanet olsun dünyayı putlaştıran bu alçaklığınıza.
“Türkiye’nin en pahalı yalısı olarak bilinen Erbilginler Yalısı 100 milyon Euro’ya Katarlı iş adamı Abdulhadi Mana A SH Al-Hajri’ye satıldı.”
…
İdlib’de Suriye’nin “büyük tağutu” Hafız Esed’in putu param parça. Darısı tüm çağdaş putların başına.
…
Kim demiş vefa sadece İstanbul’da bir semtin adıdır diye:
“Ordu’da 1 yıl önce vefat eden İsmail Öztürk’ün kangal cinsi köpeği ‘Zozo’, sahibinin mezarını her gün ziyaret ediyor.”
…
Gülen cemaatinin düzenlediği Türkçe Olimpiyatlarında kızlı-erkekli şarkılar söylenmesini haklı olarak eleştiren, yayın organlarında söz konusu eden kimi Müslümanlar, geçtiğimiz hafta AKP’nin İstanbul’da düzenlediği ve Davutoğlu’nun da katıldığı aynı formattaki konserini hiç gündeme bile getirmedi. AKP yapınca yanlışlar doğru mu görülmeye başlandı, nedir?
…
İBB Başkanı Kadir Topbaş bu haberi okuyup utanmalı:
“İtalya’da başkent Roma’nın Belediye Başkanı Ignazio Marino, “kadın bedenini cinsel obje olarak kullanan” reklam afişlerini yasakladı.
Belediye Başkanı, İtalya Kadınlar Birliği’nin düzenlediği bir ödül töreninde yaptığı konuşmada, “Bundan böyle İtalya’nın başkentinde, reklam afişlerinde kadın bedeninin bir objeyle ya da ticaretle bağdaştırılarak sömürülmesi yasak olacak” dedi.
Marino, “Kadın bedeni bir objeye indirgenemez. Belediyenin reklam alanları sadece bu kurallara uyanlara satılacak” diye konuştu.”
…
Faşizmin Türkü veya Kürdü yok. Faşizm faşizmdir. Kürtçülerin, Doğu’da inisiyatif aldıkları bölgelerdeki Arapça yer isimleri yerine Kürtçe isimlere vermesi bunun açık örneğidir. Dahası, Diyar-ı Bekir yerine paganist Roma dönemine ait Amed isminin öne çıkarılması örneğinde olduğu gibi, Kürtçülük bölgede coğrafi anlamda da tam anlamıyla bir İslamsızlaştırma politikası işlevi görmektedir.
…
Roboski’de emperyalizmin çizdiği sınırların ötesine geçip ticaret yapmaya çalıştıkları için “kaçakçı” ilan edilen köylüler katledildi önce. Şimdi de sırtlarından geçim sağlanan katırlar. Ulus-devletin Türkünü de, Kürdünü de reddediyoruz.
…
Bugün Diyarbakır’da gerçekleştirilen Nevroz kutlamalarında bir defa daha gördük; Kürtler’i İslam’dan koparıp laikleştirmek için bir tağut inşa etme sürecinin nasıl adım adım işletildiğini. Bir asır önce de Türkleri laikleştirmek için aynı süreç işletilmiş, planlı ve kontrollü bir kahramanlaştırma ameliyesi neticesinde üretilen tağut üzerinden Anadolu’nun asla hazmedemeyeceği laikleştirme operasyonlarına start verilmişti. Tağutun Türküne de Kürdüne de lâ/hayır diyoruz.
…
Yemen’de Husilerin cuma namazı kıldığı iki camiye düzenlenen saldırılarda 50’den fazla kişi hayatını kaybetti. Mezhebi, meşrebi, menheci ne olursa olsun Müslümanım diyen herkes bu saldırıyı kınamalıdır. Yüce Allah’ın aziz dini İslam, öfkeleri akide ve akıllarının önüne geçmiş olan insanlardan beridir.
…
“Çanakkale geçilmez” diye nutuk atanlar da aslında çok iyi biliyor ki, Çanakkale çoktan geçildi. Gâvurluk; Âlemlerin Rabbi’ne tuğyanıyla, fısk ve fücuruyla, fuhşiyyatıyla Çanakkale’yi aşıp Anadolu’ya hâkim olalı 90 yılı aştı.
…
Çağın vicdanlarından Rachel Corrie… Filistin için, evleri yıkılan mazlumlar için canını verdi. O öldüğünde bile olsa AmeriKAN bayrağını hiç hak etmemişti. Oysa onun naaşının üzerine o kirli bayrağı örttüler. Zaten ABD adlı soykırım imparatorluğu Rachel’e sahip çıkmadı, onu katleden Siyonist işgal rejimine tepki bile göstermedi.
…
Acı bir gerçektir ki, “İslam Akaidi” adını taşıyan kitapların çoğunda, en az yüzde 50 oranında muharref Yahudi ve Hıristiyan inançları yer alıyor ve bu muharref inançlar “İslam inancı” diye aktarılıyor. Akidemizin tashihi ve sıhhati için Rabbimizin Kitabı’nı başucu kaynağı kılmaktan başka yolumuz yok. Zaten Hesap Günü sorguya çekileceğimiz kitap da Kur’an’dan başkası değil. (Bkz: Zuhruf, 44)
…
Haber 7 adlı siteden bir haber:
“Muğla’nın Bodrum ilçesinden yasa dışı yollarla Yunanistan’a geçmek isteyen içerisinde 16 Suriyeli kaçağın bulunduğu tekne battı. Fırtınada su alması sonucu batan teknede bulanan 4 kaçak öldü, kurtarılan 7 kaçak ise Bodrum Devlet Hastanesine tedavi altına alındı.”
Haydi muhacir diye bir kavrama yabancısınız, hiç değilse mülteci demeye de mi diliniz varmıyor da bu mazlum insanlar için “kaçak” deyip duruyorsunuz. Yuh olsun böyle haberciliğe.
…
Rabbimize hamdolsun ki, taklitçilik zilletinden kurtulup, Kur’an mesajıyla ve Allah Rasulünün pratik örnekliğiyle doğrudan muhatap olma hedefine yönelen insanlarımızın sayısı katlanarak artıyor. İnşaallah biz Kur’an mesajını topluma ulaştırma konusunda üzerimize düşeni yaparsak yakın bir zamanda Yüce Allah’ın dinine paralel din anlayışlarının ve bu muharref anlayışlara sahip tarikat ve grupların dinimiz üzerindeki vesayeti kırılacaktır.