يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُٓوا اِنْ تَتَّقُوا اللّٰهَ يَجْعَلْ لَكُمْ فُرْقَاناً وَيُكَفِّرْ عَنْكُمْ سَيِّـَٔاتِكُمْ وَيَغْفِرْ لَكُمْؕ وَاللّٰهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظٖيمِ
Ey iman edenler! Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız(takvânızı korursanız) o size iyiyi kötüden ayırt edecek bir anlayış(temyiz kabiliyeti) verir ve sizin kötülüklerinizi örter, sizi bağışlar. Allah büyük lütuf sahibidir.
Enfal 29
Rabbimiz bu ayeti kerimede “Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız” diye çevrilen ittika/takva emrini yaşayanlara verdiği üstün meziyetlerden bahsetmektedir.
Sözlükte “korumak, korunmak, sakınmak, saygı göstermek, itaat etmek, korkmak, çekinmek” anlamlarındaki vikāye masdarından türeyen takvâ kelimesi Kur’an’da, “Allah’ın emirlerine uyup yasaklarından kaçınarak yanlışa düşmekten korunma, şüpheli olan şeylerden uzak durma” anlamında kullanılır. Müfessirler genellikle “Allah’tan hakkiyle korkmak” manasında çevirmişlerse de bu kavram; korkunç bir şeyden çekinmeyi değil, Rahman’a karşı saygı ve sorumluluk duyma hassasiyetini ifade eder. Rabbimizin desteğini kaybetme endişesini yaşayan bir kulun duyduğu korkudur bu… Böyle bir duygunun müminleri kötülükten ve günahtan vazgeçirmesi, iyiliğe ve hayra sevketmesi beklenir.
Uzun ve çeldiricisi çok olan hayat yolculuğunda bir seferlik değil, her seferinde “Allah’a karşı gelmekten sakınmamız”ın istenmesi, çok hafife alınamayacak bir gayret istemektedir. Ancak, bunun sonunda vaadedilen ödüllerin birisi var ki, biz Müslümanlar için şuan hayat suyu mesabesindedir. Ayette “iyiyi kötüden ayırt edecek bir anlayış” diye çevrilen ve Arapçası “furkan” olan bu temyiz yeteneği ve sezgi gücü sayesinde; Müminler karanlıklardan aydınlığa çıkabilmekte, Allah’ın yardımını isabetli kararlarında güçlü bir şekilde hissedebilmekte, iyi kullandığı basiret gözü sayesinde musîbetleri çoğu zaman etkilenmeden atlatabilmekte ve işin sonunda Rabbine sonsuz şükürler sunarak bunun hazzını ve lezzetini yaşayabilmektedir.
Kur’an’da benzer şekilde boşanma arifesinde olan çiftlere de benzer şekilde Allah’a saygısızlık etmelerinden sakınmaları halinde bir çıkış yolunun gösterileceğini (Talak 2) vadeden Rabbimizin şanı ne yücedir. Başka bir yerde, Allah’a karşı gelmekten sakınan ve Rasulüne iman eden kullarına rahmetini iki kat vereceğini (Hadid 28) hakkıyla anlayabilirsek, takvalı olma konusunda daha iddialı olmayı deneriz belki.
İnsanı yoldan çıkarma konusunda başı çeken şüphesiz nefsi ve şeytanlardır. Örneğin, faiz konusundaki tutumunu bir türlü netleştiremeyen, dünya malına tamahkarlık konusunda gel-gitler yaşayan, ticaretine yalanı katmak için çeşitli tevillere başvurarak kendini kandıran, çocuklarına vereceği eğitim konusunda çelişkiler yaşayan insanın ikilemlerinde hep bu ikisinin etkisini görürüz. Modern zaman insanının doğruyu seçme yeteneği/özgürlüğü elinden alınmıştır. Küfrün; medyasıyla, sosyal medyasıyla, aydın(!) kesimiyle, bilimiyle, fahşiyatı yayan organlarıyla, hukukuyla, liderleriyle..v.s. çepeçevre zihinlerimizi kuşattığı ve temyiz kabiliyetimizi elimizden aldığı ağır sancılı dönemlerden geçiyoruz. Dünya’yı nasıl günlerin beklediğini kaygıyla izliyoruz. Böyle bir atmosferde, “doğruyu yanlıştan ayırt edebilme yetisi” ancak takva sahiplerinin olacaktır. Ve (inşallah) Rabbimiz bu süreçte yaşadığımız çirkinliklerimizi yüzümüze vurmayacak, bizi bağışlayacaktır.
Rabbimiz, bizleri kalpleri olup da bununla idrak edemeyen bakar körlerden eyleme, gözlerimizdeki perdeyi kaldır, günahlarımızı ört, bizi bağışla ve Salihlerle birlikte yaz Allah’ım..!











