İslam ve Hayat dergisi, 3. sayısında “Âhirete İman” konusunu ele alıyor. “Âhirete Yakînen İman Ediyor muyuz?” manşetini taşıyan derginin yazarları, konuyu naslar ışığında ale alarak önemli tesbit ve ikazlarda bulunuyor. Şimdilik ücretsiz olarak yayın hayatına 3 ayda bir yayımlanarak devam eden dergiyi kargo ücretini ödeyerek temin edebilirsiniz. Bunun için “islamvehayat1@gmail.com” adresine taleplerinizi iletebilirsiniz. Yayına hazırlanmasında emeği geçen herkesten Allah razı olsun diyor, faydalı olmasını Rabbimiz’den niyaz ediyoruz…
Derginin içeriği:
Selamların En Güzeliyle
Âhiret: Anlam ve Mâhiyeti – Ahmed Kalkan
Âhirete Güveniyor muyuz? – Hasan Bakırcı
Âhirette Yaşanacak Pişmanlık Sahneleri – Prof. Dr. Zülfikar Durmuş
Mekki Surelerde Hesap Günü ve Âhiret Vurgusu – Erkam Sis
Kavram Âhiret – Ercümend Özkan
Âhirete Uyanmak – Veysi Aslan
Sadece Allah’ın Sözünün Geçeceği Hesap Günü – Mehmed Durmuş
Kıyamet Gününün Tasviri
Temel Mesele, Gaybe İman Edip Etmemek – Şükrü Hüseyinoğlu
Dünyada da Âhirete de Hüküm Allah’a Aittir – Mehmet Pamak İle Söyleşi: Osman Yıldız
Modernizmin Dünyevileştirme Etkisi – Ahmet Turgut Ulucak
Ahiret Harsı’nı Toplayacak Bahtiyarlar Kimlerdir? – Fevzi Zülaloğlu
Hesap Günü ve Ahiret Bilinci – Coşkun Uzun
Allah Borcuna Sadık mıdır? – Ömer Karakaş
Cennete Giriş Sınavı (CGS) Soruları – Yüksel Yılmaz
Dünyada Para, Âhirette İman mı? – Şahin Yetik
Âhiret Konusunda Doğru Bilinen Yanlışlar – Asım Şensaltık
Kitap Tanıtımı – Kur’an’da Kıyamet Sahneleri – Osman Tüzer
Şiir
Sunuş Yazısı:
Selamların en güzeliyle selamlıyoruz sizleri değerli okuyucular.
Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekat…
3. sayımızı da Rabbimizin izni ve inayetiyle sizlere ulaştırmış bulunuyoruz.
Dergimizi, 3 aylık periyodlarla çıkarmayı hedeflesek de henüz bu hedefimize ulaşabilmiş değiliz. Bu
sayıdaki gecikmede, dergimizin özellikle grafik ve basım sürecinin uzaması etkili oldu.
Derdimiz var, bu yüzden çıkıyor İslam ve Hayat dergisi. İslam’ın doğru anlaşılması ve hayata taşınması, fert ve toplum hayatının İslam’la inşa ve ihya edilmesi gayesine matuf olarak, bu yöndeki ilmi çabalara bir katkı mahiyetinde
çıkardığımız dergimizin bu sayıdaki konusu Ahiret.
“Ahirete Yakinen İman Ediyor muyuz?” sorusunun cevabını arayan bir sayı oldu elinizdeki dergi. Bu soru belki çoğu insanımız açısından çok gerekli olmayan, hatta itici bir soru olarak algılanabilir ilk başta.
Öyle ya, “asırlardır İslam’ın bayraktarlığını yapmış” bir toplumdan söz ediyoruz ve kalkıp bu toplumun Ahiret gibi imanın temel rükunlarından biri konusundaki imanı sorgulamak, teste tâbi tutmak pek akıl kârı olmasa gerek!
Ne var ki, meseleyi Kur’ani düzlemde ele aldığımızda, tablonun bu kadar stabil olmadığını, her şeyin algılandığı ve zannedildiği gibi süt liman seyretmediğini görmek zor değil.
Her şeyden önce toplumumuzdaki din algısı ve inanç yapısının genellikle kesbi bilgiye dayalı/ilmî olmaktan uzak, daha ziyade nesilden nesile taklit yoluyla tevarüs edilen bir yapıda olması sorunu söz konusudur.
Yüce Rabbimizin önceki Kitab Ehli’ne dair şu beyanı, bugünkü toplumların taşıdığı İslam algısını da özetler niteliktedir:
“Onlardan bir kısmı ümmidir. Kitabı bilmezler; (bildikleri), kuruntulardan ibarettir ve yalnızca zannederler.” (Bakara, 2/78)
Dolayısıyla toplumlarımızın ümmilikten Kitabiliğe geçiş yapması için, ilmî çalışmalara şiddetle ihtiyaç vardır.
Meselenin diğer bir boyutu da, Müslümanların tarihinde birçok İslami değer gibi iman ve amel arasındaki bağların da koparılmış olduğu gerçeğidir. İşte bu sorun da, inanç ile eylem, pratik hayat arasındaki bağların ciddi anlamda zayıflamasına yol açmış bulunmaktadır.
Rabbimiz Kitab-ı Keriminde Ahiret’e imandan söz ederken defaatle “yakinen iman etmek” vurgusu yapmaktadır.
İşte bu vurgu son derece önemlidir ve iman iddiasında bulunan herkesin, iman iddiasını muhasebeye tâbi tutacağı bir düzlemi ifade etmektedir. Sözünü ettiğimiz muhasebeyi yapmanın yegâne yolu da, iman iddiamızı pratik hayatımızla sağlamaya tâbi tutmaktır.
Herhangi bir şeye yakinen inanan bir insan, pratikte o şeyin gereğini yerine getirir. Mesela atacağı on adım sonrasında çukura düşeceğini fark eden insan, o adımları atmaktan vaz geçer.
Ahiret’e yakinen iman eden bir insan da, Ahiret’e imanın gerektirdiği şekilde yaşayacaktır, doğal olarak. İşte her birimiz, iman iddiamız ile günlük pratik hayatımız arasındaki irtibatı muhasebeye tâbi tutmakla, bu konuda her daim teyakkuzda olarak Rabbimize verdiğimiz sözlerimizin, Rabbimizle yapmış olduğumuz iman akdinin takipçisi olmalıyız.
Sizleri dergimizle başbaşa bırakırken, Rabbimize emanet ediyoruz.
Derginin kapağı: