Depremin getirdiği matem havası ülke genelinde ancak bir iki gün sürdü. Burnundan soluyan nifak şebekeleri şirret suratlarını uzatmakta gecikmediler. Nifak şebekeleri yani münafıklar hiçbir zaman, hiçbir olayda doğrudan, haktan yana olmazlar; gözü yaşlı zayıfların, ihtiyaç sahiplerinin derdine derman olmak onların sorunu değildir. Münafıklar kendi ‘arama-kurtarma’ faaliyetleri peşindedirler, rehberleri de şeytandır. Münafıklar adı üstünde münafıkça emellerini aramakta, ahlaksız ve arsız plan ve projelerini kurtarma çabasındadırlar.
Biz Müslümanlar nasıl bütün tonlarıyla küfre ve şirke karşıysak, küfrün, şirkin ve münafıklığın hiçbir türüne alet olmamak için de aynı hassasiyeti göstermek zorundayız. Müslümanların müttefiki Allah, Rasûlü ve müminlerdir. Lakin depremle ilgili her şeyi sırf belli kesimlere olan muhalefetlerine göre yorumlayan ve kendi nifak ideolojilerine alet edenlerin, kurtarma ekiplerinin tekbir getirmelerinden dolayı kalp sektesinden gidecek derecede bunalanların Müslümanların nesi olduğunu söylemeye gerek bile yoktur.
Bir de fasıkın getirdiği haberlere dikkat kesilmeliyiz. Bilgi kirliliği ya da dezenformasyon diyorlar fasıkın haberine.
Nifak çabalarını iyi tefrik etmemiz gerekirken, infak imkanlarımızı da en üst düzeye çıkarmamızın zamanıdır. Mevsim tam da infak mevsimidir, keselerimizin ağzını açma vaktidir. Çok cüz’î miktarda bağışlar yaparak kendimizi avutamayız. Gün gelmekte, ev ve arabalarımız hurdahaş olmakta ama Allah için yaptığımız bağışlarımız bir kayanın içinde bile olsa asla kaybolmamakta, Cenabı Hak sanki o hayrımızı kozmik bir kasada bizim adımıza saklamaktadır. Bugün olağanüstü bir gündür, infaklarımızın da olağanüstü olması gerekmektedir. Kendimizin ve ailemizin asgari ihtiyaçlarını temin ettikten sonra, depremde her şeyini kaybetmiş olan insanların yanında olmalı, onlara bir çorba da biz pişirmeliyiz.
Televizyonların öncülük ettiği bağış toplama kampanyasında mesela bazı faiz kurumları yanında, sanatçı adı altında fahşa ve münkerin yayıcısı pek çok kişi de rol almıştır. Sonuçta, iyi niyetli insanların yanı sıra, anılan haram kişi ve kuruluşların cenabet paraları da havuza akıtılmıştır. Bu cenabet paralarla, depremzedeler için yapılacak yeni binaların temeli daha şimdiden günaha açılmış bulunmaktadır. Depremin getirdiği yıkımlardan Allah’a sığınır ve depremzedeler için hayır dualar ederken, aynı duaları bundan sonraki süreç hakkında yapmıyoruz. Tam tersine harama dua ediyoruz. Yıkılan binaların hangi fiziki şartların noksanlığı gereği yıkıldığı üzerinde derin tartışmalar yapılmaktadır ama depremden büyük dersler almış gibi konuşmalar yapılsa da, Allah’ın neden işimize karıştırılmadığına dair bir fasıl açılmamaktadır. Allah’ın yok sayıldığı hayatlar, Allah’ın yok sayıldığı yapılar kurmadaki derin dalaletten bir kurtuluş hamlesi, tevbe-i nasûh hala ufukta görülmemektedir.
Cenabet paralarla değil, helal kazançlarla helal şehirlerin ve helal hayatların kurulması için helal infaklara ihtiyaç vardır. Nefsimizin cimriliklerine, bencilliklerimize, fedakâr ve diğerkam olamayışımıza vd. en iyi çaredir infak. Ve alemlerin Rabbi Allah sadece iman edenlerin infakını kabul etmektedir.
Mehmed Durmuş