اَلَّذٖينَ اٰمَنُوا وَتَطْمَئِنُّ قُلُوبُهُمْ بِذِكْرِ اللّٰهِ اَلَا بِذِكْرِ اللّٰهِ تَطْمَئِنُّ الْقُلُوبُ
Rad, 28
Onlar, inananlar ve kalpleri Allahʼı anmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki, kalpler ancak Allahʼı anmakla huzur bulur.
İçinde şirkin, tağutlara tapınmanın, fuhşiyatın, her türlü ahlaksızlığın normal kabul edildiği buna karşın ahlaka kaynaklık eden Kur’an’ın ve sünnetin göz ardı edildiği bir vasata gözlerimizi açtık. Dünyanın bizi aşina ettiği yere batası bu normal hem dışsal hem içsel ortamımızda bize kaostan başka bir şey vaad etmiyor. Şeytana kul olmuş bu dünyaya tabi olan zihinler şeytanın oyun bahçesine çevrilmiştir. Bu dünyanın vaadlerinden bekledikleri huzur kötü bir tohumdan iyi bir meyve beklemeye benzer.Günümüz dünyası kendi cahiliye kültürünü üretir ve yaşatırken bu kültürün dişlileri arasına insanların huzurlarını, ahlaklarını, ruhlarını koyup insanların ekseriyatını nefes alan ölülere dönüştürür. Bunun sonucu ölene kadar kovalanan mutluluk beklentisiyle ömrün son bulması olur.
Oysa Rabbini anarak huzura eren bir kalp ömrünü Rabbinin rızasına nail olarak tamamlamış ve ebedi hayatın huzuruna da kavuşmakla müjdelenmiştir. Yani dünyasını anlamlandıranların hali bambaşkadır. Onların yüreklerindeki boşluğu Rableri Allah doldurur. Bu yüzdendir ki ne bu dünyadan olabilirler ne de bu dünyadan ayrı olabilirler. Onların normalleri bu dünyaya anormal gelir. Zira kalpleri Allah’ı zikredenler dünyanın sunmuş olduğu türlü oyunlara Allah’ın yardımıyla boyun eğmeyeceklerdir. Onlar için dünya oyun ve eğlenceden ibarettir. Dünyanın süslü görünen ve bir anafor gibi insanları içine çeken günah bataklığı Müslümanım diyenler için sadece imtihandan ibaret olacaktır.











