Not: Öncelikle, rabbimize kurbiyete/yakınlaşmaya, arınmaya, ümmet olarak kıyama/dirilişe vesile olması dileklerimle.. bayramınızı tebrik ediyorum.
Malum olduğu üzere kurban bayramı hac ibadeti merkezinde idrak edilen bir ameldir. Bir anlamda kurban, hac ibadetine ümmetin katılma şenliğidir. Allah evi’nin ziyaretçilerini hazırlama ve yolcu etmeyle başlayan, kurbanlarımızı hazırlamayla devam eden, arefe günü başladığımız teşrik tekbirleriyle gönüllerimizden dillerimize ulaşan, hacc’ın zirvesi Arafat’a dünyanın dört bucağından bayram namazlarıyla dahil olunan, nihayet kurbanlarımızı rabbimize takdim ederek o kutlu çağrıya lebbeyk diyerek cevap verdiğimiz bir evrensel ümmet kıyamıdır, Allah’tan insana, insandan ümmete, ümmetten bütün insanlığa ulaşan/yayılan bir rahmet sağanağıdır kurban bayramı.
Hac, kurban denince akla Hz. İbrahim (a.s) gelir. Hac, kurban İbrahim’le bütünleşmiş bir ibadettir. İbrahim’in o kutlu tevhid mücadelesi anlaşılmadan hac ve kurban anlaşılamaz. Bizlerin ümmet olma şerefine erdiğimiz Hz. Muhammed (s.a.v) efendimiz o’nun duasının tecellisidir.
Dokuz günlük bu süre zarfında; Hz. İbrahim’in başlattığı, Hz. Muhammed efendimizin hitama erdirdiği ve bizlere miras bıraktığı bu dava ve miras üzerine düşünelim istedim. Mirasla ilişkimizi yeniden gözden geçirelim istedim, nankörlükle suçlanmamak, nankör olarak rabbimizin katına varmamak için.
Bu vesileyle kerim olan rabbimizden bize ikram edilen Hz. İbrahim’le ilgili ayet-i kerimeleri ben de sizlere bir bayram ikramı olarak sunuyorum, buyurun efendim.
Gelen misafirlerinize siz de ikram edebilirsiniz.
Kuranda İbrahim (as) ve kavmi ile alakalı tahmini 190 ayet geçiyor
2:124 – Şunu da unutmayın ki, bir zamanlar İbrahim’i Rabbi, birtakım kelimeler ile imtihan etti, o, onları sona erdirince, Rabbi ona, “Ben seni bütün insanlara imam yapacağım.” buyurdu. İbrahim, “Zürriyetimden de yap!” dedi. Rabbi ona “zâlimler benim ahdime nail olamaz!” buyurdu.
2:125 – Biz ta o zaman bu Beyt’i, insanlar için bir sevap kazanma ve bir güven yeri kıldık. Siz de Makam-ı İbrahim’den kendinize bir namazgah edinin. Ayrıca İbrahim ile İsmail’e şöyle ahid verdik: “Beytimi, hem tavaf edenler için, hem ibadete kapananlar için, hem de rükû ve secde edenler için tertemiz tutun!”
2:126 – Ve o vakit İbrahim “Ey Rabbim, burasını güvenli bir belde kıl, halkından Allah’a ve ahiret gününe iman edenleri çeşitli meyvalarla rızıklandır” diye yalvardı. Allah buyurdu ki: “küfredeni dahi rızıklandırır da hayattan biraz nasip aldırırım, sonra da onu ateş azabına uğratırım ki, orası ne yaman bir duraktır!”
2:127 – Ve ne vakit ki İbrahim, Beyt’in temellerini yükseltmeye başladı, İsmail ile birlikte şöyle dua ettiler: Ey Rabbimiz, bizden kabul buyur, hiç şüphesiz işiten sensin, bilen sensin.
2:128 – Ey bizim Rabbimiz, hem bizim ikimizi yalnız senin için boyun eğen müslümanlar kıl, hem de soyumuzdan yalnız senin için boyun eğen müslüman bir ümmet meydana getir ve bize ibadetimizin yollarını göster, tevbemize rahmetle bakıver. Hiç şüphesiz Tevvâb sensin, Rahîm sensin.
2:130 – İbrahim’in milletinden, kendine kıyan beyinsizden başka kim yüz çevirir? Biz onu dünyada seçkin birisi yaptık, hiç şüphesiz o, ahirette de iyilerden biridir.
2:131 – Rabbi ona, “İslâm ol!” emrini verince, o “Ben âlemlerin Rabbine teslim oldum.” dedi.
2:132 – Bu dini İbrahim, kendi oğullarına vasiyyet etti, Yakub da öyle yaptı: “Ey oğullarım! Muhakkak ki, bu dini size Allah seçti, başka dinlerden uzak durun, yalnızca müslüman olarak can verin!” dedi.
2:133 – Yoksa siz de olaya şahit mi oldunuz; Yakub’a ölüm hali gelip çattığı zaman, oğullarına; “Benden sonra neye ibadet edeceksiniz?” dediği zaman, oğulları; “Senin Allah’ına ve ataların İbrahim, İsmail ve İshak’ın Allah’ına, tek olan o Allah’a ibadet edeceğiz. Biz ancak O’na boyun eğen müslümanlarız.” dediler.
2:135 – Bir de: “yahudi veya hıristiyan olunuz ki, hidayet bulasınız.” dediler. Sen onlara de ki: “Hayır! Hanif olarak hakka tapan İbrahim’in dinine (uyarız) ki, o hiçbir zaman müşriklerden olmadı.”
2:136 – Deyiniz ki, “Biz, Allah’a iman ettik ve bize ne indirildiyse İbrahim’e,İsmail’e, İshak’a, Yakup’a ve torunlarına ne indirildiyse, Musa’ya ve İsa’ya ne indirildiyse ve bütün peygamberlere Rablerinden ne verildiyse hepsine iman ettik. Biz onların arasında fark gözetmeyiz ve biz ancak O’na boyun eğen müslümanlarız.”
2:140 – “Yoksa siz, İbrahim de, İsmail de, İshak da, Yakup da ve torunları da hep yahudi ve hıristiyan idiler mi demek istiyorsunuz?” De ki: “Siz mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı?” Allah’ın şahitlik ettiği bir hakikatı bile bile inkar edenden daha zâlim kim olabilir? Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir.
2:258 – Allah, kendisine hükümdarlık verdi diye, Rabbi hakkında İbrahim’le tartışanı görmedin mi? Hani İbrahim, ona: “Benim Rabbim odur ki, hem diriltir, hem öldürür.” dediği zaman: “Ben de diriltir ve öldürürüm.” demişti. İbrahim: “Allah güneşi doğudan getiriyor, haydi sen onu batıdan getir!” deyince o inkâr eden herif şaşırıp kaldı. Öyle ya, Allah zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.
3:33 – Gerçekten Allah, Adem’i, Nuh’u, İbrahim soyunu ve İmran soyunu âlemler üzerine seçkin kıldı.
3:34 – Bir zürriyet olarak birbirinden gelmişlerdir. Allah her şeyi işitendir, bilendir.
3:65 – Ey Kitap ehli! İbrahim hakkında niçin tartışıyorsunuz? Oysa Tevrat da, İncil de ondan sonra indirilmiştir. Siz hiç düşünmüyor musunuz?
3:67 – İbrahim, ne yahudi, ne de hıristiyandı; fakat o, Allah’ı bir tanıyan dosdoğru bir müslümandı, müşriklerden de değildi.
3:68 – Doğrusu onların İbrahim’e en yakın olanı, ona uyanlar, şu Peygamber ve iman edenlerdir. Allah da müminlerin dostudur.
3:84 – De ki: “Allah’a, bize indirilen (Kur’ân)a, İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a ve torunlarına indirilene, Musa’ya, İsa’ya ve peygamberlere Rablerinden verilenlere inandık. Onların arasında hiçbir fark gözetmeyiz, biz O’na teslim olmuşlarız”.
3:95 – De ki: “Allah doğru söylemiştir. Öyle ise dosdoğru, Allah’ı birleyici olarak İbrahim’in dinine uyun. O, müşriklerden değildi”.
3:97 – Onda apaçık deliller, İbrahim’in makamı vardır. Oraya giren güvene erer. Ona bir yol bulabilenlerin Beyt’i haccetmesi Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır. Kim inkâr ederse, şüphesiz Allah bütün âlemlerden müstağni (kimseye muhtaç değil, her şey ona muhtaç)dir.
4:54 – Yoksa onlar, Allah’ın lütuf ve kereminden insanlara verdiği nimetleri kıskanıyorlar mı? Şüphesiz biz, İbrahim ailesine de kitap ve hikmeti vermiştik. Hem de onlara büyük bir mülk ve saltanat ihsan ettik.
4:163 – Muhakkak biz, Nuh’a ve ondan sonra gelen peygamberlere vahyettiğimiz gibi, sana da vahyettik. İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, torunlarına, İsa’ya, Eyyûb’a, Yunus’a, Harun’a ve Süleyman’a da vahyettik. Davud’a da Zebur’u verdik.
6:74 – İbrahim, babası Âzer’e demişti ki: “sen putları tanrı mı ediniyorsun? Doğrusu ben seni ve kavmini açık bir sapıklık içinde görüyorum”.
6:75 – Böylece biz İbrahim’e göklerin ve yerin melekûtunu (muhteşem varlıklarını) gösteriyorduk ki, kesin inananlardan olsun.
6:76 – Üzerine gece bastırınca, bir yıldız gördü:”Rabb’im budur” dedi. Yıldız batınca da:” Ben batanları sevmem” dedi.
6:77 – Ay’ı doğarken gördü: “Rabb’im budur” dedi. O da batınca: “Yemin ederim ki, Rabbim bana doğru yolu göstermeseydi, elbette sapıklığa düşen topluluktan olurdum” dedi.
6:78 – Güneş’i doğarken görünce: “Rabb’im budur, bu hepsinden büyük” dedi. O da batınca dedi ki: “Ey kavmim! Ben sizin (Allah’a) ortak koştuğunuz şeylerden uzağım”.
6:79 – “Ben yüzümü tamamen, gökleri ve yeri yoktan var edene çevirdim ve artık ben asla Allah’a ortak koşanlardan değilim”.
6:80 – Kavmi onunla tartışmaya başladı. O da onlara dedi ki: “Beni doğru yola eriştirdiği halde Allah hakkında benimle mücadele mi ediyorsunuz? O’na ortak koştuklarınızdan hiç korkmuyorum, ancak Rabbimin dilediği şey hariç. Rabbim ilmiyle her şeyi kuşatmıştır. Hiç düşünmez misiniz?”
6:81 – “Hakkında hiçbir delil indirmediği halde, siz Allah’a ortak koşmaktan korkmuyorsunuz da, ben sizin ortak koştuklarınızdan nasıl korkarım?” Eğer bilirseniz söyleyin, bu iki topluluktan hangisi güven içinde olmaya daha layıktır?
6:83 – İşte bunlar, kavmine karşı İbrahim’e verdiğimiz delillerimizdir. Dilediğimizi derecelerle yükseltiriz. Muhakkak Rabbin hikmet sahibidir, bilendir.
6:84 – Biz ona İshak’ı ve Yakub’u da hediye ettik: Hepsine de doğru yolu gösterdik. Nitekim daha önce Nuh’a ve onun soyundan Davud’a, Süleyman’a, Eyyub’a, Yusuf’a, Musa’ya ve Harun’a da yol göstermiştik. Biz güzel davrananlara böyle karşılık veririz.
6:161 – De ki: Rabbim, beni doğru yola iletti. Dosdoğru dine, Allah’ı birleyen İbrahim’in dinine. O, ortak koşanlardan değildi.
9:70 – Onlara, kendilerinden öncekilerin; Nuh Kavmi’nin, Âd’in, Semûd’un, İbrahim Kavmi’nin, Medyen Ashabı’nın ve o mü’tefikelerin haberi gelmedi mi? Onların hepsine peygamberleri delillerle gelmişlerdi. Demek ki Allah, onlara zulmetmiş değildi, lâkin onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı.
9:114 – İbrahim’in babası için istiğfar etmesi de sırf ona vermiş olduğu bir sözden dolayı idi. Böyle iken onun bir Allah düşmanı olduğu kendisine açıklanınca o işten vazgeçti. Şüphesiz ki İbrahim, çok bağrı yanık, çok halim birisi idi.
11:69 – Andolsun ki, İbrahim’e de elçilerimiz (melekler) müjde ile geldiler ve “selâm” dediler, o da “selâm” dedi ve hemen gidip onlara kızartılmış bir buzağı getirdi.
11:70 – Fakat onların o buzağıya el sürmediklerini görünce, tuhafına gitti ve içinde onlara karşı bir korku uyandı. Onlar da “Korkma, biz Lut’un kavmine gönderildik.” dediler.
11:71 – İbrahim’in karısı ayakta duruyordu bunun üzerine yüzü güldü. Ona İshak’ı ve İshak’ın arkasından da Ya’kub’u müjdeledik.
11:72 – “Vay başıma gelene!” dedi, “Ben bir kocakarıyım, kocam da yaşlı bir adam. Bu gerçekten çok tuhaf bir şey!”
11:73 – Dediler: “Sen Allah’ın emrine mi şaşıyorsun? Allah’ın rahmeti ve berekâtı üzerinizdedir. Ey ev halkı! Muhakkak ki O, hamiddir (övülmeye lâyıktır), meciddir (cömertliği boldur).”
11:74 – İbrahim’den korku iyice geçip gidince, bu müjde de kendisine gelince, bizim (meleklerimiz)le Lut kavmi hakkında tartışmaya girişti:
11:75 – Çünkü İbrahim, çok yumuşak huylu ve çok yufka yürekli (yanık kalbli) idi.
11:76 – Melekler: “Ey İbrahim! Bu konuda bizimle tartışmaktan vazgeç. Çünkü Rabbinin emri kesin olarak geldi ve onlara geri çevrilmesi mümkün olmayan bir azap gelecektir.
12:6 – “Ve işte böyle, Rabbin seni seçecek ve sana rüya tabirinden bilgiler öğretecek. Bundan önce ataların İbrahim’e ve İshak’a tamamladığı gibi, nimetini hem sana, hem de Yakup soyuna tamamlayacaktır. Muhakkak ki, Rabbin alîmdir, hakîmdir.”
12:38 – “Atalarım İbrahim, İshak ve Yakub’un dinine uydum. Bizim, Allah’a hiçbir şeyi ortak tutmamız olmaz. Bu, bize ve insanlara Allah’ın bir lütfudur. Fakat insanların çoğu şükretmezler.”
14:35 – Hatırla ki; Bir zaman İbrahim şöyle demişti: “Rabbim! Bu şehri güvenli kıl! Beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut!
14:36 – “Rabbim! Çünkü onlar (putlar) insanlardan birçoğunun sapmasına sebep oldular. Şimdi kim bana uyarsa, o bendendir; kim bana karşı gelirse, artık sen gerçekten çok bağışlayan ve çok merhamet edensin.
14:37 – “Rabbimiz! Ben çocuklarımdan bir kısmını namazı dosdoğru kılmaları için, senin Beyt-i Haram’ının yanında, ekinsiz bir vadiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmını onlara meylettir. Ve onları bazı meyvelerle rızıklandır ki şükretsinler.
14:38 – “Ey Rabbimiz! Sen bizim gizlediğimizi de açığa vurduğumuzu da şüphesiz bilirsin. Çünkü yerde ve gökte, hiçbir şey Allah’tan gizli kalmaz.
14:39 – “İhtiyarlık halimde bana İsmail’i ve İshak’ı lutfeden Allah’a hamd olsun. Şüphesiz ki Rabbim duamı çok iyi işitir.
14:40 – “Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazını dosdoğru kılanlardan eyle! Ey Rabbimiz! duamı kabul et!
14:41 – “Ey Rabbimiz! Herkesin hesaba çekileceği günde beni, ana-babamı ve müminleri bağışla!”
15:51 – Hem o kullara, İbrahim’in misafirlerinden de haber ver.
15:52 – Hani melekler, İbrahim’in yanına girdikleri zaman, “selam” demişler, İbrahim de onlara: “Biz sizden korkuyoruz” demişti.
15:53 – Melekler: “Korkma! Gerçekten biz sana bilgin bir oğul müjdeliyoruz” dediler.
15:54 – İbrahim dedi ki: “Bana ihtiyarlık gelmişken, beni mi müjdeliyorsunuz, neye dayanarak beni müjdeliyorsunuz?”
15:55 – Melekler: “Seni gerçekle müjdeliyoruz. Sakın Allah’ın rahmetinden ümidini kesenlerden olma!” dediler.
15:56 – İbrahim dedi ki: “Rabbimin rahmetinden, sapıklardan başka kim ümit keser?”
15:57 – “Ey elçiler! Başka ne işiniz var?” dedi.
15:58 – Melekler şöyle dediler: “Biz suçlu bir kavmi cezalandırmak için gönderildik.
15:59 – Ancak Lût ailesi müstesnâdır. Biz, onların hepsini muhakkak kurtaracağız.
15:60 – Yalnız Lût’un karısı müstesnâ, çünkü onun helak edilenlerle birlikte yok edilmesini takdir ettik.
16:120 – Şüphesiz İbrahim Allah’a itaat eden, Hakk’a yönelen bir önderdi. Ve hiçbir zaman müşriklerden olmadı.
16:121 – Allah’ın nimetlerine şükredendi. Allah onu seçmiş ve doğru yola iletmişti.
16:122 – Ve biz ona (İbrahim’e) iyilik verdik. Şüphesiz ki o, ahirette de salihlerdendir.
16:123 – Sonra da (ey Muhammed!) sana: “Hakk’a yönelen ve müşriklerden olmayan İbrahim’in dinine tabi ol” diye vahyettik.
19:41 – Kur’ân’da İbrahim’i(n kıssasını da) an. Şüphesiz ki o, sıddık (özü, sözü doğru) bir peygamberdi.
19:42 – O, bir zaman babasına şöyle demişti: “Babacığım! İşitmeyen, görmeyen ve sana hiçbir faydası olmayan şeylere niçin tapıyorsun?”
19:43 – “Babacığım! Doğrusu sana gelmeyen bir ilim bana geldi. O halde bana uy da, seni doğru bir yola eriştireyim.”
19:44 – “Babacığım! Şeytana tapma, çünkü şeytan Rahmân (olan Allah)a âsî oldu.”
19:45 – “Babacığım! Doğrusu ben korkarım ki, sana Rahmân’dan bir azab dokunur da şeytana (cehennemde arkadaş) olursun.”
19:46 – Babası “Ey İbrahim! Sen benim ilâhlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Yemin ederim ki, eğer (onları kötülemekten) vazgeçmezsen, seni muhakkak taşlarım. (gerçekten veya söz ile- sana taş atarım). Haydi uzun bir müddet benden uzak ol” dedi.
19:47 – İbrahim şöyle dedi: “Selâm sana olsun, senin için Rabbimden mağfiret dileyeceğim. Çünkü o, bana çok lütufkârdır.”
19:48 – “Ben, sizden ve Allah’tan başka taptığınız şeylerden çekilip ayrılırım da Rabbime dua (ibadet) ederim. Rabbime yalvarışımda mahrum kalmayacağımı umarım.”
19:49 – İbrahim, kavminden ve onların Allah’tan başka ibadet ettikleri şeylerden uzaklaşınca, biz ona İshak’ı ve (İshak’ın oğlu) Yakub’u ihsan ettik. Ve hepsini de peygamber yaptık.
19:50 – Biz onlara rahmetimizden lütuflarda bulunduk. Hepsine de dillerde güzel ve yüksek bir övgü verdik.
19:58 – İşte bunlar, Allah’ın kendilerine nimetler verdiği peygamberlerden, Âdem’in soyundan ve gemide Nuh ile beraber taşıdıklarımızın neslinden, İbrahim ve İsrail’in soyundan, hidayete erdirdiğimiz ve seçtiğimiz kimselerdir. Kendilerine Rahmân (olan Allah)ın âyetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı.
21:51 – And olsun ki biz daha önce İbrahim’e de rüşdünü vermiştik (akla uygun olanı göstermiştik). Biz onu biliyorduk.
21:52 – O zaman o, babasına ve kavmine: “Bu tapınıp durduğunuz heykeller nedir?” demişti.
21:53 – Onlar: “Biz atalarımızı bunlara tapar bulduk” dediler.
21:54 – İbrahim: “And olsun ki sizler de, atalarınız da apaçık bir sapıklık içindesiniz” dedi.
21:55 – Onlar : “Sen bize gerçeği mi getirdin (Sen ciddi mi söylüyorsun), yoksa şaka mı ediyorsun?” dediler.
21:56 – O şöyle dedi: “Hayır Rabbiniz göklerin ve yerin Rabbidir ki onları O yaratmıştır. Ben de buna şahidlik edenlerdenim.”
21:57 – “Allah’a yemin ederim ki, siz arkanızı dönüp gittikten sonra, ben putlarınıza elbette bir tuzak kuracağım.”
21:58 – Derken o, bunları parça parça etti. Yalnız kendisine başvursunlar diye onların büyüğünü sağlam bıraktı.
21:59 – (Kavmi) “Tanrılarımıza bunu kim yaptı? Doğrusu o zalimlerden biridir.” dediler.
21:60 – (Bazıları) “İbrahim denen bir gencin, onları diline doladığını duymuştuk” dediler.
21:61 – “O halde onu insanların gözleri önüne getirin, olur ki (aleyhinde) şahidlik ederler” dediler.
21:62 – (İbrahim gelince ona) “Ey İbrahim! bunu tanrılarımıza sen mi yaptın?” dediler
21:63 – İbrahim: “Belki onu şu büyükleri yapmıştır, konuşabiliyorlarsa onlara sorun” dedi.
21:64 – Bunun üzerine vicdanlarına dönüp (kendi kendilerine) dediler ki: “Doğrusu siz haksızsınız.”
21:65 – Sonra yine (eski) kafalarına döndüler: “And olsun ki (ey İbrahim!) bunların konuşmayacağını (sen de) bilirsin.” dediler.
21:66 – (İbrahim) dedi: “O halde, Allah’ı bırakıp da size hiçbir fayda ve zarar veremeyecek olan putlara mı tapıyorsunuz?”
21:67 – “Size de, Allah’ı bırakıp taptıklarınıza da yazıklar olsun, siz hâlâ akıllanmayacak mısınız?”
21:68 – Onlar: “Bir şey yapacaksanız, şunu yakın da tanrılarınıza yardım edin” dediler.
21:69 – Biz: “Ey ateş! İbrahim’e karşı serin ve zararsız ol” dedik.
21:70 – Ona düzen kurmak istediler, fakat biz kendilerini daha fazla hüsrana uğrattık.
21:71 – Onu da, Lût’u da, âlemler için bereketli ve kutsal kıldığımız yere ulaştırıp kurtardık.
21:72 – Ona (İbrahim’e) İshak’ı, üstelik bir de Yakub’u ihsan ettik ve her birini salih kimseler kıldık.
21:73 – Onları buyruğumuz altında (insanlara) doğru yolu gösterecek önderler kıldık. Kendilerine hayırlı işler yapmayı, namaz kılmayı, zekat vermeyi vahyettik. Onlar bize kulluk eden kimselerdir.
22:26 – Bir zamanlar Kâbe’nin yerini İbrahim’e şu şekilde hazırlamıştık: Sakın bana hiçbir şeyi ortak koşma; tavaf edenler, orada (kıyama) duranlar, ruku edenler ve secdeye varanlar için evimi tertemiz et.
22:27 – İnsanları hacca çağır; yürüyerek veya incelmiş binekler üstünde (uzak yollardan) her derin vadiyi aşarak sana gelsinler.
22:42 – (Ey Muhammed!) Eğer seni (müşrikler) yalanlıyorlarsa bil ki onlardan önce Nûh kavmi, Âd ve Semûd (kavimleri de kendi peygamberlerini) yalancı saydılar.
22:43 – İbrahim’in kavmi de, Lût’un kavmi de (peygamberlerini) yalancı saydılar.
22:78 – Allah uğrunda gerektiği gibi cihad edin. Sizi o seçmiş, babanız İbrahim’in yolu olan dinde sizin için bir zorluk kılmamıştır. Daha önce ve Kur’ân’da, Peygamberin size şahid olması, sizin de insanlara şahid olmanız için, size müslüman adını veren O’dur. Artık namaz kılın, zekat verin, Allah’a sarılın. O sizin sahibinizdir. O ne güzel sahip ve ne güzel yardımcıdır!
26:69 – (Resulüm!) onlara İbrahim’in kıssasını da naklet.
26:70 – Hani o, babasına ve kavmine, “Neye tapıyorsunuz?” demişti.
26:71 – “Birtakım putlara taparız da onlar sayesinde toplanırız” dediler.
26:72 – İbrahim “Peki, dedi, yalvardığınızda onlar sizi işitiyorlar mı?”
26:73 – “Veya size fayda veya zararları olur mu?”
26:74 – “Yok, dediler, ama biz babalarımızı böyle yapar bulduk.”
26:75 – İbrahim dedi ki: “İyi ama, ister sizin, ister önceki atalarınızın olsun, neye taptığınızı (biraz olsun) düşündünüz mü?”
26:76 – İbrahim dedi ki: “İyi ama, ister sizin, ister önceki atalarınızın olsun, neye taptığınızı (biraz olsun) düşündünüz mü?”
26:77 – “Hep onlar benim düşmanımdır; ancak âlemlerin Rabbi (benim dostumdur)”
26:78 – “O ki, beni yaratan ve bana doğru yolu gösterendir,”
26:79 – “Beni yediren, içirendir,”
26:80 – “Hastalandığım zaman bana O, şifâ verir.”
26:81 – “O ki, benim canımı alacak, sonra diriltecektir. “
26:82 – “Ve hesap günü, hatamı bağışlayacağını umduğumdur.”
26:83 – “Ya Rab! Bana hikmet (hüküm) ver ve beni iyiler (zümresin)e kat.”
26:84 – “Sonra gelecekler içinde beni doğrulukla anılanlardan eyle!”
26:85 – “Ve beni naîm (nimeti bol) cennetin varislerinden eyle!”
26:86 – “Babamı da bağışla, çünkü o yanlış gidenlerdendir. “
26:87 – “(İnsanların) diriltilecekleri gün, beni mahcub etme.”
26:88 – “O gün ki ne mal fayda verir ne oğullar!”
26:89 – “Ancak Allah’a temiz bir kalple gelenler o günde (kurtuluşa erer).”
29:16 – İbrahim’i de gönderdik. O kavmine şöyle demişti: “Allah’a kulluk edin, O’na karşı gelmekten sakının. Eğer bilmiş olsanız bu sizin için daha hayırlıdır.”
29:18 – Eğer (size tebliğ edileni) yalan sayarsanız, bilin ki sizden önceki birçok milletler de yalan saymışlardı. Peygambere düşen yalnız açık bir tebliğdir.
29:24 – Kavminin (İbrahim’e) cevabı ise, “Onu öldürün, yahut yakın!” demelerinden ibaret oldu. Ama Allah onu ateşten kurtardı. Doğrusu bunda, iman eden bir kavim için ibretler vardır.
29:25 – (İbrahim onlara) dedi ki: “Siz, sırf aranızdaki dünya hayatına has muhabbet uğruna Allah’ı bırakıp birtakım putlar edindiniz. Sonra kıyamet günü (geldiğinde) ise, kiminiz kiminizi tanımayacak, kiminiz kiminizi lanetleyecektir. Varacağınız yer cehennemdir. Ve hiç yardımcınız da yoktur.”
29:26 – Bunun üzerine ona sadece Lut iman etti. (İbrahim) de dedi ki: “Ben Rabbime hicret edeceğim. Şüphe yok ki O çok güçlüdür, hüküm ve hikmet sahibidir.”
29:27 – O’na İshak ve Yakub’u bağışladık. Peygamberliği ve kitapları, onun soyundan gelenlere verdik. Onu dünyada mükafatlandırdık. Şüphesiz o, ahirette de salihler (zümresin)dendir.
29:31 – Elçilerimiz İbrahim’e (iki oğul vereceğimize dair) müjdeyi getirdiklerinde şöyle dediler: “Biz bu memleket halkını helak edeceğiz. Çünkü oranın halkı zalim kimselerdir.”
29:32 – (İbrahim) dedi ki: “Ama orada Lut var!” Şöyle cevap verdiler: “Biz orada kimlerin bulunduğunu çok iyi biliyoruz. Onu ve ailesini elbette kurtaracağız. Yalnız karısı müstesna; o geride (azabda) kalacaklar arasındadır. “
33:7 – Unutma o peygamberlerden mîsaklarını (kesin sözlerini) aldığımız vakti! Hele senden, Nuh, İbrahim, Musa ve Meryemoğlu İsa’dan ki onlardan ağır bir mîsak (sağlam bir söz) aldık.
37:83 – Şüphesiz ki İbrahim de onun kolundandı.
37:84 – Çünkü o, Rabbine tertemiz bir kalb ile gelmişti.
37:85 – O babasına ve kavmine şöyle demişti: “Siz nelere tapıyorsunuz?”
37:86 – “Yalancılık etmek için mi Allah’tan başka ilâhlar istiyorsunuz?”
37:87 – “Siz âlemlerin Rabbini ne zannediyorsunuz?”
37:88 – Derken yıldızlara bir baktı da: “Ben gerçekten hastayım” dedi.
37:89 – Derken yıldızlara bir baktı da: “Ben gerçekten hastayım” dedi.
37:90 – O zaman arkalarını dönerek başından kaçışıverdiler.
37:91 – Derken bir kurnazlıkla onların ilâhlarına vardı da, “Buyursanıza, yemez misiniz?” dedi.
37:92 – (Cevap vermediklerini görünce de): “Neyiniz var da konuşmuyorsunuz?” (dedi).
37:93 – Nihayet bir yolunu bulup onlara kuvvetli bir darbe indirdi.
37:94 – Bunun üzerine birbirlerine girerek ona yürüdüler.
37:95 – İbrahim dedi ki: “A, siz kendi yonttuğunuz şeylere mi tapıyorsunuz?”
37:96 – “Halbuki sizi de yaptıklarınızı da Allah yaratmıştır.”
37:97 – Onlar: “Haydin onun için bir yapı yapın da onu ateşe atın.” dediler.
37:98 – Böylece ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de kendilerini daha alçak düşürdük.
37:99 – Bir de dedi ki: “Ben Rabbime gidiyorum, o bana yolunu gösterir.”
37:100 – “Ey Rabbim! Bana salihlerden (bir oğul) ihsan et!”
37:101 – Biz de kendisine yumuşak huylu bir oğul müjdeledik.
37:102 – Oğlu, yanında koşacak çağa gelince: “Ey oğlum! Ben seni rüyamda boğazladığımı görüyorum. Artık bak, ne düşünürsün?” dedi. Çocuk da: “Babacığım sana ne emrediliyorsa yap, inşaallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi.
37:103 – Ne zaman ki ikisi de bu şekilde Allah’a teslim oldular, İbrahim oğlunu şakağı üzerine yatırdı.
37:104 – Biz de ona şöyle seslendik: “Ey İbrahim! “
37:105 – “Rüyana gerçekten sadakat gösterdin, şüphesiz ki, biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız.”
37:106 – “Şüphesiz ki bu apaçık bir imtihandı.” (dedik)
37:107 – Ve ona büyük bir kurbanlık fidye verdik.
37:108 – Kendisine sonradan gelenler içinde iyi bir nâm bıraktık.
37:109 – Selam olsun İbrahim’e…
37:110 – İşte biz iyilik yapanları böyle mükafatlandırırız.
37:111 – Çünkü o bizim mümin kullarımızdandı.
37:112 – Ona bir de salihlerden bir peygamber olmak üzere İshak’ı müjdeledik.
37:113 – Hem ona hem İshak’a bereketler verdik. Her ikisinin neslinden de hem iyilik yapanlar var, hem de açıkça kendi nefsine zulmedenler var.
38:45 – Kullarımız İbrahim’i, İshak’ı ve Yakub’u da an. Onlar eller ve gözler sahipleri idiler.
38:46 – Çünkü biz onları temiz bir hasletle, hâlis yurt (ahiret) düşüncesine ermiş has kullarımızdan kılmışızdır.
38:47 – Çünkü onlar, nezdimizde seçilmiş en hayırlı kimselerdendir.
42:13 – Allah dinden Nuh’a tavsiye buyurduğu şeyi sizin için de bir kanun yaptı ve (Ey Muhammed!) sana vahyettiğimizi, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya tavsiye buyurduğumuzu da şeriat kıldı. Şöyle ki: Dini doğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin. Fakat senin kendilerini davet ettiğin şey, müşriklere ağır geldi. Allah dilediğini kendine seçer ve kendisine yöneleni de doğru yola iletir.
43:26 – Hani İbrahim babasına ve kavmine: “Gerçekten ben sizin taptığınız şeylerden uzağım.
43:27 – Ben ancak beni yaratana taparım. Şüphesiz ki O, beni doğru yola iletecektir.” dedi.
51:24 – Ey Muhammed! İbrahim’in şerefli misafirlerinin haberi sana geldi mi?
51:25 – Hani onlar İbrahim’in huzuruna girmişlerdi de “Selam sana!” demişlerdi. İbrahim: “Size de selam” demiş, ve içinden: “Bunlar tanınmamış bir topluluk!” diye geçirmişti.
51:26 – İbrahim, sonra ailesine giderek semiz bir buzağı (eti) getirdi.
51:27 – Onu önlerine sürerek: “Yemez misiniz?” dedi.
51:28 – Yemediklerini görünce onlardan içine bir korku düştü. Onlar İbrahim’e: “Korkma!” dediler ve onu çok bilgili bir oğul ile müjdelediler.
51:29 – Bunun üzerine karısı (Sâre) bir çığlık atarak geldi ve elini yüzüne vurarak: “Ben kısır bir kocakarıyım, nasıl çocuğum olur?” dedi.
51:30 – Misafir melekler: “Evet bu böyledir. Rabbin böyle buyurdu. Gerçekten O hüküm ve hikmet sahibidir. Her şeyi hakkıyla bilir.” dediler.
51:31 – İbrahim, kendisine misafir olarak gelen meleklere: “Acaba sizin asıl önemli işiniz nedir ey elçiler?” dedi.
51:32 – Onlar: “Gerçekten biz günahkâr bir kavim (olan Lût kavmine) gönderildik.
51:33 – Onların üzerine çamurdan pişirilmiş sert taşlar yağdıracağız.
51:34 – O taşlardan her birinin haddi aşanlardan kime isabet edeceği Rabbin katında işaretlenmiştir.” dediler.
51:35 – Nihayet biz müminlerden orada bulunan kimseleri çıkardık.
51:36 – Fakat biz orada müslümanlardan bir ev halkından başka kimseyi de bulamadık.
53:37 – Ve çok vefakâr olan İbrahim’in sahifelerindekiler?
57:26 – Andolsun, Nuh’u ve İbrahim’i elçi gönderdik, peygamberliği ve kitabı bunların zürriyetleri arasına koyduk. Onlardan yola gelen de vardı, ama onlardan çoğu yoldan çıkmışlardı.
60:4 – İbrahim’de ve onunla beraber bulunanlarda sizin için güzel bir misal vardır, onlar kavimlerine demişlerdi ki: “Biz sizden ve sizin Allah’tan başka taptıklarınızdan uzağız. Sizi tanımıyoruz. Siz bir tek Allah’a inanıncaya kadar sizinle bizim aramızda sürekli bir düşmanlık ve nefret belirmiştir.” Yalnız İbrahim’in babasına: “Senin için mağfiret dileyeceğim, fakat senin için Allah’tan (gelecek) hiçbir şeyi (önlemeye) gücüm yetmez.” demesi hariç. Rabbimiz! Yalnız sana dayandık, sana yöneldik. Dönüşümüz de ancak sanadır.
87:19 – İbrahim ve Musa’nın sahifelerinde.