Ben Gazzeli çocuk.
Beni anlatmaya ‘Gazze’den başka hiçbir kelime kifayet etmez.
Adımı sormayın, çünkü adımı koymadınız.
Henüz adsızken vurdular beni;
Kravatlı, ütülü pantolonlu, traşlı amcaların yaptıkları kocaman silahlarla. Bir hedef tahtası yapıldım anlayacağınız…
Tonluk bombaları denemeleri gerekiyormuş kravatlı, traşlı şık amcaların; uçaklar, uçak gemileri, fosfor bombaları, nükleer silahlar ve kurşunlar… Farz edin ki bunlar benim çeyiz sandığımdır.
Ben neymişim meğer.
Batılı amcaların biricik kalkınma müsebbibiymişim. Kaç kurşun gerekliydi benim ‘var’lığımı ‘yok’a döndürmek için, iyi hesaplamışlar.
Kravatlı amcalar benim körpe vücudumda sigara söndürmediler, sadece son model silahlarını susturdular. Biz Gazze’nin bebekleri bunun için varmışız. Dünyanın bütün gayzını bizim minik bedenlerimizden başka kim emebilirdi ki?
Musevî ve İsevî olanların dışında kalan öteki amcalara gelince, onlar çok merhametli oldukları için silah değil, sadece kamera doğrulttular, al renkli kevgir bedenimize. İster ölü ister diri; bizi tam o anda ‘sıcağı sıcağına’ yakalamalıydı amcaların ve teyzelerin kameraları. Ödüller de böyle kazanılmıyor muydu nihayetinde?
Annem ve babam çok sevinmişlerdi ben doğunca; sevinçlerinin şehadet umuduna binaen olduğunu bilemezdim tabi ki. Allah dileklerini kabul etmiş. Herkes ‘ekim’ ayındaydı, biz ise ‘hasat’ mevsimindeydik. Batılı ve Siyonlu amcalar olgunlaşmış başlar görmüşlerdi ben ve kardeşlerimin narin omuzlarımız üzerinde.
Mevsim hasat mevsimiydi.
Aylardan ekim…
Yahudi amcalar bastılar tetiğe ve devşirdiler ürünlerini. Birden, bir serçe kuşuna isabet eden kurşunun savurduğu tüyler misali, gökyüzüne savruldu vücudumun parçaları. Parçalarım uçtu, uçtu ve yere düştü. O, bendim; havada uçan bir kız çocuğu bedenine ait parçalardım…
- yüzyılda oldu bütün bunlar, ‘kadın çağı’nda.
Ama şikayetçi değilim halimden, beni cennete devşirdiler amcalar. Tetiğe basan askerler, aldıkları maaşı helal ettirmeliydiler. Benden yana helal olsun. Askerlere ve askerlerin amirlerine ve dahi amirlerin amirlerine itibar lazımdı. Boşalttıkları kurşunlar beni ağlatmadı, güldürdü. Gamzeler açtı yüzümde, bir avuç kıpkırmızı kanım oracıkta boşalırken. Babam şehadet parmağıyla dokunurdu gamzeme. Armağan olsun kanımız Yahudi hahamlara, armağan olsun batılı siyah takım elbiseli, Selanik şapkalı baylara ve armağan olsun, üç aylar orucunu kaçırmayan doğulu ‘dindar’ amcalara.
Ben sevindim ve gülümsedim vurulunca. Cennetin en körpe misafiri oldum. Dünyadan getiremediğim, infilak etmiş bedenim cennette tazelendi. Melekler saçımı taradılar ve şehid kurdelesi taktılar, kimisi de misk kokuları sürdü üzerime; sanki anneme ve babama hazırlıyorlardı beni.
Elhamdulillah. Cennetin güzelliği tarifsiz. Ama annemi, babamı ve kardeşlerimi özlüyorum, yollarını gözlüyorum. Şu var ki anne-babamın beni, Yahudilerin, dalından erken kopardıkları bir çiçek gibi de düşünmelerini istemem. Çünkü beni burada eşsiz-benzersiz cennet çiçeklerine dal yaptılar.
Joe amca ve adamları beni ve kardeşlerimi neden insan saymamışlardı, aklım hala orada. Babam ve annemin bu konuda mutlaka bir bildikleri vardır. Babam abime ve ablalarıma Haçlı orduları diye bir şeyden bahsetmişti; şişe geçirilip ateşte çevrilen bebeklerden ve haçlılardan… Babamın anlattığına göre şişe geçirilenler değil, şişe geçirenler insan sayılıyormuş. Joe amca ve Yahudiler ise şiş kullanmadılar sadece tank, bomba, uçak, kurşun biraz da fosfor kullandılar.
Evet, biz Gazzeli çocuklarız. Biz olmasak modern endüstrinizin çarkları anında duracaktır. Biz tezgâh gibiyiz onlar için. Okudular ve yazdılar bizi: Yaz tarih! Bu bebekler teröristtir! Bizim hıncımız Hitler’e değil, Gazze’nin bebeklerinedir. Bu bebekler biz İNSANların kocaman kocaman adamlarını esir alıyorlar, bizi İNSANlığımızdan çıkarıyorlar…
Tarih yazdı bütün bunları.
Ve tarih şunları da yazdı:
-La havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim.
-Lâ ğalibe illallah.
-Hasbunallahi ve ni’me’l-vekîl.
-Vel akıbetu lil muttakîn.
-Allah müminlerin velisidir.
-Kafirlerin velisi tağuttur.
-Allah, O’nun yolunda iş yapan hiç kimsenin hiçbir amelini zayi etmeyecektir.
-Kafirlerin ebedi yurdu cehennemdir. Cehennem Allah’ın mahza adaletidir.
Şimdi beni rahat bırakın lütfen.
Teşekkür ederiz hocam. Duygu dolu bu yazı için kafirlere kızmadım, Gazzeli kıza acımadım ama müslümanlara çok öfke duydum. Bilmiyorum Allah bizleri affedecekmi?
Ben teşekkür ederim abi, Allah razı olsun
Allah razı olsun Mehmet kardeşim…
Amin Vedat kardeşim, ecmeıyn
Tabii savaşın en masum bedenleri çocuklar… Benzer acıları anneler, dedeler, babalar, emmiler, dayılar, halalar, ameler de yaşamıştır Gazze’de… her birisi ne hissediyor artık sadece tahmin eder olduk. Aynel yakin olarak biliyor muyuz şüpheli… Acı çok büyük ama karşılığı da onları razı edecektir, “nefsi mutmainne” olarak gir cennete denilecektir inşallah… Acıyan kendine acısın gerçekten… Allah razı olsun hocam…