Elli yıl önce tehlike nedir diye sorulsa, fiziki saldırılardan, doğal afetlerden, kazalardan, hastalıklardan bahseder ve tehlikenin genellikle dışarıdan gelebilecek bir zarar olduğunu düşünürdük. Ama artık tehlike dışarıda değil evlerimizde, cebimizde, parmaklarımızın ucunda yer alıyor… İnsanlarımız internet, cep telefonları, Facebook, Tvitter ve Instagram gibi sosyal medya sitelerine açılarak karanlık dehlizlere sürükleniyorlar. Sosyal medya doğru kullanılmadığında bilmediğimiz, tahayyül dahi edemediğimiz tehlikelere kapı aralıyor.
Bazı anne-babalar çocuğa cep telefonu almadım, evde televizyon yok ama arkadaşlarının telefonunu kullanarak oyun kanallarına üye oluyor ve şiddete yöneliyor ne yapabiliriz diye soruyorlar. Siz ne kadar önlem almaya çalışırsanız çalışın başta da dediğim gibi tehlike uzağımızda değil, parmaklarımızın ucunda. O nedenle soruna sadece aile bazında önlem almanız yeterli değil, bunun yanında sivil ve resmi kurum ve kuruluşlar da gerekli önlemleri almalıdırlar.
Petesburg Tıp Fakültesi tarafından yapılan araştırmaya göre genç bireyler sosyal medya ile ne kadar vakit geçirirlerse depresyon ihtimali o miktarda artıyor. Bu alanda araştırma yapan Primack ve arkadaşları ise 2014 yılında sosyal medya ile depresyon ilişkisini değerlendirdiler. Geniş çaplı yapılan bu değerlendirmenin sonucunda Facebook, YouTube, Twitter, Google ve Instagram gibi sosyal medya araçlarını kullanan kişilerde şu sorunlar görülmüştür:
Günün büyük bir kısmını internet başında geçiren, sosyal medya hesaplarını sık sık ziyaret eden kişilerin dörtte birinde depresyon ortaya çıkmıştır.
Sosyal medyayı sık kıllanan kişilerin depresyona girme ihtimalinin daha yüksek olduğu ortaya çıkmıştır. Teknolojiyi kontrolsüz kullanan çocukların diğerlerine göre daha fala şiddete meyilli olduğu ortaya çıkmıştır.
Sosyal ağlarda çok fazla kalan ve hayatın gerçekliğinden kopan gençlerde utangaçlık, iletişim sorunları ve dürtü kontrol bozukluğunun olduğu ortaya çıkmıştır.
Sosyal medyayı kontrolsüz şekilde kullanan gençlerde güvensizlik ve kaygı bozukluğu gibi sorunlar diğerlerine göre daha fazla görülmüştür.
Sosyal medyayı kontrolsüz şekilde kullanan gençlerin kişilerarası duyarlılığının zayıfladığı gözlemlenmiştir.
İnternet bağımlılığının, dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu gibi sorunlara davetiye çıkardığı görülmüştür.
Dijital bağımlılığın hangi boyutlara ulaştığını anlayabilmek için çevrenizdeki kişilerin nelerle meşgul olduğuna bir göz atın. Yapılan araştırmalara göre akıllı telefon kullanıcıları uykudan uyandıklarında ilk iş olarak telefona bakıyor ve bir saate yakın telefonla meşgul oluyorlar. Sosyal medya ile iletişimi sağlayan araçların yekûnu insanlar için elzem ihtiyaçlar dâhilinde görülüyor. O nedenle buradan doğacak tehlike pek dikkate alınmıyor.
Peki, ne yapabiliriz? Her zaman ifade ettiğimiz gibi mademki bu araçları hayatımızdan tamamen çıkaramıyoruz o halde doğru kullanımı konusunda gerekli ihtimamı göstermeli ve ihtiyaç dışında kullanıma kapatmalıyız.
Milli Gazete – Fatma Tuncer