“Vergilendirilmiş Kazanç Kutsaldır.”
Vergi dairelerinin kapı girişlerinde ya da içeride bir duvarda, panoda bu sözü kesin okumuşsunuzdur. Vatandaşına vergi vermeyi teşvik için devletin ürettiği bu slogan aynı zamanda; denetlemeyi, göz önünde tutmayı, meşrulaştırmayı da barındırıyor. Yaptığın iş ne olursa olsun vergi verip temizlersin, malını guslettirmiş olursun. Hatta, ‘her ne iş yaparsan yap bizim payımızı verirsen iş yaparsın yoksa barınamazsın!’ tarzında mafyatik bir tehdit bile içeriyor.
Eski Türkiye’de olsaydık bu söze epey bir toz kaldırılırdı. ‘Yahu ülkenin gelir kaynağı faizli bankaların, piyango, şans oyunlarıyla kumardan gelen, içkiden alınan vergilerle dönüyor, bunların hepsi haram!’ denirdi. Şimdilerde cılız bir ses de olsa yok. Helal- haram ayrımı gözetenler de dahil devlet, artık halk üzerindeki egemenliğini pekiştirdi. Bakmayın siz, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir sözüne, o da yukarıdaki gibi bir slogandır. Aslolan devlet, gerisi teferruattır. Amentü haline gelmiştir devlet ebed müddet. Bölünmez, parçalanmaz, ne üzere olursa olsun hep ayakta durmalıdır. Bu uğurda herşey feda edilir. Kutsal olması hasebiyle dokunulmazdır. Kazanılan ne varsa onun sayesindedir. Ona karşı suç işleyenin cezası ağırdır, lakin onun günahı sorulmaz, sorgulanmaz. Yasalarıyla hakimiyet kurmuştur. Tam bir itaat ve teslimiyet ister.
Onu yönetmeye talip olanlar da boyun eğmek zorundadır. Sağcı, solcu, Kemalist, sosyalist, komünist, muhafazakar, müslüman!.. hangi kimlikle gelirse gelsin onun bekasına hizmet etmek zorundadır.
Devlet kadar güçlü ve muktedir, modern başka kişi ve yapılarda mevcuttur. Teknoloji ve türevleri bu türün içindedir. Bakarsınız öyle bir egemenlik kurarlar ki, kendini devlet zannedenlerin bile üzerinde hakim olurlar. Medya patronları bu konumdadırlar. Sosyal olan olmayan medya organlarıyla toplumları dünyanın bir ucundan diğerine dek kontrol altına alırlar. Özgürlük bu gücün sermayesidir. Herşey mübahtır. Belki de hasımların en yamanı bu tür devlettir.
Yeryüzünde insanların hayatlarına bu kadar hakim olan bir güç haline gelen devlet, ilahlık ve Rablik hüviyetinde kullar edinmektedir. Gerçek yaratıcısını unutan koskoca bir toplum, hem de gözleri göre göre ateş çukuruna sürüklenmektedir. Herşeylerini onun adına, onun izniyle, onun için yapmaktalar. İstisnaları da aynı kalıba koymak haksızlık olur. Onların sayıları da o kadar az ki..
Modern olan ya da olmayan her türlü devlet olan azgın tağuti yönetim ve yöneticilere, Allah’ın kulları olarak dur dememiz gerekmektedir. İslam’ın yönetim/devlet anlayışı, Allah’ın ilah olarak kabul edildiği, hükümlerinin uygulandığı, Rasullerinin yegane örnekler kabul edildiği bir rejimdir. Buna talip olmak kula kulluktan Allah’a kulluğa giden yoldur. Gerisi küfürdür, zulümdür, şirktir.
Venhar