Pulitzer ödüllü muhabir Mark Mazzetti’nin yeni kitabı “Bıçağın Yolu: CIA, Gizli Bir Ordu ve Dünyanın Uç Noktalarında Savaş”, 11 Eylül 2001 terör saldırılarından bu yana CIA’in rolünün nasıl değiştiğine göz atıyor. O, CIA’in dış istihbarat toplamakla vazifeli bir teşkilattan, baş vazifesi teröristler ve militanları avlamak ve öldürmek olan bir teşkilata evrilmesinin izlerini takip ediyor.
RFE/RL’den Heather Maher, “The New York Times” gazetesinin milli güvenlik muhabiri olan Mazzetti’yle gazetenin Washington bürosunda görüştü.
RFE/RL: Kitabınız zamanın Başkan Yardımcısı Dick Cheney’in ofisinin 11 Eylül’den kısa bir süre sonra önemli bir toplantısının tasviriyle başlıyor. Bize biraz detay verebilir misiniz?
Mark Mazzetti: Toplantı, 11 Eylül’den [2001] birkaç ay sonra gerçekleşti. O noktada CIA’e, Başkan [George W.] Bush tarafından zaten öldürme yetkisi verilmişti. 11 Eylül’den bir hafta sonra Başkan Bush, CIA’e tüm dünyada El Kaide elemanlarını yakalama ve öldürme yetkisi veren, “başkanlık buluşu” olarak adlandırılan kararnameyi imzaladı.
Kitabın 1. Bölüm’ünde anlattığım toplantı, bundan birkaç ay sonradır ve CIA temelde bu yetkiyle ne yapacağını, bu vuruş timlerini -daha iyi bir kelime olmadığı için- nasıl kullanacağını, bu insan gruplarını El Kaide üyeleri ya da başkanın öldürülmesini istediği kişileri öldürmeleri için ülkelere nasıl göndereceğini soruyor. Bu, Başkan Yardımcısı Cheney ve personeli arasındaydı. Başkan Yardımcısı Cheney toplantı sonrasında eğitimin başlaması için talimat verdi.
RFE/RL: Siz bugünün CIA’ini “ölüm makinesi” olarak adlandırıyorsunuz ve ABD istihbarat operasyonlarını askeri operasyonlardan ayıran çizginin tamamen ortadan kalktığını yazıyorsunuz. Bu nasıl oldu?
Mazzetti: CIA’in bazı kirli çamaşırlarını ortaya döken Kongre’deki oturumlarda 1970’lerdeki olaylarla ilgili çok sayıdaki açıklamalardan sonra CIA, öldürme işini bir süredir bırakmıştı. Bir nesil CIA görevlisi, klasik casusluk vasıtaları hususunda gerçek bir eğitimden geçti. Ama 11 Eylül sonrasında CIA’in Terörle Mücadele Merkezi teşkilatın gerçek kalbi oldu ve paramiliter işlevler gerçekleştirdi.
İşin çılgınlık tarafında ordu da kendi insan istihbaratı toplama, yetki ve operasyonlarını olağanüstü derecede genişletti. 11 Eylül civarında Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, Pentagon’un varmış gibi olduğunu gördü ve global bir savaşın üstesinden gelebilmek için yetersiz donanımda olduğunu düşündü. Rumsfeld, bizim “sıcak” savaşlar olmayan yerlerde olmamız gerektiğini söyledi. Bu yüzden Pentagon’un bir kısmı, özel operasyonlar askerlerini, dünyanın karanlık bölgelerinde istihbarat toplamak üzere daha ziyade casuslar gibi eğitiyordu.
RFE/RL: Usame Bin Ladin’in bulunduğu yerleşkeye baskını Özel Operasyonlar Kuvvetleri’nin gerçekleştirmesi ama bunu CIA’in yönlendirmesi altında yapması bu yüzden midir?
Mazzetti: Evet. Ve bu, gizli operasyonlar gerçekleştirmek üzere ABD askerlerinin Pakistan gibi yerlere gönderilmesinde olduğu gibi daha önce de olmuştu. Bürokratik olarak bir olayda yabancı ülkelerde faaliyette bulunmak üzere size daha fazla yetki verilir, siz CIA elemanına dönüşürsünüz. Askerler tam olarak casus oldular.
Sizin de ifade ettiğiniz gibi bu konuda en meşhur örnek, Bin Ladin baskınıdır [Mayıs 2011]. O, Amerikan ordusu tarafından gerçekleştirilen bir operasyondu ama CIA direktörünün kontrolündeydi, CIA yetkisi altındaydı. Bu durumda siz, Amerika Birleşik Devletleri’nin savaş halinde olmadığı bir ülkede ABD askerleri bulunduruyorsunuz ve bunlar ülkenin kalbinin derinliklerinde askeri operasyon gerçekleştiriyor.
RFE/RL: Görevlerdeki bu bulanıklık, ordu ve CIA’in bazı yerlerde birbirlerinin alanına girmelerine yol açabilecek gibi görünüyor. Bu tür vakalar oldu mu?
Mazzetti: Oldu. Bugün, 11 Eylül’den sonra ilk birkaç yılda olduğundan çok daha iyi işbirliği olduğunu düşünüyorum. Eskiden birbirleri üzerinde çalışan çok sayıda insan vardı. Rumsfeld özel operasyon askerlerini ülkelere gönderir ve bunu CIA istasyon şefi ya da Amerikan büyükelçisine söylemezdi. Bir sürü çarpı işareti vardı.
Ben kitabımda 2005-06 civarında bir problem olduğunu idrak ettiklerini anlatıyorum. CIA ve Pentagon bir şekilde bir araya geldi ve ülke ülke temelinde anlaşmalar yaptı. “Tamam, biz burada görev yapacağız, siz de orada görev yapacaksınız. Eğer bizim adamlarımız bu ülkede –mesela Pakistan- operasyon yaparsa biz CIA’in kontrolü altında olacağız” dediler. Böylece bu, işlerin daha iyiye gittiği bir dönem oldu. Ama elbette siz yine de CIA ve Pentagon arasında halen kalmaya devam eden çok sayıda görev çakışması, fazlalık, rekabet görürsünüz.
RFE/RL: Siz yine CIA’in teröristleri avlamada genişletilmiş rolünün, istihbarat toplama pahasına meydana geldiği kanaatinde misiniz?
Mazzetti: Her şeyin bir fırsat maliyeti vardır. Beyaz Saray tarafından baş vazifesi avlamak ve öldürmek olan bir CIA’iniz olduğu zaman, dünyada olanlarla ilgili istihbarat toplama ve olay meydana gelmeden bunu başkana söyleme gibi CIA’in asıl yapması gereken bazı vazifelerini kaçırırsınız.
CIA’in Tunus’taki kıvılcımı ve bu kıvılcımın ne olacağını –bu fal bakmak olur- tahmin etmesi gerektiğini söylemenin haksız bir eleştiri olduğunu düşünüyorum. Ama aynı zamanda, Tunus’ta devrim meydana geldiği zaman Arap aleminde kademe kademe devrimler meydana geldi. Beyaz Saray’da üst düzey insanlar tarafından kesinlikle CIA’in bu dönemecin gerisinde kaldığına dair eleştiriler dile getirildiğini düşünüyorum; devrimler oluyordu, CIA hep bir adım geride kalıyordu.
RFE/RL: Başkan Barack Obama, CIA’in insansız hava aracı programını büyük ölçüde genişletti ve hedef gözeterek “öldürme” listeleri ve yurt dışında Amerikalıların öldürülmesinin hukuki tartışmaları sebebiyle bazı Kongre üyelerini kızdırdı. Bu konuda yönetimde iç tartışma var mı?
Mazzetti: Programı daha iyi izah etmesi ve biraz daha şeffaf ve savunulabilir yapması için Başkan Obama’ya baskılar biriktiğinde kuşku yok. Bunu sene başında işitmeye başladınız ve sanırım bu daha da artmaya başlayacak. CIA’in bu işin tamamen dışında bırakılıp bırakılmamasına dair tartışmalar var, ki ben bunun gerçekleşeceğini sanmıyorum. CIA’in bazı görevleri orduya bırakabileceğini düşünüyorum ama Obama ya da müstakbel bir devlet başkanının bunu tamamen CIA’den alacağını sanmıyorum. Sonra Kongre’nin ne kadar bilmesi gerektiği ve Amerikan halkının ne kadar bilmesi gerektiği hususunda da tartışmalar var.
RFE/RL: CIA içinde de tartışmalar var mı? Yeni başkan John Brennan, Obama’nın hedef gözeten öldürme programında önemli rol oynadı. Onun teşkilatı hangi yöne yönelteceğini düşünüyorsunuz?
Mazzetti: CIA’in ne kadar dönüştüğü hususunda elbette CIA içinde endişeler var. Ve elbette Brennan’ın neslindeki CIA görevlileri arasında endişeler var. Bunlar ona bazı değişiklikler yapılması gerektiği tavsiyesinde bulunuyorlar.
Sizin de dediğiniz gibi, Brennan Beyaz Saray’da, hedef gözeterek öldürmeler konusunda kendisine olağanüstü yetkiler verilen işinde dört sene bu operasyonlara samimiyetle ve derinden müdahil oldu. İşaret ettiği üzere CIA’i bu işin dışında tutmak ya da en azından biraz hızını kesmek isteyip istemediğini göreceğiz.
Ama ben bunun biraz zaman alacağını düşünüyorum. Zira ben, halen CIA’in biraz böyle yapmaya devam etmesinde menfaat olacağını düşünüyorum. Çünkü, gizli kalmaya devam etmek istiyorlarsa bu gizlilik için daha iyidir.
Aynı zamanda, siz savaşla bu kadar bütünleşmiş, insan avlamayla bu kadar bütünleşmiş bir CIA görevlisi nesline -11 Eylül sonrası nesli- sahip olduğunuz için değişim zordur. Ve bu şeyleri öğrenmek uzun zaman alıyor. Siz onlara yeni beceriler öğretecekseniz, onların bunları yapmaları da zaman alacaktır. Bundan dolayı, CIA’i değiştirmek, gerçekten bir değişimse, bu başka bir nesil alabilir.
Kaynak: Radio Free Europe/ Radio Liberty
Dünya Bülteni için çeviren: Emin Arvas