وَمَا يَتَّبِعُ اَكْثَرُهُمْ اِلَّا ظَناًّۜ اِنَّ الظَّنَّ لَا يُغْن۪ي مِنَ الْحَقِّ شَيْـٔاًۜ اِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ بِمَا يَفْعَلُونَ
Zan Haktan Hiçbir Şey İfade Etmez
Rabbimiz Kur’an’ın birçok yerinde insanların çoğuna uyarsanız sizi doğru yoldan saptırırlar diye müminleri uyarmaktadır. Bir başka ayette mealen: “Yeryüzünde bulunanların çoğuna uyacak olursan, seni Allah´ın yolundan saptırırlar. Onlar zandan başka bir şeye tâbi olmaz, yalandan başka söz de söylemezler.” (6/116) diyor. Mesaj o kadar açık ki bir şeyin Hak olup olmadığı çoklukla alakalı değil, tam tersine, yapılan eylemin veya söylenen sözün HAK olup olmadığıyla alakalıdır. Tek kişi bile olsa -ki Rasüller bunun en güzel örneği- hakikatin temsilcisi olmuşlardır. Nasıl ki İbrahim (as) tek başına bir ümmetti, hak üzere olan her mümin bu çerçeveye dahil olabilir.
Yunus 36. ayete döndüğümüzde En’am suresinin 116. ayeti ile ne kadar örtüştüğünü görüyoruz. Demek ki insanları saptıran çoğunlukla, içerisinde haktan bir şey barındırmayan çoğunluğun zannı aynı karede buluşuyor. Bu çoğunluğun her iki ayette de müşrikler olduğu net olarak anlaşılıyor. Mutlak doğru Allah’ın kitabında olmasına rağmen müşrik insanlar hiçbir ilmî delile dayanmadan zan ile hüküm verirler. Oysa zan varsayımdan, tahminden ibaret olup içerisinde şüphe barındıran bir tutumdur. Ayeti kerime müşrikler özeline seslenerek tüm insanlara zan ile hüküm verilemeyeceğini deklare etmiştir.
Alemlerin Rabbi, ezeli ve ebedi olan Allah, içerisinde yaşadığımız şu günleri ne güzel tasvir ediyor. Tüm zamanlara hitap eden bu ilahi mesajı insanlar okuyup utanarak başlarını yere eğmeli. Eğer utanacak kadar izzetimiz varsa! Toplumun hangi kesimiyle muhabbet etseniz din hakkında mutlaka bir şeyler söyler. Hatta dini sizden daha çok bildiklerini kanıtlamaya çalışırlar. Bilmezler ki, bildikleri zandan ibarettir. Siz, gece gündüz emek verip Allah’ın kitabını okumaya/anlamaya çalışsanız da, ilmî bir değere sahip olmayan sokak bilgeleri/zancılar! sizi altetmeye çalışırlar. Diyeceksiniz ki Allah’ın rasüllerini dinlemeyen ekserunnas başka kimi dinler? Bu bağlamda Allah’ın Rasüllerini tekrar tekrar düşünelim. İnsanların en izzetlisi ve en şereflisi seçilmiş bir insan, ama müşrikler tarafından alay konusu olabiliyor.
Yunus 36. ayeti kerimeyi siyak ve sibakı ile beraber okuduğumuzda mevzu daha iyi anlaşılacaktır. Müşrikler, kendi yanlarından zanları ile uydurdukları ilahlara haktan paye vermekle Allah’a din öğretmeye kalkışmışlar, dinin gerçek sahibi olan Allah ise onların bu kuruntularını yüzlerine çarparak, ‘sizin yaptığınız kendi hevanızdan uydurduğunuz zandan ibarettir, zan ise Allah katında hiçbir şey ifade etmez’ diyerek müşrikleri değersizleştirmiştir. Birer ölü veya nesne konumunda olan ilahları Allah’a yakınlaşma vesilesi zannı ile şirkin bataklığına saplanan müşrikler, hiçbir ilmî delile dayanmadan zan ile hüküm vermeye kalkışmışlardır. O gün olduğu gibi bu günün müşrikleri de aynı kafa yapısına sahip olduğu gerçeğini unutmamamız gerekiyor. Nasıl ki hak evrensel ise küfür/şirk de aynı şekilde evrenseldir, dolayısı ile şirk her zaman hakikati gölgelemeye çalışmıştır/çalışacaktır.
Ayetin sonunda, ‘Allah onları (müşrikleri) çok iyi bilmektedir’ diyerek, biz müminlere de bir metod vermekte; Müşrikleri iyi tanıyıp, onların tuzaklarına düşmememizi, eğer iman etmişsek dini müşriklerin zannından değil Allah’ın kitabından öğrenmemizi istiyor. Mutlak doğru Allah’a aittir.