يَا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا تُوبُوا اِلَى اللّٰهِ تَوْبَةً نَصُوحًا عَسٰى رَبُّكُمْ اَنْ يُكَفِّرَ عَنْكُمْ سَيِّپَاتِكُمْ وَيُدْخِلَكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرٖى مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ يَوْمَ لَا يُخْزِى اللّٰهُ النَّبِىَّ وَالَّذٖينَ اٰمَنُوا مَعَهُ نُورُهُمْ يَسْعٰى بَيْنَ اَيْدٖيهِمْ وَبِاَيْمَانِهِمْ يَقُولُونَ رَبَّنَا اَتْمِمْ لَنَا نُورَنَا وَاغْفِرْ لَنَا اِنَّكَ عَلٰى كُلِّ شَیْءٍ قَدٖيرٌ
Ey iman edenler! Samimi bir tevbe ile Allah’a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter, Peygamber’i ve onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde Allah sizi, içlerinden ırmaklar akan cennetlere sokar. Çünkü onların nurları, önlerinde ve yanlarında koşar da, “Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla, bizi bağışla, çünkü sen her şeye kâdirsin.” derler. (Tahrim/8)
Allah, iman edenleri tevbeye davet ediyor. Allah, iman edenlerin kendinden emin olmalarını istemiyor. Sürekli kendilerine çeki düzen vermekle meşgul ve hata ettiklerinin kabulüyle yüzleşmelerini ve bir davranış yaparken olabildiğince dikkatli olmalarını istiyor. İnsan nisyanla maluldür deriz. İnsan, unutkandır. Bazen rabbini unutur, nefsine yenik düşer. Büyük günahlara batabilir. Tüm bunlara rağmen bilmelidir ki af kapısı ona her daim açıktır. Yeter ki yaptığı eylemin kötülüğünü farketsin ve samimi bir tevbe ila Allah’a yakarsız. Tebük seferinden geri kalan üç sahabenin tevbesi gibi eğer ki iman edenler samimi bir şekilde tevbe ederse Allah kullarını bağışlayacaktır.
Bu ayetten başkaca bir anlam çıkarmak da mümkün. Eğer ki Allah bağışlamayı vaadetmişse ve insanlar da bağışlanmak için rablerine el açmışlarsa birbirlerinin arasındaki kırgınlığı ve kızgınlığı da bağışlayabilecek bir erdeme sahip olmaları gerekir. Elbette müminler birbirlerine karşı hata edebilirler bu hatalarını farkedip bir özürle gelinirse affedilmesi en uygun olacaktır.
Bu öylesine bir iman edişdir ki bu imanla etrafını aydınlatırlar. Gören herkes bu aydınlığı farkeder. Bu aydınlık sözlerine yansır, amellerine yansır, duruşlarına yansır. Karşısında bu aydınlığa maruz kalmış kişi ya bu aydınlığa teslim olur ya da bu aydınlıktan şiddetle rahatsızlık duyarak karşısında olur. Allah’tan bağışlanma dileyerek nurumuzu tamamla isteği iman etmiş kimselerin Rabbin razı olduğu kullardan olarak cenneti arzulama isteğidir.
Modern insan vahiyle muhatap olmayı evrensel ilkelere aykırı bulduğundan bu yana ve kendisini ilahlık mertebesine çıkardığından bu yana af dilemeyi zul saymıştır. İman iddiasında bulunan kimselere de bu modernlik hastalığı bir şekilde bulaşmış durumdadır. Eğer ki bu kirlenmişliği bir an önce farkedip tevbe etmezsek kuşkusuz yoldan çıkmakla karşı karşıya geleceğiz. Onun içindir ki bir an önce modernlik hastalığından bizi kurtarması için ve vahyin yolunu hayatımızın biricik gayesi edinmemizi bize hikmetle kazandırması için af dileyerek dua edelim. Belki bu yakarışlarımız bizi rahman olan Allah’ın merhametine mazhar kılar da bağışlananlardan oluruz.












Allah Razı olsun hatırlatmanız için.