Bedensel, ruhsal, sosyal yönden çok sayıda zararı mevcuttur. Radyasyon yaydığı için tümör oluşumunu kolaylaştırır. Bebeklerde konuşma geriliğine neden olur. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olasılığını arttırır. Gerçek ile sanal olanı ayırt etmeyi zorlaştırır. Unutkanlığı ve odaklanamamayı arttırır. Davranış bozukluğuna neden olur…
Ruhsal ve sosyal problemlere neden olur. Kas ve iskelet sisteminde kalıcı gelişim bozukluğuna neden olur. Uyku kalitesini düşürür. Obeziteye neden olur. Gözleri bozar ve baş ağrısını tetikler. Üreme sistemini olumsuz yönde etkiler…
Bunlardan her biri altında onlarca olumsuzluk barındıran bir başlık sadece, varın altını siz doldurun…
Neden mi bahsediyoruz? Yaşını doldurmamış çocuklarımızın bile eline vermekte hiç sakınca görmediğimiz, her ağlayıp huysuzlandığında çıngırak yerine eline tutuşturduğumuz telefondan tabi ki!
Bundan çok değil yirmi yıl öncesine kadar teknoloji bu kadar hayatlarımızı işgal etmemişti. Parkta oynayan, gerçek hayat içerisinde var olan, konuşmaktan, hayal kurmaktan, kitap okumaktan zevk alan, neşe dolu çocuklar vardı. Günümüzde ise birileri tarafından Z kuşağı diye adlandırılan, tabiri caizse zombi gibi yetiştirilmeye uğraşılan bir nesil söz konusu.
Farkında mısınız? Sanki kumanda ile hareket eden mekanik robotlara döndük. Kumandası kendi eline tutuşturulmuş zavallı robotlar… O kadar trajik bir durum ki yolda yürürken bile başını telefondan kaldıramadan, sürekli bir yerlere çarparak ilerleyecek kadar bağımlı olan, trafikte kullanıp ölüme kadar gidenler var.
Bütün zararlarına rağmen gece yatağa girince elden en son bırakılan, sabaha kadar birkaç defa kontrol edilme gereği duyulan, sabah uyanınca daha gözümüz açılmadan el yordamıyla aranıp bulunan yine telefon oluyor.
Bir bıçak düşünün. Aşçının elinde yemek yapmak için muhteşem bir alettir. Cerrahın elinde tedavi eden, iyileştirici bir alettir, katilin elinde ise bir silahtır. Amacına uygun kullanılırsa ne kadar faydalı bir alet, ancak yanlış emeller için kullanılırsa ne kadar da tehlikeli… Telefon da tıpkı bunun gibi. Ama doğru kullanıldığı takdirde faydası bıçaktan çok olduğu gibi yanlış kullanılırsa zararı da bıçaktan çoktur.
Yukarıda bahsettiğimiz zararların hemen hepsi fizyolojik ve patolojik durumlardır. Oysa işin çok daha önemli bir boyutu var ki o da iman, ahlak ve edep meselesidir.
Yetişkinler için zararları elbette çok fazladır. Bugün aile kurumlarının darmadağın halinde telefonlar başrol aktörüdür desek abartmış olmayız.
Ama bilmeliyiz ki aileleri yıkıp harabeye çeviren telefon, o ailelerin çocuklarından çok daha fazlasını almak istiyor. Edep, haya, iman, ahlak… Güzellik adına ne varsa bir mıknatıs gibi çekip alıyor adeta.
Çocuklarımız bizim gibi değiller. Onlar bu teknoloji çağının içinde doğdu ve teknolojiye bakış açıları da bizden çok daha farklı.
Evvela biz yetişkinler, ebeveynler bu konuda bilinçli, hassas ve duyarlı olmak zorundayız ki evlatlarımıza da bu konuda bir farkındalık kazandırabilelim.
Aksi takdirde telefonla telef olan bir nesil olmaktan kurtulmamıza ne yazık ki imkan yoktur.
Doğru Haber / Enes Durmaz