Tapınma duygusuyla yaşayanlar hiçbir zaman gerçeklerle yüzleşmezler. Onların bütün derdi, putlarına zarar gelecek hiçbir şeyi kabullenmemeleridir. Bahaneler üretirler ve onlarla avunurlar.
Filistin olayı özellikle tapınçlı Müslümanlar için iyi bir gösterge. Orada kendi aynalarında kendilerini dahi görmekten uzak dururlar. Hiçbir acı yüreklerini yakmaz. Yeter ki putlarına bir halel gelmesin. O, orada duruversin.
Dünya insanlığı isyan içinde, önemli bir ayaklanma var. Ne yazık ki kulakları sağır, gözleri kör, duyarlığı yitmiş olan Müslümanlar salt kendi putlarının, saltanatlarının büyüsü bozulmasın. Yemen’deki Hussiler büyük bir direniş örneği gösteriyorlar. Siyonizm ve onların destekçilerine büyük zarar veriyorlar. Ürkütüyorlar.
İrlanda halkı ve yönetimi kadar olunamıyor. Çünkü onlar de bir zulmün altındadırlar. Zulüm görenler hayatın ne demek olduğunu bilirler. Tavırları da ona göre oluşur.
Güney Amerika’nın kimi ülkelerinin gösterdiği tutumun yarısı kadar bile bir tavır ve tutum içinde olamıyorlar.
Emperyalizm ile kol kola olmak, rol yapmak, gereğinde höykürmek onların gelen özelliği. Korkaklar da ormanın yalnızlığında, sessizliğinde iyi bağırırlar.
Ayak bağları olanların eylemleri bağlarına göredir. Kendilerini asla aşamazlar.
Bugün için büyük oranda Müslüman toplulukları, sadece birer devletçiktirler. İradeleri yoktur. Kendi aralarında birlik oluşturma güç ve iradeleri yoktur. Korkuları başlarına gelebileceklerden çekinmeleridir. Onların gelecek kaygıları öte dünyaya dönük değildir, yaşayacak hayatlarının ve saltanatlarının kesintiye uğramamasıdır.
Müslümanların giderek sekülerleşmesi, giderek modernleşmesi, giderek kendi inanç ve düşüncelerinin yozlaşmasıyla, sadece isimlerinden ibaret birer Müslüman’dırlar. En katı görünen güya şeriat ile yönetiliyor gibi görünenlerin içinde bulundukları durum ortada. Hâl böyle olunca Müslümanları İslâm ve Müslümanlıkla yargılayanlar onların içinde bulundukları durumu görmek istemezler. Onların da kendileri gibi olmadıklarının derdindedirler.
Müslümanlar artık kendilerini temsil etmiyorlar. Müslümanlar artık saf Müslüman değildirler.
Önce kendimize bakmalıyız. Biz ne kadar İslâm’ı temsil durumundayız. Gerçekte temsil ediyor muyuz? Yaşanan hayatlar, zulümler, baskılar, aşağılamalar, kibirler, saltanatlarla kimi ve neyi temsil ediyorlar?
Filistin yeryüzünün bir deneyidir insanlık için. Özellikle de Müslümanlar için. Kendilerini bütün ırklardan ve dinlerden kültürlerden üstün gören o kibirli Müslümanlar için. O bir avuç insan dünya insanlığına özgürlüğün ne demek olduğunu gösteriyor. O bir avuç insan yaşayan Müslümanların en saf hâlidir. O bir avuç Müslüman Siyonizm’e, emperyalizme, sömürgeciliğe direnen en soylu bir topluluktur. Filistinli bir avuç yiğit insanlar bütün o saltanat sahiplerinin, gururlarını, kibirlerini, görüntülerini yerle bir ediyor.
Acı çekenler acılarla yoğruludurlar ve onun acılarıyla kıvranıyorlar. Dertleniyorlar, öfkeleniyorlar. Güçleri yettiğince kendileri olmaya bakıyorlar.
Bugünün Müslümanları vahşi kapitalizmin temsilcileridirler, onların oyunlarını oynuyorlar. Müslüman görünmekle birlikte vahşi kapitalizmin en önemli aracı olan faizden asla vazgeçmiyorlar.
Görkemli hac ve umre ibadetlerinden geri kalmazlar. Görünürde namazlarını kılarlar, görünürde giyimlerinde uyumludurlar. Ancak onlar için asla cihat etme bilinç ve ruhu yoktur.
Yönetenler ve yönetilenler birbirine benzeyince bu sorunların aşılması oldukça güçleşir. Çünkü yönetilenler yönetenlerin ruhuyla olunca bu iş daha çok güçleşir. Onlar için asla eleştiri olmaz kritik yapılmaz. Vicdanları da kendilerine göre olur. Vicdan da, bakış da, anlayış da putlarına göredir.
Ali Haydar Haksal / Milli Gazete