On gün önce bağımsızlık ilan edişinin 67. yıl dönümü kutlamaları yapılan Sudan’daki hükümet ile bir anlaşmaya imza atan siyasi gruplar ile Sudanlılar arasındaki fikir ayrılıkları daha da derinleşti. 30 yıllık Ömer el-Beşir döneminin sona erişinin üzerinden beş yıl geçtiği Sudan’da ordu kuvvetleri ve dört siyasi grup arasında varılan mutabakatın içeriği halkın taleplerinin neredeyse tümünü göz ardı etti.
Sudan halkının çoğunun da yeni Başbakanlık koltuğunu ele geçirmek için mücadele eden partilerin siyasi manevralarından pek endişe duyduğu ve hatta bu hamlelerin ne anlama geldiğini anladığı söylenemez. Geçtiğimiz aralık ayında taraflar arasında imza edilen anlaşma ile ülkedeki siyasi tıkanma aşılmış ve yeni bir başbakan seçilmesi hususunda mutabık kalınmıştı. Bu anlaşmaya göre göreve gelecek yeni başbakan ülkenin idari kontrolüne sahip olacak ve Sudan ordusu devlet yönetiminde doğrudan söz sahibi olmayacaktı. Anlaşma, adalet ve geçiş dönemi adaleti, güvenlik ve ordu ile alakalı reformlar, barış anlaşmasının yeninden gözden geçirilmesi ve eski Başkan Ömer el-Beşir’in rejiminin izlerinin silinmesi ile doğu Sudan’daki sorunların çözülmesi olmak üzere beş ana mesele üzerine inşa edildi.
Fakat benim bizzat konuştuğum kaynaklar halihazırdaki Devlet Başkanı Korgeneral Burhan’ın yeni başbakanın generallerin taleplerine sıcak bakmayacak birisi olmasına izin vermeyeceğini ifade etmektedir. Burhan’ın geçtiğimiz günlerde eski Milli Meclis iktidar partisini yerden yere vurduğu açıklamaların ardından parti üyelerinin harekete geçerek başta başkentin hemen dışındaki bölgeler olmak üzere ülkenin birçok noktasında kontrol sağlamaya başladığına dair raporlar gelmeye başladı. Buna ilaveten, bazı kaynaklardan alınan bilgilere göre aralarında İngiltere’nin de bulunduğu dış güçler de ülkede gücü ele geçirmeye yönelik beklenen hamle öncesi taraflarla gayriresmi görüşmeler yapmaya başladı. İslami hareketin önde gelen isimlerine, iktidar mücadelesinin tehlike arz etmesi halinde dış ülkelerde sığınma hakkı teklif edildiği söylentileri de mevcuttur.
Hükümet lideri atanması hususunda son yıllarda artık herkesin aşina olduğu anlaşmazlıkların yeniden bir krize sebep olup olmayacağını bekleyip hep birlikte göreceğiz. Özellikle halihazırdaki Maliye Bakanı Cibril İbrahim’in görevden alınması ile alakalı planların hayata geçirilmesi yakından izlenmesi gereken bir başlık olarak öne çıkmaktadır. Adalet ve Eşitlik Partisi lideri olan İbrahim, 2020’deki Juba Barış Anlaşması çerçevesinde devlet yönetimine yeniden dahil olmuştu. İbrahim’in koltuğunu devretmemekte ısrar etmesi barış anlaşmasının açık bir ihlali olarak yorumlanacaktır.
İbrahim’in görev yaptığı süre zarfında gösterdiği performans hususundaki görüşler birbirinden çok farklıdır. Medya kuruluşu Dabanga’da yazan Hafız İsmail’e göre kendisi derhal görevden alınmalı ve yeni hükümet tarafından İbrahim’in “hiçbir hizmet yapmadan vergi ve harç toplamaktan ibaret” olan mali politikaları yeniden masaya yatırılmalıdır. İsmail’e göre “İbrahim hükümet boşluğundan ve yasama kurumunun zayıflığından istifade ederek temel hizmet harçları ve vergilere devasa zamlar yaptı”. En son geçtiğimiz pazartesi günü bir dizi devlet harcına zam yapıldığı ilan edilmişti.
Finans uzmanı gazeteci Mekki el-Mograbi ise Sudan’daki yerel kurun istikrara kavuşturulması hususunda “fevkalade” bir performans sergileyen İbrahim’e müspet bakmaktadır. Mograbi bu konu hakkında şunları söyledi: “Devlet harçları ve vergilere yapılan zamlar ülke ekonomisinin en büyük ihtiyacı olan yeni gelir akışı yarattı. Vatandaşlar temel tüketim maddelerine erişmek ile pasaport yenilemek benzeri keyfi hizmetler arasında bir seçim yapmak zorundaydı.”
Protestolar sürecek
Yeni bir başbakan belirlenmesi meselesi, Sudan’ın Ukrayna savaşı hususunda Batı dünyasına verdiği tam desteği sağlama almak isteyen ABD için de büyük bir çıkardır. Durumu yakından takip eden kaynaklara göre ABD Başkanı Biden, Sudan’ı kendi saflarında tutma konusunda oldukça ciddi fakat Hartum’un Suudi Arabistan, Çin ve Rusya ile sahip olduğu ilişkiler kendisini endişelendirmektedir. ABD ve diğerlerinin girişimi ile imzalanan anlaşmadan sonra Çin Devlet Başkanı Suudi Arabistan Kralı Selman ile bir görüşme yaptıktan sonra Burhan da Riyad’a bir ziyaret gerçekleştirmişti.
Washington yönetimi her ne kadar Sudan’ı kendi tarafında tutmak istese de bunu en az maliyetle yapmak isteyecektir. Uzmanlara göre Sudan’ın içinde bulunduğu zayıf siyasi vaziyet nedeniyle Washington yönetimi Burhan ve Sudan ordusuna devletin kontrolünü ellerinde tutmaları için daha fazla neden vermek istememektedir.
Sudan sokaklarında ise sivil toplum kuruluşlarının insan hakları örgütlerinin desteğini görmeye devam edeceğine dair umutlar hala canlılığını korumaktadır. Bir televizyon yorumcusu ise bu durumun “kara para” iğnesine benzediğini söyleyerek gayriresmi ve kaynağı belirsiz ödeneklerin protesto gösterileri tertip etmek için kullanıldığını ima etti. Muhalefete devam edilmesi için para gereklidir fakat bundan daha önemlisi insanların yılmadan bir yıpratma savaşı vermeyi göze almış olmasıdır. Eski Başbakan Abdullah Hamduk’un 25 Ekim tarihinde koltuğundan ayrılmasının bu yana gösterilerine devam eden protesto grupları, ülkedeki siyasi krizi “yetersiz (eksik)” anlaşmalar ile sonlandırma girişimlerini halkın taleplerine ihanet edilmesi olarak görmektedir.
Protestocuların en büyük taleplerinden birisi Ömer el-Beşir’in iktidardan indirilmesinden önce ve sonra öldürülen insanlar için adalet sağlanmasıdır. Protestocular ve kurbanların aileleri, 3 Haziran 2019 tarihinde ordu karargahının hemen dışında 150 vatandaşın katledildiği olay ile alakalı hala adalet sağlanmadığını, kendilerine sürekli sözler verilmesine rağmen mevzubahis trajedi ile alakalı doğru düzgün bir soruşturma dahi yapılmadığını vurgulamaktadır. Aslına bakılacak olursa protestocular hala ordunun ülke yönetiminden tamamen el çekmesine yönelik ana taleplerine cevaben kendilerine verilen vaatleri kabul etmemeye devam etmektedir.
Paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (Rapid Support Forces) lideri ve Burhan’ın adamı olan Muhammed Hamdan Dagalo’nun ülkedeki geçiş sürecini muhafaza edeceklerine dair verdiği sözler Sudan halkı tarafından hiç hoş karşılanmadı. Hatta kendisinin “Sudan tarihi boyunca devletin halka yönelik uyguladığı şiddet ve yaptığı hatalar nedeniyle” özür dilemesine dahi kimse kıymet vermedi. Görünen o ki Sudanlı halk ya iki yıldır görevde olan geçiş süreci ya da insanların genel fikrinden birisi değişene kadar protesto gösterileri düzenleme hususunda kararlıdır.
Khalil Yusuf Charles/Mepa News