بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
تَمُدَّنَّ عَيْنَيْكَ اِلٰى مَا مَتَّعْنَا بِه۪ٓ اَزْوَاجاً مِنْهُمْ وَلَا تَحْزَنْ عَلَيْهِمْ وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِلْمُؤْمِن۪ينَ
“Sakın onlardan bazı sınıflara verdiğimiz dünya malına göz dikme, onlardan dolayı üzülme ve müminlere alçak gönüllü ol.” (Hicr:88)
“Sakın Dünya Malına Göz Dikme”
Kur’an’ın belki de en çok hatırlatmada bulunduğu konulardan biri hiç şüphesiz insanın dünya malına (metaına) bakışıyla alakalıdır. Ayetin metninde “meta” olarak geçen dünya malını tüm dünyevi nimetleri içerisine alacak şekilde genişletebilir adına da günümüz tabiriyle dünyevileşme diyebiliriz. Bu konuda Kur’an’da oldukça çok sayıda ayet mevcut ama ilkesel olarak konuyu çok dallandırıp budaklandırma taraftarı değiliz. Meselemiz ayetin mesajını kısa ve öz olarak doğru anlamaktan ibaret.
Ayeti kerimenin daha iyi anlaşılması için sorulması gereken ilk soru? Allah Rasülü varlıklı olan kişilerin/müşriklerin mallarına göz dikmiş mi? Veya neden Rabbimiz elçisine böyle bir uyarı yapma gereği duymuştur?
Farklı sure ve ayetlerden de yardım alacak olursak Rabbimizin ne demek istediği çok net: “Onların malları ve çocukları seni imrendirmesin…” (Tevbe55). Yine Tevbe 85. ayette Allah kâfir olanlara mal verilmesinin sebebini olarak açıklamaktadır: “Onların malları ve çocukları seni imrendirmesin. Çünkü Allah, bunlarla ancak dünyada onların azaplarını çoğaltmayı ve onların kâfir olarak canlarının güçlükle çıkmasını istiyor.” Aslında kâfirlere mal verilmesinin sebebi onların azgınlık ve inkârlarında daha da derinleşip kendi mahvoluşlarını elleriyle hazırlamalarıdır. Hatta Zuhruf 33. ayette onların daha da azması için “…evlerinin tavanlarını ve çıkacakları merdivenleri gümüşten yapardık.” buyurması onların hak ettikleri akıbetin kendi elleriyle satın aldıklarının bir göstergesidir.
Yukarıya aldığımız ve konumuz olan ayeti kerimeleri Kur’an bütünlüğünde yorumlamak zorundayız. Elbette ki vahyin ilk muhatabı Allah’ın son elçisi olan Hz. Muhammed’dir (s.a.v) bu zaten çok açık ve net. Ama asıl mesajı üzerine alması gereken kitle kesinlikle müminler yani biz. Kâfirlerin mal yığmaları, mala olan düşkünlükleri ifşa edilirken bize gelen uyarıda ise sakın onlara benzemeyin denmektir. Yine Kasas 79. Ayette Karun’un ihtişamını görenler, ona imrendi ve benzerinin de kendilerine verilmesini istediler. Akabinde Karun’un serveti yerin dibine geçince hayıflanmaya başladılar. Sonuç olarak Kur’an’ı bütüncül olarak okuduğumuzda muhatabın müminler olduğu anlaşılmaktadır. Tabiri caizse ayetin mesajını kızım sana söylüyorum gelinim sen anla kabilinden okumalıyız. İnsanın genel anlamda mala düşkün oluşu, çocuklarıyla övünmesi veya malının kendisini ebedi kılacağını zannetmesi gibi insan tiplemeleri Tekasür ve Hümeze surelerinde örnek olarak verilmiştir. “Gerçekten (insan) mala da pek düşkündür.” (Adiyat:8)
Bugünkü konumuz olan Hicr 88. ayetinin vermek istediği mesaj şimdi daha iyi anlaşıldı kanaatindeyiz, çünkü insanın tabiatı gereği dünya hayatı ve dünya malı ona çekici kılınmıştı: “Nefsanî arzulara, (özellikle) kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, sağmal hayvanlara ve ekinlere karşı düşkünlük insanlara çekici kılındı. Bunlar, dünya hayatının geçici menfaatleridir. Hâlbuki varılacak güzel yer, Allah’ın katındadır. (Ali İmran14). Özelliklede kâfirlerin mallarına göz dikilmemesi ve onlara imrenilmemesi müminleri korunma amaçlı ilahi bir uyarıdır. Bu şu anlama gelmez, ‘dünyadan tamamen yüz çevir ve onu küfret. Hayır, Rabbimizin bizden istediği varlıklı insanların yerinde olmayı istemeyin Allah’ın size verdikleriyle yetinin çünkü sizin için hayırlı olan budur. Mutlak doğru sadece Allah’a aittir.