Sık sık karşılaşılan soru/sorunlardan biri, “Takıntı”. Yazılarım takıntı üzerine iki yazı dizisinden oluşacak.
– Bir yeri mi arıyorsunuz? Niye meydanın etrafında sürekli dönüyorsunuz?
– Uyy, sol sinyal takili kaldi daaaaaa…
Bu bardağı birkaç dakikalığına tutsaydım ne olurdu?”
‘Hiçbir şey’… diye yanıtladı öğrenciler.
Tamam, peki 1 saat boyunca tutsaydım ne olurdu?’ diye sordu profesör bu kez…
Kolunuz ağrımaya başlardı efendim’ diye öğrencilerden biri yanıtladı.
“Haklısın, peki şimdi ben 1 gün boyunca tutsam ne olurdu?”
“Kolunuz iyice ağrır, kas spazmı vs gibi sorunlar yaşardınız ve hastaneye gitmek zorunda kalırdınız!”
… Tüm öğrenciler çeşitli yorumlar yaptı ve gülüştüler.
“Çok iyi.
Peki, tüm bu sorunlar olurken bardağın ağırlığında bir değişme olur muydu?” diye sordu profesör.
‘Hayır‘… Diye yanıtladı herkes.
“Peki, o zaman kolun ağrımasına ve kas spazmına neden olan neydi?”
Öğrenciler bulmaca çözermişçesine düşünmeye başladılar.
“Acıdan ve ağrıdan kurtulmak için ne yapmam gerekir bu durumda?”diye tekrar profesör sorar
“Bardağı bırakın düşsün!” diye öğrencilerden biri yanıtlar.
“Kesinlikle!” dedi, profesör.
Hayatın problemleri de böyle bir şeydir.
Onları kafanda birkaç dakika tutarsın. Bir sorun yokmuş gibi görünür.
Uzun bir süre düşünürsün, başınız ağrımaya başlar.
Daha uzun düşünün… Artık seni bitirmeye ve hiçbir şey yapamamana neden olur.
Hayatınızdaki mücadeleleri ve problemleri düşünmek önemlidir,
Fakat daha önemlisi onları her günün sonunda, uyumadan önce yere bırakmaktır (bardak gibi).
Bu şekilde strese girmez ve her gün taze bir beyin ile uyanır ve her konuyla ve yolunuza çıkan her mücadele ile başa çıkabilecek güçte olursunuz!
“Bardağı yere bırakın bugün!”