Bu yazının başlığı Sayın İsmet Özel’den esinlenme.
Kitabının ismi:
“Neredeyizm”
x
Nereye GidiyorİZM.
Ümitsizlik yok, bir çıkış yolu da her zaman var.
Durum ve gidişât tespiti yapacaksın ki, “Zararın neresinden dönsen kâr.” diyerek gereğini yapabilesin.
X
Nereye GidiyorİZM?
Devlet’in İstatistik Kurumu, TÜİK’in açıkladığı rakamlar, “Gidişât hiç de iyi değil ve hiç de iyi yere değil!” dedirtmiyor mu size?
Birçok yazımızda rakamlara yer verdik.
Bu yazıda “Hülâsa” diyelim.
Hülâsa, hızla yaşlanıyoruz!..
Çok büyük bir hızla.
TÜİK, “Doğurganlık durdu.” diyor aşağı yukarı.
Durdu!
Eski ve yeni aile bakanları da, “yaşlanmanın” ulaştığı korkunç boyutları ortaya koyan bazı ifadeler kullandı malûm.
Hatta bir önceki Aile Bakanı, “Yaşlanmanın en hızlı olduğu Kara Avrupası’ndan bile 4-5 kat hızla yaşlanıyoruz. Geri döndürülebilir ölçeği geçtik!” diyerek ortaya koymuştu durumun vahametini!
Nüfus hızla, feci bir hızla yaşlanınca ne olur?
Neler olmaz ki?
Ülke savunmasından sağlık sistemine kadar her şey sıkıntıya girer!
Bu konuyu önemseyen gazete, televizyon sayısı çok az; yok denecek kadar az.
Gazetecilerin çoğu da, iktidar, muhalefet, sermaye, şu, bu, bir yerlere yaslanmış, işi idare ediyor.
Üniversiteler derseniz…
Oralar da, -istisnalar müstesna- memleket nüfusunun onda birine tekabül eden devasa üniversite gençliğini oyalıyor mı ne yapıyor?
Çoğu üniversitede rektörcülük, dekancılık, akademisyencilik oynanıyor!..
Üniversite camiamızdaki milyonların, Gazze’deki Siyonist Soykırım’a şöyle hep birlikte tepki göstermesini, dünyanın her yanından duyulabilecek kadar ses yükseltmesini, “Amerika’dakiler” kadar olmasını beklemiyorum, hayır, o kadar hayalci değilim!
Hiç olmazsa, “Nüfusun hızla yaşlanmasının sebepleri, bu durumun tehlikeleri, alınması gereken tedbirler” noktasında bir şeyler diyemezler mi?
Bunu da mı yapamazlar!..
Nüfus korkunç hızla yaşlanıyor.
Gençler evlenmek istemiyor ya da istedikleri halde evlenemiyor.
Evlenenler “çocuk yapmak” istemiyor..
Hadi, “Anne-Baba” unvanına kavuşmak, “Niçin olmuyormuş?” diye sordurtmamak için bir, taş çatlasa iki!..
Hani, bu ülkede “sığınmacıların” yüksek orandaki doğurganlıkları da olmasa, iyice endişe eder hale geleceğiz durumdan!
Bizler…
Yok!..
Bebek külfet geliyor, ne felâket!..
Efendim, geçim sıkıntısı var.
Mamasıydı, beziydi kolay mı?
Kreşiydi, okuluydu, kolay mı?
Yok, öyle de değil.
Liberallerin, muhafazakârların maddi durumları çok iyi olanları da “çocuk” işine sıcak bakmıyor!..
Durum birçok bakımdan sıkıntılı.
Korkularımla yaşıyorum.
Mesela…
Yaşlı Avrupa’nın gelişkin memleketleri, bizim “oranı düşük” iyi yetişmiş gençlerimize kanca atıp duruyor.
Onlara “yüksek nitelikte” elemanlar lâzım.
Mühendislerimizin çok iyi yetişmişlerini kapıp duruyorlarmış mesela, iyi paralara.
Dert üstüne, dert.
İnsanların yalnız yaşamaya yönelmeleri de bir büyük dert.
TÜİK, 5 milyon 200 bin vatan evladının yalnız yaşadıklarını açıkladı, korkunç rakam.
Sayının hızla artması da korkunç.
İnsan, sosyal bir varlık.
Duvarlar üstüne üstüne gelir; Müge Anlı’ları, Esra Erol’ları seyrederek çare ararsın yalnızlığına!..
Niçin yalnız yaşar insan?
Birlikte yaşayabileceği kimse olmadığı için…
Kimse onunla birlikte yaşamak istemediği için..
O kimseyle birlikte yaşamak istemediği için…
Her hareketi birilerine battığı için…
Birilerinin her hareketi kendisine battığı için…
Yalnızlık çok zor, bir kalp krizi gelse imdada yetişecek birisi lâzım.
Dert paylaşacak birisi lâzım.
Öyle, evde tek başına!..
Bunalım.
Bin türlü şeytan musallat!..
Vesvese, hep vesvese.
Hep dert, hep dert.
Boşanma sayıları hızla artıyor ya, bakmayın resmi rakamlara, durum görünenden daha da vahim.
Zira, birçok boşanma davası devam ediyor.
Çekişmeli boşanma davaları yıllarca sürüyor.
Fiilen boşanmış olan çiftler kağıt üzerinde evli görünüyor!..
Durum çok daha vahim yani.
Ve çocuklar tabii…
Resmen ya da fiilen boşanmış ailelerin çocukları ne haldedir, bilir misiniz?
Bunalım!..
Ben yaşadım!..
x
“Evlen” diyorsun, birine.
“Ya, huysuz çıkarsa?” diyor!
“Ya param için evleniyorsa?”
“Ya, üç ay sonra ayrılırsak da, ömür boyu nafaka ödemeye mahkûm olursam!”
“Bekârlık sultanlık!”
X
Hızla yaşlanma var.
Hızla boşanma var.
Hızla yalnızlaşma var.
Hem de korkunç hızlarla.
Bu konularda alınan işe yarar tedbirler?
Var mı?
Yok!..
Olsaydı bilirdik, bilirdiniz.
Olsaydı, sorduğumuzda “Var!” derlerdi…
Olsaydı…
“Bu iş geri döndürülebilir noktayı geçti” demezlerdi.
Olsaydı…
Ben, “Nereye GidiyorİZM” başlıklı bir yazı kaleme alacak noktaya gelmezdim.
Milat / Serdar Arseven