Ortak Koşanlar ve Ortak koşulanların Birbirini Suçlama Sahnesi
Dünya hayatında iken birbirinden faydalanan, şirkin üstadları ve müritlerinin genel özelliği olan bu davranışların hesap gününde de devam ettiğine tanık olmaktayız. Dünya hayatında iken biri diğerini suçlama yerine, çıkar ilişkisi etrafında birleşen bu gruplar, son saat zuhur edip de hesaba çekilmeye başlayınca hakikat penceresinden bakmaya başlıyorlar. Pişmanlık belirtileri, birbirine söz atma, dünyada iken demek istemedikleri “Rabbimiz” ifadesini çaresiz bir şekilde kullanmaları ortakların durumunu ele veriyor. Oysa daha önce uyarılmışlardı ve kendilerine gönderilen elçiye tabi olmaları istenmişti. Dikkat edersek Rablerini bırakıp taptıkları kişilerle kendileri arasında bir fark yok ikisi de aynı konumda. Yani aldatan ve aldananın akıbeti aynı. Dün gözünde büyüttüğü, haramına haram, helaline helal dediği ortakları bugün gözlerinde küçülmüş, değersizleşmiş ve suçlu ilan edilmiştir. Dünya hayatında bir uyarıcının kendilerini uyardığı halde Allah’ın elçilerini taşlamakla, ölümle, sürgünle tehdit eden müşriklerin, yolun sonunu gördüklerinde en yakın dostlarını dahi nasıl ele verdiklerine şahit olmaktayız. Kıyamet sahnelerini canlı bir şekilde tasvir eden Rabbimiz, Kur’an’ın o eşsiz belagati ile müşrik insanın genel özelliğini bize ibret olması için sahnelemektedir. Ortaya konan sahne gerçekten çok canlı, karşılıklı suçlamalar, pişmanlıklar, kendilerine mühlet verilirse salih amel işleyeceklerine dair söz vermeler, aldatıldık feryatları, ne yazık ki hiç birinin faydası yok. Dünya hayatında büyüklük taslayan insanlar, iman edenleri alaya alan o müşrik kâfirler, bugün küçülmüş kendilerine güvendikleri dostları da ortalıktan kaybolmuştur. Kendilerine iletilen mesaja sırt dönüp görmezden, duymazdan geldikleri Rableri tarafından bugün azarlanmışlardır. Bugün Allah’ın huzurunda tartışma günü değil bu gün hesap günüdür.
Müşriklerin düştüğü duruma düşmemizi istemeyen Rabbimiz, ahirette olacak olan hesap gününü ezeli ve ebedi ilmi ile bize canlı olarak anlatmaktadır. Almamız gereken mesaj, Kur’an’ı terk ederek şeytana uyup reislerimizi, üstadlarımızı, ağabeylerimizi, şeyhlerimizi, hocalarımızı, mezheplerimizi, meşreplerimizi, yanılmaz addedip mutlak doğrular gibi kabullenmektir. Mutlak doğru sadece Allah’a ait olduğu bilinciyle hareket edip insanların her zaman hata yapabileceğini göz ardı etmeyelim. Burada kastımız yanlış anlaşılmamalı. İslam’ın öncü şahsiyetlerini yok sayalım, onları görmezden gelelim değil, tam tersine onlar Allah’a verdikleri söze sadık kaldıkları müddetçe onlardan yararlanmak, onların öncülüğünde bir şeyler yapmak İslam ümmetinin dağınıklığını giderip birlikteliğini sağlayacaktır. Bizim kastımız Kur’an’ı doğru anlayan öncü şahsiyetlere yanlış yaparlarsa “vallahi sizi kılıçlarımızla düzeltiriz” diyebilen bir nesil yetişmesini sağlamak olmalıdır. Onlar Allah’ın yasalarına uyduğu müddetçe itaat etmek müminlerin üzerine bir borçtur. Ağzımızla bir çırpıda tek Allah’a inandığımızı söylemek kolay olmakla beraber hayatın içerisinde işlediğimiz amellerimiz ve tercihlerimiz tevhid inancımızı da belirleyecektir. Dikkat ettiğimizde tüm müşriklerin Allah inancı var, Allah’a inanmasa zaten Kur’an ona müşrik demez. Yani Allah’a yakınlaştırdığına inandıkları bir ortakları var. İşte Kur’an bunu reddediyor. Bir göğüste iki kalp yaratılmadığına göre kalpler sadece Allah için atmalı diyor.
Tevhid asla ortak kabul etmez, bunun için Kur’an’ı hayat kitabı olarak doğru anlamamız gerekiyor ki, şirkin sinsi oyunlarını yakından tanıyıp onun sağdan yaklaşmasına fırsat vermeyelim. Az bir geçimlikten ibaret olan dünya hayatı bizi aldatmasın. Kur’an’ın en çok üzerinde durduğu konulardan ikisi hiç şüphesiz kıyamet sahneleri ve inkarcıların akıbetidir. Kur’an’ın çağlar üstü çağrısına kulak verip, dünya hayatındaki edindiğimiz dostlarımızı gözden geçirip ahirette de birbirimizi sahipleneceğimiz şahitlikler ortaya koyalım. Günlük ibadetlerimizi yerine getirirken akıbetimizi ucuz siyasi parti tartışmalarına kurban etmeyelim. Yalnızca hakîm olan Allah’ın hükmüne razı olalım ve onun siyasetini güdelim. Müminler olarak ölmeyi, Rabbimizden temenni edelim. Tercihimizi şeytan ve avanelerinden (müşrikler) yana değil Allah’tan yana yapmamız kurtuluşumuza vesile olacaktır İnşallah.
Değerli yorumunuzdan dolayı Allah razı olsun.selamlar
Rabbim bizleri tüm hesapları artık görüleceği gün bu sahnede zarar edenlerden eylemesin. Bizlere daima basiret ihsan etsin ve merhametin üzerimizden esirgemesin. Allah razı olsun çok güzel bir yorum.