AKP’nin İzmir Belediye Başkan adayı Nihat Zeybekci, geçen günlerde, dikkat çeken açıklamalarda bulunmuştu. Zeybekci, şarap üretiminin desteklenmesi gerektiğini belirterek, “Bu bir üründür, bir sanayidir, bir ticarettir, bu bir ekonomidir. Sonuçta ben dini kimliği, kişiliği olan bir müftü değilim. Diyanet İşleri Başkanı değilim. Orası beni hiç ilgilendirmez” demişti…
Doğrudur. Şarap denildiğinde ayyaşın aklına mayalanmış üzüm suyu gelir. Çarşı-pazar esnaf sohbetlerindeyse, ticari meta…
Siyaset de, bir anlamda ve ağırlıklı önceliği itibariyle geçimlik iş olduğundan, ticari metaya dönüşür…
Eğer şarabı şadırvan gölgesinde şeytan akla getirirse, şüphesiz ki, cevapsız kalacaktır bu sual. Konuşan da dinleyen de “Ya sabır” çekerek otururlar aşağıya. Zira suallerle cevaplar, sohbetlerin havasına ve zeminine uygun olmalıdır…
Zeybekci, şu anda siyasete uygun düşen politikayla meşgul. Politikacının amacı da iktisadiyatla uğraşmak. Bu yolda halkı, yani seçmenlerini işli ve eşli kılmanın yollarını bulacak. Bulamaz ise, yandı gülüm keten helva. Bunun da yolu, tezgâhları faal tutmaktan geçer. Politikacının mesleki bekası, piyasanın hareketi, pazarın canlılığı ve keselerin de dolgunluğu önemli…
Yoksa, devrilip gider….
•
Şimdi siz hizmet ehli bir politikacıya şarabı sorsanız, aklına ilk gelen, mayalanmış üzüm suyu olur. Eğer, pazar ile doğrudan ya da dolaylı ilişkisi var ise, bu yıl için beklenen rekolteden başlar, cevap vermeye…
Zeybekci de bir politikacı olduğundan, ticaretin de kılcal damarlarına kadar inmiş olma ihtimaline binaen, laf şaraptan açılınca, özneyi de, ticari meta tarafından algılamış olmalı ki, bunun bir üretim, bir sanayi ve bir ticari iş olduğunu belirtmiş…
•
İzmirli seçmenler kendisinden “Rakımıza dokunma”diyerek özünde laikçe bir ricada bulunmuşlar. O da, “Siz beni ufacık tefecik gördünüz de Karamürsel sepeti mi sandınız” esprisiyle tersinden özdeş bir başka espri ile cevaplamıştı ki, üzerine de, piyasa cahilleri tarafından epeyi yüklenenler olmuştu..
Evvela bir “Eyvallah” çekerek “İzmirlilerin özgürce içkilerini içebildiklerini biliyorum. Partili arkadaşlarımızın da içkisini içebilen, namazını orucunu eda edebilenlere karşı, bilesiniz ki, hoşgörülüdürler. Herhalde biz kendimizi tanıtamamışız ki, böyle bir ricada bulunuyorlar, demiş ve düşünmüş…
Bilahare Zeybekci, AKP felsefesiyle ve politikacılarıyla bir bütün olup, “Karamürsel sepetine” benzer taraflarının bulunmadığını ortaya koymuş.…
Farzedelim ki, Zeybekci, ticari zihniyetini yahut deneyimli ehliyetini fayrap edip de İzmir’in şarabına bir de markalı üstünlük sağlayabildi…
Başarısından ötürü, İzmir, kaydı hayat AKP’dir, artık…
Zeybekci de, İzmir’in dağlarında orkestralar şefi…
•
Koltuk koltuk ey koltuk. Sen her şeye kadirmişsin, yeni öğrendim…
Yeni Akit / Atilla Özdür