Tembellik ve nefse esir olmak:
Günahlarımızın çoğalmasına rağmen bir türlü tevbeyi hatırlayamıyorsak, uykuya, yemeğe ve tembelliğe aşırı bir düşkünlüğümüz varsa, sürekli mazeret üretip sızlanıyor ve hiçbir işin ucundan tutmuyorsak bütün hayatımızı kuşatabilecek bir tehlikenin içindeyiz demektir.
Çünkü Efendimiz (s.a.s) buyuruyor ki: “Kişinin hatalarının ve günahlarının çok olması, yumuşak huyluluğunun ve güzel ahlakının eksik, doğruluğunun da az olması, gece boyu leş gibi uyuması, gündüz de boş boş oturması, tembel olması, sürekli sızlanması ve şikâyet etmesi, cimri ve aç gözlü olması kişiye dindeki kötülüğü bakımından yeter.” (Camiu’s-Sağir)
Aileyi ihmal etmek:
Ailemizi ve çoluk çocuğumuzu ihmal ediyorsak, onlara gerekli vakti ayırmıyorsak, maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamıyorsak dünyamızı da ahiretimizi de tehlikeye atıyoruz demektir.
Çünkü Efendimiz (s.a.s) buyuruyor ki: “Kişinin bakmakla yükümlü olduğu kimseleri ihmal etmesi, günah olarak kendisine yeter.” (Müslim)
Dedikoducu olmak ve laf taşımak:
Hiçbir sırrı saklayamıyorsak, her duyduğumuzun peşine takılıp onu başkalarına da duyuruyorsak, sosyal medyada her gördüğümüzü paylaşıyorsak, yanında bir şey konuşulamayacak insanlar haline gelmişsek kendimizi, kendi dilimizle tehlikeye atıyoruz demektir.
Çünkü Efendimiz (s.a.s) buyuruyor ki: “Her duyduğunu gidip başka birilerine söylemesi, kişiye günah olarak yeter.” (Ebu Davud)
Nimete nankörlük etmek:
Elimizdeki nimetlerin kıymetini bilmiyorsak, Allah’ın verdiği nimetlere nankörlük yapıyorsak, önümüze konan nimetlere burun kıvırıyorsak büyük bir nankörlük fırtınası bizi tehdit ediyor demektir.
Çünkü Efendimiz (s.a.s) buyuruyor ki: “Kendisine ikram edilen yemeğe burun kıvırması, kişiye kötülük olarak yeter.” (Camiu’s-Sağir)
Tartışmacı ve düşmanca bir karaktere sahip olmak:
Her girdiğimiz ortamdan kavga, tartışma, sürtüşme ve kırgınlıklarla ayrılıyorsak, dostlarımızı bile kendimize düşman ediyorsak, çevremizde kimse kalmadıysa bu kötü ahlakımız bizim için tehlike olarak yeter demektir.
Çünkü Efendimiz (s.a.s) buyuruyor ki: “Devamlı düşmanlık yapan, sürekli sürtüşen ve tartışan bir karakterde olmak kişiye günah olarak yeter.” (Tirmizi)
Gevezelik, cimrilik ve hayâsızlık:
Bir türlü dilimize hâkim olamıyorsak, müstehcen ve küfürlü konuşmaların müptelası olmuşsak, utanma duygumuzu iyice yıpratmışsak, ne zamanımızdan ne de paramızdan fedakârlık yapamıyorsak tehlikeli bir uçurumdan düşmek üzereyiz demektir.
Çünkü Efendimiz (s.a.s) buyuruyor ki: “Geveze, utanmaz ve cimri bir karaktere sahip olmak kişiye kötülük olarak yeter.” “Kişinin kötü davranışlı, dili bozuk ve korkak olması kötülük olarak ona yeter.” (Beyhaki)
Müslüman’ı hor görmek:
İnsanlara malına ve makamına göre değer veriyorsak, garipleri ve kimsesizleri hor görüyorsak, Müslüman kardeşlerimize hakaret edip onları küçük düşürüyorsak kendimizi büyük bir kul hakkı fırtınasının içine atıyoruz demektir.
Çünkü Efendimiz (s.a.s) buyuruyor ki: “Din kardeşini hor ve hakir görmek kişiye kötülük olarak yeter. Müslüman’ın her şeyi, malı, namusu ve kanı da Müslüman’a haramdır.” (Müslim)
Ayıp araştırmak:
Sürekli ayıp araştırıp duruyorsak, başkalarının kusurlarını konuşmaktan ve gizli hallerini araştırmaktan büyük bir zevk duyuyorsak, insanlar elimizden ve dilimizden emin değillerse bize bir ömür günah olarak yetecek işler yapıyoruz demektir.
Çünkü Efendimiz (s.a.s) buyuruyor ki: “Şu üç şey kişiye ayıp olarak yeter. Kendi kusurunu görmeyip başkalarındaki aynı kusuru görmesi. Kendi utanç verici hâlini görmeyip başkalarının aynı durumundan utanç duyması. Oturup kalktığı kimselere sıkıntı vermesi.” (Camiu’s-Sağir)
Milli Gazete / Abdülaziz Kıranşal