بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
وَاِذَا ق۪يلَ لَهُمُ اتَّبِعُوا مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ قَالُوا بَلْ نَـتَّبِـعُ مَٓا اَلْفَيْنَا عَلَيْهِ اٰبَٓاءَنَاۜ اَوَلَوْ كَانَ اٰبَٓاؤُ۬هُمْ لَا يَعْقِلُونَ شَيْـٔاً وَلَا يَهْتَدُونَ
Onlara: “Allah’ın indirdiğine uyun” denilince, ” Hayır atalarımızdan gördüğümüze uyarız” dediler. Ya atalarının aklı bir şeye ermemiş, doğru yolu bulamamışlarsa! (2/170)
Kimi Ata Kabul Ederseniz Dininiz O’dur!
Rasullerin tevhidi davetine karşı yapılan en büyük itirazlardan biri olan ‘atalarımızın yoluna uyarız’ ifadesi, insanın yıkması istenilen en büyük putudur desek yanılmış olmayız. Bu öylesine kök salıyor ki insanın tüm hayatını kuşatıveriyor. Uyulan bu yolu; yapılagelen alışkanlıklar, içerisinde doğduğu hal üzere yaşamak, kalabalığa uymak, konforunu bozmadan yaşamak, sorgu/sualsiz itaat.. olarak da anlayabilir; evliya, insanı kamil, kral, padişah, lider gibi kültleşmiş kişilerin açtığı, kutsallık atfedilen yolları bu kapsamda değerlendirebiliriz.
Uyulmaya layık olanın ancak Allah’ın indirdiği/Kitabı Kerim olduğu açıkça vurgulanırken, muhatabın bu ölçüye göre yolunu sorgulaması istenmektedir. Belli ki tuttuğu yol yol değildir ve akletmeyen atasından ayrışması emredilmektedir.
Burada dikkate değer olanın akletme faaliyetinin salt bir akıl olmadığıdır. Verilerini ‘İndirilen’den alması istenmektedir. Oysa ki atasını seçen pekala akıl yürüterek bu yola uymamış mıydı? Buradan vahiy ile aklın ilişkisini kuramayan bu kafanın her çeşit sapmaya uygunluğu anlaşılmaktadır.
Dün atalarının yolunda ısrar eden insan tipi bugünde yola gelmemek için benzer kulplara sarılmaktan vazgeçmiyor. Şimdilerde atalar ve çağrıları şekil değişikliğiyle tezahür ediyor. Referansı dinli ya da dinsiz, seküler, laik, ideolojik farketmeden ilerliyor.
Yakın tarihimizden örnek verecek olursak, yıkılan imparatorluğun üzerine kurulan cumhuriyetin lider kadrosu eski ataları/gelenekleri yerle bir edip yeni seküler, laik Ata/türk meydana getirdiler. Zorbalık ve baskıyla yeni yollarını dayattılar. Vatan, millet, bayrak gibi kavramları kurtarıcı lider kültüyle harmanlayıp kutsal dokunulmaz/sorgulanmaz kıldılar. Şimdilerde ise bu yolu ölümüne savunan ve bu yolda koşuşturanların olması ve aynı ilke ve inkılapları muhafazakar liderlerin topluma kurtuluş reçetesi olarak sunması manidardır..
Burada atamız İbrahim’i (as) anmadan geçmeyelim. Zira müminliğin yolu onu ata kabul etmekten geçmektedir. Eğer uyulacaksa böyle bir ataya ve onun geleneğine uymamız istenmektedir. Zira onun aklı sadece tevhide eriyordu..