Kadın camiye gitmeli mi, gitmemeli mi?
Bu sorunun kayıtsız şartsız evet ya da hayır şeklinde bir cevabı yoktur. Cevap, soruyu sorana, sorunun amacına, soranın niyetine ve soran kişinin akide koordinatlarına göre değişmektedir.
Belki de kadından önce erkek camiye gitmeli mi, gitmemeli mi sorusu sorulmalıdır.
Aslında kadın ve cami ilişkisine dair bütün söyleyeceklerimiz, müminler olarak A’dan Z’ye her konuda söyleyeceklerimizle doğrudan alakalıdır. Bizim sorularımız, bir İslam toplumu (İslam ümmeti) oluşturmak gibi bir amaç güden bir üslup taşımalıdır. Sorularımızın cevabı da bu tıynette olmalıdır. Böyle olursa sorularımızın bir anlamı, cevaplarımızın da bir değeri olacaktır. Aksi takdirde, hakla batılı karıştırmaktan ve batıla alkış tutmaktan başka bir iş yapmış olmayız.
Ortada bir İslam toplumu yoksa ve bu uğurda canhıraş bir faaliyet de görülmüyorsa, toplumun bugünkü mevcut haliyle kadın camiye gitse ne değişir, gitmese ne eksik kalır? Kaldı ki günümüzde kadın, geçmiş yıllara ve hatta asırlara nazaran nicelik olarak azımsanmayacak derecede gitmektedir. Camilerde kadınlara Kur’an kursları düzenlenmekte, kimi camilerde farklı dersler de yapılmaktadır.
Kadının camiye gidip gitmediğine odaklanmaktan ziyade, camiye bir tek kişi (bu ister erkek olsun, ister kadın) bile gittiğinde, ona, Allah tarafından yüzümüzü dönmemiz emredilen DİN namına ne öğretilmektedir, Din Allah’a mı has kılınmaktadır, yoksa başka ilahlara mı, buna eğilmek gerekmektedir. Camiye giden erkek veya kadın, varsa bütün şirklerinden arınmak, Dini sadece Allah’a tahsis etmek niyetiyle mi gitmektedir? Camide kendisini, bütün şerikleştirmelere, cahiliyenin her türüne karşı uyaracak bir irşad mı beklemektedir? Camiye giden insanların namazı bozan şeyler, abdestte sıranın önemi, Peygamberin saç ve sakalının fazileti dışında, hangi günahlarına uyarı yapılmaktadır? Din, yüzyıllar boyunca cami ve medresede anlatılagelen ve hiç kimseye bir hayrı dokunmayan mitolojik, efsanevî hurafeler yumağı olmaktan arındırılmakta mıdır ki, kadınların camiye gitmelerine odaklanalım!
Mescid İslam toplumunun kalbidir. Mümin erkek ve kadın bu kalpte her gün arınmaya tabi tutulurlar. Mescid, Allah’a en yakın olduğumuz secdenin mekanıdır. (Yeryüzünün tamamı müminler için mesciddir). İslam toplumunun kalp atışları mescidde duyulmalıdır. Bu bakımdan, İslam toplumunda mümin kadının mescide gidip gitmeyeceğini tartışmak bile abestir. Mümin erkekleri olduğu gibi, mümin kadınları Allah’ın mescidlerinden kim engelleyebilir? Kim mümin hanımları Allah’ın mescidlerinden engellerse, o ancak tağut olabilir.
Ama bilinmelidir ki, İslam toplumundan (ümmet) bahsediyoruz; vücudunun bir kısmı(!) Müslüman, bir kısmı(!) laik-demokrat insanlardan değil. Eğer camilerimiz erkekleri olduğu gibi kadınları da, tıpkı okulun, tıpkı sinemanın, tıpkı kafenin, tıpkı düğün salonlarının, tıpkı AVM’lerin yaptığı gibi, Dinle, din dışı kültürü uzlaştırma işlevi görecekse, sorunun cevabı belli değil midir? Şu halde netice-i kelam odur ki, hem mescidlerimiz gerçekten Allah’a tahsis edilmeli, hem de kadın-erkek bütün insanımız o mescidlerde İslam’la tanışmalıdırlar.