Kısa adı “İİT” olan İslam İşbirliği Teşkilatının 13. zirvesi İstanbul’da yapıldı. 1.7 milyar Müslüman kesimi temsil eden(!) bir topluluk. Toplantı başlamadan liderlerin gelişleri gündem olmaya başladı. Dünyadaki Müslümanların sorunlarını çözecek teşkilat, gelişleriyle sorun oldu. Otellerin kral daireleri kapatıldı.
Liderlerin ulaşımını sağlamak için 600 araç kiralandı. Aşçısından berberine kadar getirildi. Araçlar yeterli sayıda temin edilmeyince diğer şehirlerden araçlar getirildi. Ne de olsa milli gelirleri iyi. Yaklaşık 10 trilyon doları bulan gelirleriyle gündem oluştur/ul/an devletler. Yendi içildi ve İstanbul Boğazı’nda gezi yapıldı. Gündem ise “Adalet ve Barış”. Savaşın batağında olan ülkeler bu coğrafyalardaki sorunları çözecek(!). Güler misin ağlar mısın?
Gündem “Adalet ve barış”. Kim sağlayacak? İslam İşbirliği olan teşkilat yapacak. Peki adı niye İslam İşbirliği Teşkilatı? Mesela, Hıristiyan İşbirliği Teşkilatı diye bir teşkilat düşünürsek rahatsız olunur (ismi direk olmayan var). İİT’den rahatsız olan var mı? Maalesef yok. Niye yok? Cevabını herkes kendi bulsun. Konuşuldu-görüşüldü. Geldiler ve gittiler. Neyi konuştular galiba İslam’ın dışındaki her şeyi. Daha çok demokrasi, daha çok insan hakları. Kulun haklarının gasp edildiği coğrafyalardaki insanların konuştuklarına bak. Buyurun buradan yakın derler ya.
Gündem “Adalet ve Barış”. İslam’ın kendisi olan kavram ile kavram kargaşası oluşturmak. Yönetim alanında İslam’ın gereğini konuşmayacaksınız, baharla birlikte demokrasi çığırtkanlığı yapacaksınız sonra da İslam kardeşliği. İslam’ın olduğu yerde kardeşlik vardır. Kardeşlik yoksa başka bir şey vardır.
Toplantı sonunda ise gündem “aidatlardı”. Ödemesini yapmayan devletlerden ziyade, ödeme yapanların isimleri okutuldu. Ödeme yapmayanlar da ortaya çıktı. Net, somut bir karar yok. Hamaset dolu cümleler. Tespit edilen meseleler. Tedavi yok. Çünkü teşkilatta çözümü İslam’da gören olsaydı birinci mesele İslam olurdu.
Sonuç bildirgesi; terör eylemleri üzerinde yoğunlaştı. Çünkü katılan devletlerin çoğu terör belası ile uğraşmakta. Devlet başkanları İstanbul’un güzelliğine hayran kalarak gittiler. Çözüm mü? Başka bahara..