وَكَذٰلِكَ جَعَلْنَا ف۪ي كُلِّ قَرْيَةٍ اَ كَابِرَ مُجْرِم۪يهَا لِيَمْكُرُوا ف۪يهَاۜ وَمَا يَمْكُرُونَ اِلَّا بِاَنْفُسِهِمْ وَمَا يَشْعُرُونَ
﴿١٢٣﴾
Böylece biz, her kasabada, oralarda bozgunculuk yapmaları için, günahkârlarını liderler yaptık. Onlar yalnız kendilerini aldatırlar, ama farkında olmazlar. (6/123)
İnsanlığın tarihini incelediğinizde; yeryüzünde bozulma, fitne, sapkınlık, tuğyan ve azgınlıkların sere serpe yeşerdiği cahillik döneminden sonra helâk ve bozgunun nasıl da çepeçevre insanoğlunu kuşattığını görürüz. Bunun tam aksine ilim, irfan, ahlak, huzur, adalet ve nimetlerle dolu bir toplumun inşa edilebildiği dönemler de, bu ifsat hareketleri en asgari düzeyine inmiştir.
İsrailoğulları’na azabın en şiddetlisini reva gören Firavun(Bakara 49), Allah’ın kendisine verdiği iktidara dayanarak Rabbi hakkında İbrâhim ile tartışmaya giren ve ‘Ben de hayat verir ve öldürürüm’ diyen Nemrut (Bakara 258), Kureyş’in ileri gelen melelerinden Ebu Cehil ve Ebu Leheb, Nuh (a.s.)’a ‘…İçimizden sana basit görüşlü en adi kimselerden başkasının tabi olduğunu görmüyoruz…’ diyen mele takımı, Şuayb (a.s.)’a ‘Ey Şuayb! Seni ve seninle birlikte iman edenleri memleketimizden çıkaracağız’ diyen Medyen halkının meleleri içinde bulundukları toplumlara liderlik yapmışlar ve Allah’ın sözlerini ileten elçilere olmadık acılar çektirmişlerdi.
Bu liderler kısa ömürleri boyunca kendilerini kazanmış olarak adletseler de, Rahman’ın karşısında büyük bir yıkılışla hem kendilerini ve hem de avenelerini helâka sürüklemişlerdir. Dünyadaki geçici refahlarının peşinde heba ettikleri bir ömürden başka ellerinde bir şey kalmamış ve üstünü örtmek istedikleri ‘Allah’ın tek ilah ve mâbud oluşu’ gerçeği ilelebet galip olmuştur. Kendi zulümleri ile oluşturdukları ve her zerresi fıtrata tezat bir bünyeye kavuşmuş sömürü toplumları yerle yeksan olmuş ve hesaplar ahirete kalmıştır.
Rabbimiz kendisini bir takım kelimelerle sınayıp ‘Ben seni insanlara önder yapacağım’ dediğinde, Peygamberimiz İbrahim neden ‘Soyumdan da (önderler yap, yâ Rabbi!)’ diye dua etmişti( Bakara 124) ? Çünkü Rahman’ın has kulları; ‘(Onlar ki) Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takvâ sahiplerine önder kıl! derler’di.(Furkan 74) İbrahim Rahman’ın has kullarındandı. Kavmini yeni Nemrutlara bırakmak istemiyor, onların zulüm ve şirkinden beri bir toplum tasavvur ediyordu hiç şüphesiz.
Dünya siyasetinde aktif rol alan/rol kesen liderlere baktığımızda gördüğümüz nedir? İstedikleri gerçeklerin üstlerini örterek/karartarak ve istediklerini de açarak/parlatarak; modern dönem Nemrutluğu yapmakta değiller midir? Kalabalıklar milliyetçi olan önderlerle milliyetçi; liberale dönüşenlerle liberal; bir anda 94 ruhuna dönenle milli görüşçü olabiliyor izlediğimiz kadarı ile… Liderler dışarı çıkılacak dendiğinde çıkılıyor, namaz kılınmayacak dendiğinde kılınmıyor. Fakat bu günü kurtarma operasyonlarının sonunda ortaya çıkan kişiliksiz bir toplum yine dönüp dolaşıp bunu tasarlayanların başına bela olacaktır. Acaba toplumların önde gelenleri, kurtuluşa bu yöntemle mi ereceklerini zannetmektedir? Ayeti kerimeye göre asla..! O vakit, bizlere hakkı ve adaleti düştüğü yerden kaldıracak örnek topluma liderlik edecek bir nesil gerekir ki helak bizi kuşatmasın…
Rabbimiz! İbrahim’in duâsına varis kıl bizleri…. Muhakkak ki Allah Gafûrdur, Rahimdir…