Gazze her geçen gün gözlerimizin önünde bombalanıyor, yakılıyor, yıkılıyor. Kardeşlerimizin yurdu talan ediliyor. Ailecek yaşadıkları evleri, camileri, okulları, hastaneleri, rızık kapıları harap ediliyor, enkaza çevriliyor. Siyonist işgalci ve en büyük şeytan olan tedarikçisi ABD ile, harap ettikleri o şerefli beldenin enkazı üzerinde tepiniyorlar.
Küstahça, arsızca, ahlaksızca iğfal ediyorlar dar-ı İslam’ı. Gayri resmi medyada paylaşılan bir habere göre işgal planlarını kendilerine yakışır şekilde uyguluyorlar; “Gazze’de İsrail’in yıktığı binaların enkazları, ABD’nin bölgede liman inşa etme projesinde kullanılıyor. Kullanılan enkazlarından birçoğunda henüz çıkarılamamış cesetler olduğu belirtiliyor. Gazzeliler söz konusu plana tepki gösteriyor. Amerikan-İsrail vahşeti, katlettikleri Filistinlilerin cesetlerini dahi rahat bırakmıyor.” Bu haberi teyit bile etmeden alıntılıyoruz, zira şimdiye kadar katil sürüsünün yaptıklarına şahit olmamız bize, doğru olmamasının ihtimal dışı olduğunu gösteriyor.
O güzel topraklara, yeraltı kaynaklarına, arazilerine çökmeye başladılar. Baksanıza, seçimi yaklaşan Amerika’nın, yeni başkanı olması muhtemel Trump’ın Yahudi damadının necis gözleri bile Gazze’ye dikilmiş. İçimiz kan ağlayarak, gözlerimizin önünde maalesef ki, yakında o mübarek İslam beldesi, gözü dönmüş kafirler tarafından iştahla istila edilecek. Adına yerleşimci dedikleri, sivil diyerek suçsuz hale büründürdükleri işgalciler, bir zamanlar müslümanların ayak bastığı yerleri zaptedecekler, mesken edinecekler.
Yakında oralarda şantiyeler kurulur, inşaatler başlar. Binaların eksiği, ihtiyacı olan demirler, çimentolar, çeliklerden yana İsrail endişe etmesin. Komşu olan, çıkarı olan devletlerden, halen ticareti, siyaseti, ilişkileri son hızla devam eden Türkiye’den itina ile tedarik edilir. Bakarsınız betonlaştırmada pek maharetli ülkemizdeki inşaat şirketleri, oraya yardıma koşarlar. Sahada çalışacak işçiler, mühendisler, ustalar bizden gidebilir. Şantiyenin çevresini dış tehditlerden korumak için dikenli tellerle donatırız. Korkmasınlar kumanyalarını, öğünlerini, meyvelerini, sularını da, topraklarımızdan çıkartarak, özenle yetiştirerek göndeririz.
Sakın yanlış anlaşılmasın. Türkiye Gazze’yi unutmuş değil. Belediye seçimleri olmasına rağmen; meydanlarda ve mitinglerde, dünyada en çok Filistin’i ve Gazze’yi, bekasına, makamına, rantına meze yapan tek ülkeyiz. Geçen seçimlerde de öyleydi. “Biz düşersek Kudüs düşer!” diyerek oy toplayanlar, Gazze’nin düşüşüne gram müdahale etmediklerinin, edemediklerinin vebalinden de sıyrılma peşindeler. “Bize oy verirseniz Gazze’nin yüzü gülecek” naralarını hâlâ utanmadan, arlanmadan atabilme cesaretini bulmalarını düşünmek gerekmiyor mu? 15 yıl önce “one minute” çıkışını şimdilerde bahis konusu yaparken, o günden bugüne siyonist devletle ticari ve siyasi ilişkilerin kat kat büyüdüğünü perdelemeye çalıştıkları hâlâ anlaşılmıyor mu? Netenyahu’yu silip, İsrail’le ilişkilerine toz kondurmayan, iki devletli çözüme de, garantörlüğe de varım diyen bir duruş, daha ne zamana kadar sorgulanmayacak?
Bu siyaset tarzı, pozisyonu tek bir parti ve lidere indirgenmeyecek kadar derindir. Nitekim başka partilerde Gazze üzerinden seçim çalışmaları yürütmektedir. Onlar arasında da, ‘bize oy verirseniz Gazze’lilerin yüzü gülecektir.’ diyenler vardır. Ana muhalefetin, Hamas’ı terörist ilan etmesine ise şaşırmamak gerekir. Bu söylem işte bu derin ilişkileri, kirli siyaseti ortaya dökmektedir. Kimileri yanında durduğunu, dünyada sadece kendilerinin yardım ettiğini söyleyerek, diğerleri de karşısında yer aldığını söyleyerek, Gazze’ye küresel kafirlerin isteği doğrultusunda baktıklarını ifşa etmektedirler. Her iki tarafın ve başkalarının da bir potada eridiği, karşılık bulduğu, taraftar topladığı bir ülkedeyiz. Türkiye’deki tarzı siyasetin varıp dayandığı nokta aynıdır ve bu hiç değişmemiştir.
Hangi partinin tüzüğünde, manifestosunda, “AB hayalinden vazgeçeceğiz, NATO üyeliğinden çıkacağız, İsrail’le ilişkileri keseceğiz, ülkemizde bulunan askeri üsleri kapatacağız!” diye bir ibare okudunuz? Böyle şeylerin yazması, teklif edilmesi, olması mümkün değildir. İşte asıl ‘kırmızı çizgi’ burasıdır. Bu çizgiyi aşmadığı sürece Gazze ve Filistin için söylenmesinde beis yoktur.
Gazze üzerinden belediyeleri kazanabilir, makamlarınızı sağlamlaştırabilirsiniz. Ya da karşı tarafta durup Gazze’ye yardım etmeyen iktidarı hedefe koyup, siyasi konumunuzu tayin edebilirsiniz. Lakin bu dünyalıklarınız sizleri kurtarmayacak ve sizleri temize çıkartmayacaktır. Gazze’nin yıkıntılarından, molozundan, kanından, gözyaşından bina ettiğiniz siyasetiniz sizlere ve sizi destekleyenlere, arka çıkanlara yürek yarası olarak yetecektir.
Bu amelleri yapanlardan olmaktan, onları desteklemekten, arka çıkmaktan, susmaktan, seyirci kalmaktan Allah’a sığınıyoruz. Rabbimizden bizlerle onların arasını ayırmasını niyaz ediyoruz.
“De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size Allah’tan, Resûlünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah fâsıklar topluluğunu hidayete erdirmez.” (Tevbe Suresi 24. Ayet)
Venhar