Çocukluk döneminde hayata uyum sağlayabilmek için ebeveynlerinizin desteğine ihtiyaç duyar ve onları titizlikle gözlemlersiniz. Büyükler bunun pek farkında değillerdir, onlara göre bütün vaktini oyunların peşinde tüketen bir çocuksunuzdur çünkü. Oysa siz bir taraftan sözcükleri tanımak için çaba gösterirken diğer taraftan olayları anlamaya ve objeleri tanımaya çalışmaktasınızdır. Büyükler sadece fiziki ihtiyaçlarınıza odaklanırlar siz ise bunun yanında sevildiğinizi ve değerli olduğunuzu hissetmek de istersiniz. Sevgiye ulaştığınızı hissettiğiniz anlarda enerjiniz yükselir ve gözünüzde büyüttüğünüz engelleri bir bir aşarsınız.
Büyüklerin nazarında bir değer ifade etmediğinizi hissettiğinizde ise kanatlarınız kırılır, umutlarınız söner ve kendinizi hiçbir şeyin üstesinden gelemeyecek kadar zayıf hissedersiniz. Zaman su gibi akıp gider önce çocukluğa sonra gençliğe veda eder ve erişkinlerin dünyasına katılırsınız. Artık kişiliğinizin tuğlaları örülmüştür ve vakti rızık peşinde koşarak tüketirsiniz. Ancak rızık sadece ekmek değildir, ruhunuza değecek sözdür, sevgidir aynı zamanda. Sadece ekmeğin peşinde koştuğunuzu düşünürsünüz fakat sevginin de peşinde koşmaktasınızdır. Yaşadığınız mekân, ait olduğunuz sosyal çevre değişmiştir ancak ihtiyaçlar hiç değişmemiştir ve arayışlarınızı sürdürmektesinizdir.
Yaşadığınız toplumda doğal olarak şekillenen rutinler vardır bunlara uyum sağlarsınız… Mesela elinizdeki çöpü sokağa atmazsınız, yüksek sesle konuşmaz ve insanlara rahatsızlık verecek tavırlardan kaçınır, hak ihlali yapmamaya özen gösterirsiniz. İnsanlığın ortak kabulleri arasında yer alan bu kaidelere uyumu bir sorumluluk olarak benimsersiniz aksi takdirde insanlar nazarında değerinizi kaybedeceğinizi bilirsiniz. Siz hep sevgi beklentisi içindesinizdir fakat insanlar sevgiyi paylaşma noktasında cimridirler. Siz onay beklersiniz onlar ise sizin olumsuz yanlarınıza, kusurlarınıza odaklanırlar. Acımasız bir yanı vardır insanın, küçük bir hatanızı görse yarım asırda biriktirdiğiniz iyiliği sıfırlayıverir ve sizi alaşağı eder. Kusurlar örtülmeli, iyilikler aşikâr edilmelidir oysa… Zira Resulullah kim bir kişinin kusurlarını gizlerse kıyamet günü Allah onun kusurlarını gizler ifadesi ile bu konuda nasıl davranacağımızı ortaya koymuştur.
Sevgi bütün canlıların ihtiyacı olan bir değerdir ve sevildiğinizi değerli olduğunuzu hissetmeye yönelik çabanız son derece doğaldır. Ancak kulların ipi ile kuyuya inilmez onlar sizi minnet altına sokar ve verdiklerini misliyle geri isterler. Elbette sevdiklerimizle yakınlık kuracak ve onların hayatlarında bir yer edineceğiz ancak sevginin asıl kaynağına ulaşmadıkça beklentilerimiz hep boşa çıkacaktır. O nedenle sizi her şartta ve her durumda terk etmeyen, sevgisini, rahmetini esirgemeyen ve aldığınız nefes kadar yakınınızda olan Yüce Yaratıcı’nın sevgisine tutunun ve ihtiyacınız olan şeyi O’ndan talep edin.
Fatma Tuncer/Milli Gazete