Birey/şahıs kendine münhasır olan varlıktır. Birbirinin aynısı olan şahıs yoktur. Yani hepsi farklıdır. Bireyin yaratılışı farklı ise mizaçları da farklıdır. Karakter ve kişilikleri de farklıdır. Kişilerin birbirlerine yaklaştıkları yer ise davranış ve ahlaklarıdır. Bu alanda şahıslar birbirlerine yaklaşırlar. Birbiri olmazlar/olamazlar. Birbirlerine yaklaşmalarını ise davranış alanlarında gösterirler. Bu yaklaşmayı ise sahip oldukları, davranışlarını şekillendiren inançları olacaktır. Aynı inancı paylaşmalarına rağmen aynı davranış içinde de olmayacaktır/olamayacaktır. Bütün bireysel ahlaklarda aslolan kişilerin birbirlerine davranış boyutunda yaklaşmaları olacaktır. Yaklaştıkça huzurlu bir toplum ve topluluk oluşumuna katkı sağlayacaktır.
Bu topluluk içinde bir de bireysel üst ahlak sergilemesi vardır. Her birey kendine özel üst ahlaklar sergileyebilir. Bireysel üst ahlak dikey değil yatay bir durumdur. Üste çıkma değil öne geçme halidir. Bireysel üst ahlaklar geliştirilebilir özelliklerdir. Tozlaşma kanunu gereği de çevreye etkide bulunabilir. Nasıl ki bitkiler tozlaşma ile çoğalma sağlıyorlarsa, ahlak da tozlaşma ile artar. Üst ahlaklar diğer bireyleri kötü duruma düşürmez. Yani bireysel üst ahlaklar üstünlük değil zenginlik olarak görülmelidir. Bireysel ahlak da değersiz veya alt değer de değildir.
Yakın çevremizde gördüğümüz ya da duyduğumuz güzel bireysel üst ahlak örnekleri vardır. Bir güzel insan.
En büyük mutluluğu öğle ve ikindi namazlarını şehrin tarihi camisinde kılmaktır. Yalnız yürüyüş mesafesinde değildir. Belediye otobüsüne binmek zorundadır.
Ak saçlı, nurani yüzlü insan artık bu işleri rutine bindirir. Namaz vakti yaklaşırken otobüs durağına gider. Biletini atar namazına gider. Yeni bir uygulama başlamıştır. 65 yaş üstü kişilere bedava binme hakkı tanınmıştır. Güzel insan aynı şekilde biletini atarak otobüse binmeye devam eder. Bir iki üç derken otobüs şoförünün dikkatini çeker. Hacı amca biletsiz binme hakkın var. Paso çıkararak bedava binebilirsin deme ihtiyacı hisseder. Hacı amca ise “ oğlum benim param var” der.
Hacı amca neden biletsiz binmek istememiştir?
Namaz için gitmektedir. O camiye gitmeden evin yakınındaki camide de ibadetini yapabilir. Bir tercihte bulunuyor. Karşısındaki insanlara olumsuz düşünme fırsatı vermeden param var diyebiliyor. Bireysel tercihinin karşılığında da maddi karşılığını ödemeyi kendine ahlak ediniyor.
Şimdi bütün 65 yaş üstü olanlar hep böyle olmalı denilebilir mi veya herkesten böyle bir davranış beklemek sağlıklı mı? Elbette hayır derim.
Temel soru;
Herkes böyle ol-malı…mı?
Bireysel üst ahlaklarda herkes böyle olmalı, şartları çok zorlamak olur. Vasat ümmet oluşumunu zedeler. Sağlıklı bir vasat ümmete zarar verebilir. Zenginliklerinin oluşumuna katkı sağlamaz. Tek tip ahlak durumu beklenir ki bu da mümkün de değildir. Herkes böyle davranmalı bireysel ahlaklarda azami derecede beklenebilir ki bunun da olabilirliği zordur. Sabit ahlaklar ise inancın müntesiplerinden beklenen durumdur.
Bir başka üst ahlak örneği.
65 yaş pasosu çıkarmış. İhtiyacı olduğu zaman paso ile ulaşımını sağlıyor. Kiralık evi de mevcut. Günün şartlarının 2 kat aşağı bir bedel ile evini kiraya vermiş. Komşuları binadaki kirayı düşürüyorsun tepkilerini verirler ama bu güzel insan oturan kişiyi zor durumlara bırakmak istemez. Şimdi bütün kiralık evi olanlar böyle bir ahlakta olmalı denilebilir mi?
Tabii ki hayır derim.
Çünkü kiralık evini güncel şartlarda kiraya verip, aldığı ücret ile de paylaşımcı bir anlayış ile hayır hasenat işlerinde kullanabilir. Buradaki bütün mesele kişinin yaptığı davranıştaki bilinçlilik hali olmalıdır.
Bir örnek daha;
Rahman suresi nazil olunca Allah resulü:
“Bu sûreyi Kâbe’nin karşısında hiç çekinmeden kâfirlere okuyacak var mı içinizde?” diye sorduğunda Abdullah b. Mes’ûd’un eli kalkmıştır ama Allah resulü o zamanki talebeler arasında bedenen en zayıf o olduğu için “Olmaz.” diyerek geri çevirmiştir. Ama tekrar sorduğunda da aynı durumla karşılaşınca Allah resulü kabul etmiştir.
Abdullah “Bunu ben yapacağım” der. Arkadaşları, Abdullah’ın kabilesizliğini ve köle geçmişini anımsatarak kararından vazgeçirmeye çalışır. “Kureyşlilerin sana işkence yapmasından korkarız. Hz Ömer’in de olduğu bir ortamdır. Kimseden ses çıkmaz. Bizim isteğimiz, her kim duyuracaksa onu koruyacak ve kollayacak bir kabileye sahip olan birisi olmasıdır. Yani ona zarar vermek isterlerse kabilesi onu korusun” sözlerini umursamaz.
Abdullah’ın cevabı “Siz beni bırakın, Allah beni korur” olur.
Kâbe’ye gider Abdullah. Bir grup Kureyşli toplantı halindedir. Onlara yaklaşır ve yüksek bir sesle Rahman Suresini ilk ayetinden itibaren okumaya başlar: “Rahman Kuran’ı öğretti. İnsanı yarattı. Ona beyanı (düşünüp ifade etmeyi) öğretti. Güneş ve ay bir hesaba göre hareket etmektedir. Otlar ve ağaçlar, (Allah’a) boyun eğerler. Göğü yükseltti ve ölçüyü koydu. Ölçüde haddi aşmayın. Tartıyı adaletle yapın, teraziyi eksik tutmayın. Allah yeri yaratıklar için var etti…”
Kureyşliler, “Şu, bir kölenin oğlu olan Abdullah ne okuyor?” diyerek birbirlerine sormaya başlar. “Muhammed’in bildirdiği bazı şeyleri okuyor” der içlerinden birisi. Yerlerinden kalkarak Abdullah’a saldırırlar. Rivayettir ki Abdullah dayak yerken bile sureyi okumaya devam ediyordu. Tekrarı halinde öldürüleceği tehdidiyle serbest bırakılır, Abdullah, yüzü kan içinde gelir.
İbn İshak’ın rivayetine göre arkadaşları “İşte korktuğumuz başına gelmiş” dediler. Abdullah onlara “Allah düşmanları hiçbir zaman benim yanımda şu andaki durumlarından daha zayıf olmamışlardır. İsterseniz yarın da gideyim aynı şeyi yapayım” cevabını verir.
Bazı insanlar hem bedensel hem de çevre anlamında zayıf gözükebilir. Bu kişiler bir topluluk içinde yüksek bir cesaret gösterebilir Abdullah Bin Mesud gibi. Orada bulunan ve bu eylemi yapabileceği beklenen insanlardan da karşılık gelmeyebilir.
Şimdi herkesten Abdullah Bin Mesud davranışı beklenebilir mi?
Tabii ki hayır.
Beklenen ve umulan odur ki böyle üst davranışları topluluktan birilerinin yapması/önayak olabilmesidir.
Görüldüğü üzere üst ahlaklar, farklılıklar güzeldir, özeldir. Genele yansıması olabildiği kadar güzeldir ama genel olası zordur. Üsvetün hasenelerin genel olduğu gibi özel de olabileceğini kabul etmektir.
Her genç Musab bin Umeyr gibi olmalı,
Her çocuk İsmail gibi olmalı,
Her erişkin Ebu Zer Giffari gibi olmalı, beklenen durum olmamalı. Şahısların Ahlâkları bireysel üst Ahlâklardır. Yaptıkları güzel mi güzeldir. Ama genelden beklemek zordur.
Gelelim vasat ümmet Ahlâkına.
Vasat ümmet Ahlâkı nasıl olacaktır?
Ümmet, topluluk ifade eder. Cenabı Allah da vasat ümmet olun emretmektedir. Vasat ümmet ise dengeli bir ümmettir. İfrat ile tefritten kaçınan, dengeyi bulan bir ümmettir. Vasat ümmet, bir taraftan da ideal olan topluluktur. Bütün farklılıkları bir arada bulundurarak, zenginliğe dönüştürerek canlı bir grup oluşturacaktır. Birey Ahlâklarının hamur haline geldiği bir durumdur. Birbirlerinin Ahlâklarını ve üst ahlaklarını vasat Ahlâkın içinde yaşamasına fırsat tanıyan bir anlayışın oluşum yeridir. Vasat ümmet Ahlâkı birinin birilerinin Ahlâkı olmayacaktır. Adaletin hakim olduğu bireysel ahlaklara saygı gösteren, onu değerli gören tepe ahlaktır.
Toplulukların ahlakının güzelliği değeri kadar bireyin ahlakı da güzeldir ve değerlidir.
Karadeniz’in hırçınlığı, Akdeniz’in durgunluğu, Karadeniz’in yeşil güzelliği, İç Anadolu’nun bozkırı güzeldir. Bozkıra baktığın zamanda uzunca veya genişçe bakma ile hayatın uzunluğunu görürsün. Ormana baktığında kısanın güzelliğini görürsün, yüksekliğin güzelliğini görürsün
Herkes Ebubekir gibi olacak denilirse Ömer yok olur. Ömer’in güzelliği kaybolur.
Bir toplumda Ömer gibi insan da lazımdır, Ebubekir gibi insan da lazımdır. Zaman ve mekan bağlamında farklılıkları ortaya çıkar. Burada bu güzeldir, burada da bu güzeldir. Davranış biçimi olarak. Sonrada bu kişilerin dediği gibi ”kardeşim haklıymış” denilecektir.
Ömer ve Ebubekir’i yarıştırmak abesle iştigaldir. Üstünlük olarak değil zenginlik olarak bakmak gerekir.
Allah Teala insanları farklı yaratmıştır. Tatlar gibi, herkes tadında güzeldir.
Herkes böyle olmalı demek, vasat ümmet ahlakına uygun olmamaktadır.
Bireysel ahlakla temeli atılan, bireysel üst ahlakla zenginleşen vasat ümmet temennisiyle…
Allah razı olsun
Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır derler, öylede olmalı.
Zihnine bereket hocam