Yıl 2009
ABD devlet başkanı olarak Obama göreve başlar.
Beyaz ırktan usanan insanlara siyah ırktan bir lider sunulur. O da, gelecek baharlara mesaj verir.
Mevsim soğuk ama söylemler sıcaktır. Aslında kendisi seçimi baharda kazanmıştı. (Göreve sonradan başladı). Söylemleri de hep baharlar üzerinedir. Siyahlara, kendisi beyaz olup siyahlaştırılmış olan Müslümanlara vb. birçok gruba mesaj verilmişti. Can simidi bu denmişti. Bütün Müslüman dünyasına bir algı operasyonu oluşturuldu. Amerika’ya Müslüman bir lider geliyor. (Barack Obama’nın babası Kenya Müslümanlarından. Annesi ise Hıristiyandır).
Obama gerekeni yaptı. 7 Nisan 2009’da Türkiye’ye geldi, Sultanahmet camini ziyaret etti. 4 Haziran 2009’da Mısır’da Kahire Üniversitesi’nde Müslümanlara seslendi, konuşmasına “Esselamu aleyküm” diye başladı. Obama, algısını oluşturmuştu.
Şahin Amerika yönetiminden güya yumuşak bir yönetime geçiş algısı. Bu algı değişik senaryolarla devam etti. Kimisi gizli Müslüman dedi. Kimisi takiyye yapıyor dedi. Müslümanların da gazı alındı.
Seçim kazanılmış Obama görevi devraldığında ise Türkiye’de kış mevsimi. Yıl 2009. “Kalabalık bir ortamda oturuyoruz. Kışın sıcak ev ortamları. Obama başkan seçilmiş. Kimse tanımıyor ama ülkedeki rüzgârı iyi. Hac ve umrelerini yapmış bir beyefendi. Yaş 50-60 arası. “Bu olayı İslam’a bağlamak için epey çaba sarf etti ve “Obama, Cenabı Allah’ın bir lütfudur” dedi, az daha müçtehit falan ilan edecek. Ne anlatsanız manasız. Günlük düşünmenin dışına çıkmaya hiç niyeti yok. Maalesef, zaman her şeyin ilacı diyerek mevzuyu tamamladık. Gündem-matik düşünme anlayışı yine karşımızda duruyordu. “Dejavu” aynı şeylerin tekrarını görüyorduk. Aynı senaryolar, aynı söylemler sadece oyuncular farklı. Aynı söylemler onun şimdiki söylediklerine bakmayın. Aslında o gelecekte şöyle yapacak söylemleri. Bugün, gizli ve gizemli. Sonuç o da aslında hep aynı. Bugünü olmayanın yarını da olmayacağı. Ve insanlardaki/Müslümanlardaki unutkanlığın ise bitmeyeceği…
Obama göreve başlıyor. Ve tarihi konuşmayı yapıyor. Konuşma metni ise gelecek dünya düşüncelerinin ipuçlarını veriyordu. Bir bölümü şöyleydi;
“Fakir ülkelerin halklarına sesleniyorum, tarlalarınızı geliştirmek ve temiz sularınızı akıtmak; açlıktan bitkin düşmüş bedenlerinizi beslemek ve yine aç beyinlerinizi doyurmak için sizinle birlikte çalışacağımıza yemin ediyoruz.”
Göreve başlamayla halkı Müslüman olan ülke toprakları üzerinde “baharlar” başladı. Halk diktatörlerden kurtuluyoruz derken bambaşka bir diktatörlerle buluştular. Yani Afrika’da fil yakalama hikâyesine döndü bu işler. Çözümler, çözülmelere sebep oldu.
Tarlalar ekilecekti. Adamlar doğru söylüyorlardı. Tarlaları ekeceklerini söylüyorlardı fakat karşıdakiler tarlaların ekilmesini anlamıyorlardı.
Müslümanların ve siyah Afrikalıların tarlaları ekilmeye başlanmıştı. Artık topraklar kan kokuyordu.
100 yıllar sürecek mezhep çatışmaları,
Artık düşman uyanık bir manevra ile gözlerinizi kapatın buyurun yeni düşmanınız deyip gözleri açtırmıştı. Karşıda ise önceden kardeşim dediği insanlar. Tabii kendini kahraman zanneden / oluşturulan kardeşleri. Topraktaki kan kokusuna dayanamayan, topraklarını bırakıp beyazlara koşuşan insanlar. Her ne pahasına olursa olsun çoluk çocuk uzun ve karanlık yolculuklar.
Topraklarında artık kardeşlerle savaşmak zorunda kalan insanlar. Yine olanlar olmuştu. Beyaz adam yapmıştı yapacağını. Yine hata yaptık aldandık diyenler.
Obama, konuşmasında Müslümanlara ise şöyle seslenmişti;
“Müslüman dünyaya sesleniyorum, karşılıklı çıkar ve karşılıklı saygıya dayanarak, daha ileriye götürecek yeni yollar arayacağız. Dünyanın her yanında nifak tohumları ekmeye çalışan ya da kendi toplumlarındaki sorunlar için Batı’yı suçlayan liderlere sesleniyorum: Bilin ki, kendi halkınız neleri yok ettiğinize göre değil, neleri inşa edebileceğinize bakarak sizleri yargılayacaklardır.
Yolsuzluk, aldatma ve muhalifleri susturma yoluyla iktidara yapışıp kalanlara sesleniyorum:
Bilin ki, tarihin yanlış tarafında duruyorsunuz; ancak, yumruğunuzu gevşetmeye istekli iseniz, sizlere elimizi uzatacağız.” Diyordu. Elinden tuttukları ise iflah olmadı.
Ne yazık ki; Obama’nın 8 yıllık başkanlığı Müslümanların en çok zarar gördüğü dönem oldu. Mısır’da darbecilerle kol kola girdi. Libya’da 55 bin sivil öldürüldü. Türkiye’nin kırmızıçizgileri olan PKK-PYD-FETÖ terör örgütlerini bağrına bastı. DAEŞ, obama döneminde ortaya çıktı. Kendi ülkesinde de siyahîlere katliam yapıldı. Ve daha niceleri. Aradan sekiz yıl geçti. Dün öyle düşünenler bugün ne derler dersiniz? Aklınızdan geçenler muhakkak vardır. Yeni umut İSE “TRUMP”. Konuşmasını bekleyelim.
Obama’nın dediği gibi Müslüman ülkelerdeki liderlere seslenelim: Tarihin yanlış tarafında duruyorsunuz. Halkı ne ile inşa ettiğinizi yeniden gözden geçirin. Tarlalarınızın başkaları tarafından ekilmesine müsaade etmeyin.