İnsanı, iradesi olduğu ve düşünebildiği için diğer canlılardan ayrı tutarız. Bizi bir sürü olmaktan ayıran şey ise hafızadır. Hatırladıklarımız, örnek aldıklarımız ve ibret aldıklarımızla yol yürürüz. Bir nehir gibidir yani insanın hayatı. Geriye akmaz ama gücünü akıp geldiği yoldan alır.
“Her şey bir hayalle başlar” sözünü hatırlarsınız mutlaka. Peki hayal kurmanın ön şartı nedir?
Bilmek…
Tüme varabilmek için parçayı bilmeniz gerekir. Hayatında tıka basa karnını doyuramamış bir çocuğun bir ziyafeti hayal etmesi mümkün değildir. O duyguyu tecrübe etmiş olmalı. Bir arabanın varlığını bilmeseniz araba almak gibi bir hayaliniz olabilir mi?
Sanmıyorum.
Özgür Filistin!
Bunu gerçekten istiyoruz değil mi? Peki Filistin’i ne kadar biliyoruz?
Batı Şeria’da akrabası olan Gazzeliler akraba ziyaretine nasıl gidiyordur? Ramallah’taki Müslümanların Cuma günü Kudüs’e girmeleri mümkün mü? Bayrağı var, devlet başkanı var, Ankara’da büyükelçiliği olan bu Filistin Devleti’nin sınırları neresi? Para birimi ne, askeri nerede, meclisi kaç kişilik?
Özgür Filistin bir hayal ise bu hayalin gerçekleşmesi için ihtiyaç duyduğun bilgiye sahip misin?
1948’de işgalci ve bozguncu İsrail nasıl kuruldu? Kaç ülke bir araya gelip “tamam, buraya da İsrail diyelim” dedi? Onlara bu hakkı kim verdi? Halkı Müslüman olan 57 ülke bir araya gelip Filistin Devleti’nin sınırlarını belirlemek istese ne olur? BM’nin kendisinde hak görüp başkalarından esirgediği bu gücün kaynağı nedir?
Uluslararası toplum ne işe yarar?
Batı bir sorunu çözmüyor diye o sorun, sorun olarak kalmaya mahkûm mudur?
Çözüm, doğru soruların sorulması ile kendisine bir yol bulabilir ancak. Hayal kurmayı unutmuş toplumlar ise köleleşmiş demektir!
Nazilerle ticarete devam eden ve hâlâ varlığını devam ettiren markalar var. O zamanki ticaretlerini savunmuşlardı arsızca. Onlar satmasa başkası satacaktı. Hitler’e oy veren milyonlarca insana ne oldu? Onlar da bir amacı paylaşmışlardı. Getto kültürü Nazilere mi, yoksa Yahudilere ait bir kültür mü? Tarih boyunca onlarca kez sürgün yemiş bu millet, yaşadıkları yerlerden acaba neden sürülmüşlerdi?
Filistin’de yaşayan Yahudiler, Filistinlilere nasıl bakıyorlar acaba?
Bu soruları soramadıysa daha, seni yöneten insanların timsah gözyaşlarıyla avunuyorsan, konforun hiç bozulmadıysa, sıkıntının uzakta yaşanıyor olması seni rahatlatıyorsa, seçim yarışını izlemek daha eğlenceli geliyorsa…
Hâlâ özgür olmasını istediğini mi düşünüyorsun Filistin’in?
Refah kapısına da duvar örülmeye başlandı. Gazze artık açık cezaevi değil, devasa bir mezarlığa dönüştürülmeye çalışılıyor.
Kahven mi soğudu? Ekmek dünden kalmış diye yerken bir tedirgin mi oldun?
Özgür Filistin’deki uluslararası havaalanının adını hayal ettin mi hiç?
Bence biz özgür Filistin istemiyoruz. Vicdanımızın olduğunu hatırlayacağımız bir yaramız olsun istiyoruz Gazze’nin!
Aksi halde ayağa kalkmış, kılını kıpırdatmayan yöneticilerin, İsrail’e giden gemilerin, iktidarlarından olmamak için sessizliğe gömülen işgüzarların üzerine yürürdük! Bozardık konforumuzu. Ama yapmadık.
7 Ekim’den bu yana yaşananlar da değiştirmedi bizi. Hassas ruhlar olarak edebiyat parçalıyoruz, like almak için içerikler üretiyoruz.
Siz de haklısınız. B12 eksikliği büyük sıkıntı. Unutkanlık yapıyor. Balık yememekten oluyor hep bunlar.
Bir Filistinlinin sözlerini taşıyayım buraya. Ben de arşiv tutuyorum. Kendime not olsun o da…
“Sen erkeklerin kahrolması ne demek bilir misin? Duydun mu daha önce böyle bir şey? Siz bizi yalnız bırakarak kahrettiniz. Siz bizleri sırtımızdan hançerlediniz! Biz ya zafere ulaşacağız, yahut öleceğiz. Allah’ın huzuruna vardığımızda vallahi sizi şikâyet edeceğiz. Kalbimiz sizinle diyorsunuz ya. Durdu kalbimiz. Siz de yalan söylüyorsunuz. Elbet mahşerde yüz yüze geleceğiz. Başlarınızı utancınızdan yerlere çevirdiğiniz o gün biz başımız dik geçeceğiz önünüzden. Şimdi ölümü bekleyin. Biz ölümü kucakladık zaten…”
Söyleyeceklerim bu kadar…
Milli Gazete / Habeşli Bilal
Filistin’in dışındaki İslam ülkesi denilen ülkeler de işgal altındalar. Bu ülkelerdeki işgal daha çok halkların gönüllü katılımıyla gerçekleştiği için daha derindir. Müslüman halklar denilen kalabalıkların zihinsel açıdan işgal altında olmaları Batılı işgalcilerle işbirliği içindeki yöneticileri el üstünde tutmalarına yol açıyor. Bu nedenle de Filistin’i desteklediğini iddia eden birçok insan, destek verdikleri liderler aracılığıyla aslında işgalcilerin tarafında yer alıyorlar.
Böyle bir ortamda Filistin’in özgürlüğünü desteklemekten bahsedebilmek bile yaşanan gerçekliği görmemekle eşdeğerdir.