Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’nın ardından yaşanmış en büyük insanlık trajedisi olarak kabul edilen ve en az 8 bin 372 Boşnak sivilin hunharca katledildiği Srebrenitsa soykırımı, aradan 24 yıl geçmesine rağmen hala kanayan bir yara olmaya devam ediyor.
Bosna Hersek’in doğusundaki Srebrenitsa şehrinin 11 Temmuz 1995’te Ratko Mladic komutasındaki Sırp askerleri tarafından ele geçirilmesinin akabinde başlayan kanlı soykırım, sadece kurban yakınlarının değil, tüm Boşnak milletinin de en derin yarası olarak kabul ediliyor.
Soykırımın yıl dönümü 11 Temmuz’da bu yıl da 33 soykırım kurbanı daha kendileri ile aynı kaderi paylaşan diğer kurbanların yanına, Potoçari Anıt Mezarlığı’na defnedilecek. Bu yılki cenaze töreninin ardından, mezarlıkta yatan kurbanların sayısı da 6 bin 643’e yükselecek.
Öte yandan, aradan neredeyse çeyrek asır geçmesine rağmen, hala binin üzerinde soykırım kurbanının cenazesine ulaşılamaması Srebrenitsa yarasının hala kapanamamasının en büyük sebebi olarak gösteriliyor.
Her şey nasıl başladı?
Savaş suçlusu Ratko Mladic komutasındaki Sırp birlikleri, 11 Temmuz 1995 günü Srebrenitsa’yı ele geçirdi. Şehirde yaşayan siviller, BM bünyesinde bölgede görev yapan Hollandalı askerlere sığınarak hayatta kalmayı umsa da Hollandalı askerler onları Sırp güçlerine teslim etti.
Savaştan sonra yargılanarak aralarında Srebrenitsa soykırımının da bulunduğu birçok savaş suçundan müebbet hapse mahkum edilen Mladic’in 11 Temmuz 1995 günü söyledikleri, adeta birkaç gün içinde olacakların da habercisiydi. Sırp bayramı arifesinde şehri Sırp milletine armağan ettiklerini söyleyen Mladic, “Nihayet bu topraklarda Türklerden (bölge Müslümanları için kullanılan ifade) intikam alma zamanı gelmiştir.” ifadelerini kullandı.
Nihayetinde sadece birkaç gün içinde en az 8 bin 372 Boşnak sivil katledildi, çok sayıda kadın ve çocuk evlerinden sürgün edildi.
Orman yolu “ölüm yolu” oldu
Srebrenitsa’nın işgal edilmesinin ardından şehirde yaşayan Müslümanların bir bölümü, bugünkü şehitliğin tam karşısında bulunan eski akümülatör fabrikasında konuşlanan Hollanda askerlerine sığınırken bir kısmı da orman yolundan Boşnak askerlerin kontrolündeki bölgeye ulaşmayı seçti. Orman yolunu seçenlerin de Hollandalı askerlere sığınanların da kaderi aynı oldu.
Yaşanan büyük katliamlar nedeniyle halk arasında “ölüm yolu” olarak da anılan orman yolunu seçen binlerce Boşnak, Sırp askerlerin kurduğu pusularda öldürüldü.
Hollandalı askerlere sığınanlar da eski akümülatör fabrikasındaki ilk gecenin ardından başlarına gelecekleri anladı. İlk gece fabrikaya giren Sırp askerleri kimlik kontrolünü yapıp keyiflerine göre bazı erkekleri götürürken, eşlerinden ya da oğullarından ayrılan kadınların çığlıkları duvarlarda yankılandı.
Ertesi gün Hollandalı askerlerin birkaç metre ilerisinde, kampın hemen dışında bekleyen Sırp askerleri, kadın ve çocukları otobüslere bindirirken erkekleri hemen orada ailelerinden ayırdı. Ailelerinden ayrılan erkekler, daha sonra katledilip farklı toplu mezarlara gömüldü. Kadın ve çocuklar ise yıllardır yaşadıkları evlerinden sürgün edildi.
İslami Analiz