İslam Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Başkanı Kemal Ergün, Avrupa ülkelerinde sürekli olarak gündemde tutulan ülke bazlı İslam ve Müslüman tariflerini kabul etmediklerini açıkladı. “Müslümanlar, dinî mensubiyet anlamında kendilerini hiçbir ülke ile tarif edemez. Bunun için, her türlü ülke bazlı bir İslam ve Müslüman tarifini reddediyoruz.” diyen Genel Başkan Ergün, Peygamberimizin Müslüman’ı, cinsiyet ve milliyetlerin üzerinde bir üst kimlikle tarif ettiğini, ve “Türk İslam’ı, Arap İslam’ı, Boşnak İslam’ı ne kadar ucube ise Alman ya da Fransız İslam’ı da o kadar ucubedir.” açıklamasında bulundu.
Bu tanımlamalarda karşı çıktıkları konunun Almanya ya da Fransa gibi ülke, ya da bu ülkelerin insanları değil, İslam’ın bir milletle sınırlı olarak tanımlanması olduğunu dile getiren Kemal Ergün, Alman, Fransız, Hollanda İslam’ı gibi bir İslam yaşamalı, böyle bir anlayışa gelmelisiniz şeklindeki bir dayatma yapılmasına karşı çıktıklarını dile getirdi. “Geçmişte biz bunu Türkiye’de Türk-İslam sentezi şeklindeki bir dayatma ile görmüştük. Bu İslam anlayışına o zaman nasıl karşı çıkmış isek şimdi de aynı şekilde çıkıyoruz diyen Ergün şöyle devam etti: “İslam, İslam’dır, bütün yerel kimliklerin üzerindedir. Bizim itirazımızın temeli budur. Zira, İslam dinine aidiyetimizin temeli bizzat İslam’ın kendisidir. Ancak, bununla birlikte, bu konudaki tüm tartışmaları bir analizden geçirerek neden karşı çıktığımızı kamuoyu ile paylaşmak durumundayız.”
Irkçılık ve ayrımcılık yaygınlaşıyor
IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün Avrupa’da, özelde Müslümanlara genelde de tüm azınlık toplumlara karşı bir çığ kütlesinin yuvarlanması gibi, ırkçı ve ayrımcı hareketlerin arttığına dikkat çektiği konuşmasında Avrupa’da artık ırkçılığın bu ülkelerin temel sorunu hâline geldiğini söyledi. Ergün şöyle devam etti: “Maalesef, ırkçı parti ve grupların İslam karşıtı söylemlerinin artık Merkez partilerin de söylemi hâline geldiğini, dolayısıyla oy kaygısıyla bir çok meseleye tevessül ettiklerine şahit oluyoruz. Merkez partilerin de bu duruma düşmesi, tüm ülkede Müslümanlara yönelik bakışı çok ciddî anlamda değiştirdi. Ruhsatlardan yeni binaların alımına, okulların açılmasına çok büyük sıkıntılarla karşılaşıyoruz. Almanya’da bazı eyaletlerde devlet anlaşmalarının dondurulması, bu bağlamda Württemberg eyaletinde olduğu gibi Müslümanlara, Müslümanların etkin olmayacağı, hiç bir cemaatle bağlantılı olmayan üyelerin temsil edeceği bir çatı kuruluşu oluşturulması girişimleri, Müslümanların gelenekleri ile âdeta dalga geçen bu çalışmaları görüyoruz. Hollanda, Almanya, Belçika, İskandinav ülkeleri, Fransa ve İsviçre’de İslam düşmanı söylemlerin parlamentoda yavaş yavaş konuşulduğunu, önergelerle Müslümanların köşeye sıkıştırılmak istendiğini görüyoruz. Avusturya’da cami kapatmalarına izin veren İslam yasası. Fransa’da Macron’un Fransız Müslümanlığı, Almanya’da Alman Müslümanlığı gibi sözlerin artık teoriden pratiğe dönüştürmeye çalışıldığını görüyoruz.”
Bu gelişmelere karşı duyarlı olunmasını isteyen Genel Başkan Ergün, Kadınlar Teşkilatının “Çeşitliliği Destekle, Sen de Değiştirebilirsin” mottosu ile Marva Al-Sherbini’nin mahkemede öldürülmesine ve ayrımcılığa karşı dikkat çekmek için Hamburg ve Köln’de bu toplumların da duyarlılığını artırmak istediği programlara da dikkat çekti. Toplum ile ilişkilerin hep canlı tutulmasını da isteyen Ergün, bu tür ayrımcılıkla mücadele için tanıtım ve duyarlılık aktivitelerinin bütün ülkelerde yapılmasını ve 2019 çalışma takvimlerinde yer alması gerektiğine işaret etti. Ayrıca, “Aslında bu coğrafyada sadece Müslümanların inanç merkezli olarak zorda kaldığını söylemek de yanlıştır.” ifadesini kullanan Ergün, “Bunun için, baskı gören tüm inanç grupları ile birlikte mücadele etmeliyiz. Bugün sinagoglara veya diğer ibadet yerlerine karşı da saldırılar yapılıyor. Bu konuda ortak çalışmalar yapmalıyız.” dedi.
Ümmet ile canlı ilişki
Genel Başkan Ergün, İslam Toplumu Millî Görüş’ün Türkiye kökenli olmayan Müslümanlar ile de irtibatını daha da canlı tutmasını istediği konuşmasında şöyle devam etti: “Camisi olmadığı hâlde bizim camimizde toplantı yapmak isteyen, çocuklarına, ailelerine dersler vermek isteyen Boşnak, Bulgar, Arnavut, Arap, Doğu Türkistanlı, Afrikalı, Surinamlı, Suriyeli sayısını siz çoğaltın, İslam ümmetinin bütün mensuplarına hizmet ve gönül kapımızı açtık, açık tutacağız. Bu kardeşlerimizle de çok ciddi iletişimimiz, işbirliğimiz olmalı, onların sorunlarına birinci derecede değer veren biz olmalıyız. Onlar da gelsin, kendi çocuklarının eğitimini yapabilecekleri yer gösterelim. Bu bizim sorumluluğumuzdur. Ümmetin derdini çeken bir yapılanma olan bu teşkilat, diğer tüm Müslümanların da hizmetindedir. Onlarla bir araya gelerek beraber çalışacağız, Müslümanların sorunları ile beraber ilgileneceğiz. O Müslümanlarla da Allah rızası için ortak bir platform oluşturmak durumundayız.”
Rol modeller
Bölge Başkanları Toplantısında Üniversiteliler Başkanlığının UNIDAY programını da değerlendiren Kemal Ergün, gençler ve yeni nesillerimizin için rol modellerinin olmayışının kimlik problemlerini daha da derinleştirdiğini bunun için UNIDAY programlarının yeni ve farklı bir şekilde organize edileceğini açıkladı. Kur’an yarışmalarının, burada yetişen genç imamların icazetlerinin bir tören hâlinde verilmesi ve Hafızlık müesseselerimizin tanıtımı gibi hizmetlerin rol modeller oluşturmaya yönelik olduğunu söyleyen Ergün şunları söyledi: “Sizlerden bu genç imamlarımıza sahip çıkmanızı, onları korumanızı, kendilerini geliştirmelerine yardımcı olmanızı, yetişip olgunlaşmaları için yol göstermenizi istiyorum. Bu meyveler bizim tarafından sahiplenmezse daha olgunlaşmadan çürüyecektir. Bölgelerimiz, şubelerimiz bu genç imamlarla ilgili olarak çok hassas davranmalı, ihtiyaçları, sıkıntıları birebir takip edilmeli, tecrübe kazanmaları ve bazı eksikliklerinin giderilmesi konusunda özel bir gayret sarf edilmesi gerekmektedir.”
Ehl-i Sünnet vurgusu
Genel Başkan Ergün, Gençlik ve Kadınlar Gençlik Teşkilatımızın düzenlediği “Ehl-i Sünnet Buluşmaları” programlarına da dikkat çektiği konuşmasında, özellikle gençliği hedef alan birtakım grupların etkilerine karşı bizim geleneksel Ehl-i sünnet anlayışımızın ortaya konulduğu bu programların, mutlaka etkin bir şekilde gerçekleştirilmesi gerektiğini ve bunlardan olan Önden Gidenler Programlarının mutlaka yapılmasını istedi. “Bu sene yeni isimler ilave ettik. Meselâ Nurettin Topçu bunlardan birisidir.” diyen Ergün büyük camilerimizde yapılan bu programların büyük bir salon programı ile de gerçekleştirebileceğini ancak, mutlaka öngörülen zaman diliminde yapılması gerektiğine vurgu yaptı.
Aynı şekilde, “Ev Sohbetleri”, yani Erkam Sohbetleri programlarının tüm şubelerde eksiksiz gerçekleştirilmesini isteyen Ergün, bu konuda titizlik gösteren bölge ve şubelerin var olduğunu belirterek kendilerini tebrik etti ve Genel Merkez’in yılda bir yaptığı Erkam Sohbetleri Halka Sorumluları Toplantısına da mutlaka katılınmasını istedi. Ergün, “Bugüne kadar 150’yi aşan sohbet konumuz yazıldı. Şube, şube hatta mahalle mahalle bu sohbetlerimizi gerçekleştirilmeliyiz. Zira, biz insanların gönüllerine hitap etmek durumundayız.” dedi.
‘Camilerimiz sığınağımızdır’
Cemaat olarak, idareciler olarak karşılıklı ev ziyaretleri yapılmasının da önemine değinen Ergün, “Birbirimizi ailece ziyaret ederek, birbirimizin gönlünü alacağız. Komşularımızı da ailece ziyaret etmeliyiz.” dediği konuşmasında camilerin önemine bir kez daha vurgu yaptı: “Camilerimiz bizim en büyük sığınağımızdır. Cami, Müslüman’ı toplumun merkezinde tutan bir merkezdir. Tüketim toplumunda, ferdiyetçileşmiş bir toplumda kişiyi toplumun içinde tutacak en büyük merkez camidir. Onun için yeni yeni camileri açmalıyız ve camilerimizi daha fonksiyonel hâle getirmeliyiz. Evet, cami açmak pahalı bir iş. Ama, biz gayret edeceğiz, mücadele edeceğiz. Yeni camileri, yeni şubeleri, yeni eğitim merkezlerini, yeni iletişim merkezlerini daha fazla açacağız.”
Hükümete rapor
Genel Sekreter Bekir Altaş da, Müslümanları doğrudan etkileyen ve etkileyecek olan gelişmelere dair yaptığı değerlendirmede, Avusturya’da değiştirilen İslam yasası ile cami kapatmaların önünün açıldığını hatırlattı, şimdi de, Fransa’da dinî kuruluşların kontrolünü kolaylaştıran 1905 laiklik yasasının değiştirilmesinin söz konusu olduğunu söyledi. Daha önce Almanya, Hollanda ve Avusturya’da radikallikle mücadele ve İslami kuruluşların finansmanı adı altında gündeme getirilen kısıtlamaların şimdi de Fransa’da yapılabileceğini bildiren Bekir Altaş şunları söyledi: “Tasarıya göre, Fransa’da dinî dernekler, dernekler yasası kapsamından çıkarılacak, laiklik yasası kapsamına alınacak. İlk etapta olumlu bir gelişme olarak görülse de valiliklerin dinî dernekleri kontrol etmelerine imkân vermesi söz konusu olacak. Valilikler dinî kuruluşlara kalite onayı verecekler. 5 yılda yapılacak olan konsüllerde dinî ve mali kurallara uymayan derneklerin, kamu güvenliğini tehdit gerekçesi ile Anayasa ile güvence altına alınan özgürlüklere aykırı davrandıkları gerekçesi ile o derneklere valilik onayının verilmeyeceği belirtiliyor.”
Almanya’da da İslami kuruluşlarla ilgili olarak eyaletlerde önemli gelişmeler olduğunu da hatırlatan Bekir Altaş, Baden Württtemberg eyaletinde İslam din dersleri çerçevesinde Müslümanların ortak bir yapı oluşturamadıkları iddiası ile eyalet hükûmetinin kendisinin bir çatı kuruluşu oluşturacağını söyledi. “Bu eyaletin Yeşiller tarafından yönetilmesi de ilginçtir.” diyen Altaş, oluşturulacak olan kuruluşa itibar edilmeyeceğini, cemaatlerin ortak imzası ile bir rapor ile hükûmete sunduklarını bildirdi.
İktibas Dergisi