وَمَنْ يَعْشُ عَنْ ذِكْرِ الرَّحْمٰنِ نُقَيِّضْ لَهُ شَيْطَاناً فَهُوَ لَهُ قَر۪ينٌ
﴿٣٦﴾
وَاِنَّهُمْ لَيَصُدُّونَهُمْ عَنِ السَّب۪يلِ وَيَحْسَبُونَ اَنَّهُمْ مُهْتَدُونَ
﴿٣٧﴾
Allah’ın mesajını görmezden gelen kimseye bir şeytan tahsis ederiz; artık bu onun arkadaşıdır. Kendilerini doğru yolda zannederken bu şeytanlar onları yoldan saptırıp dururlar. (43/36-37)
Günümüzde İslamcıların ya da açmak yerinde olacaktır; modernizmle yıkanıp, postmodernizmle durulanmış şüpheciliği, akılcılığı, bireyciliği, insan haklarını İslam’ın üzerinde şiar edinmiş sözde İslamcıların, oportünist bakışlarıyla birlikte Rabbi zikredişleri de saatin tik-tok sesi gibi duyulmayan ancak dikkat kesilince algılanan bir şeye dönüşüyor. Allah’ın adını anan dilleri, kalpleriyle aynı şeyi zikretmiyor. Çünkü eskiden oyunlar sadece tiyatrolarda ya da kahvehanelerde sergilenirdi ancak artık toplumun her mevkiinde bulunan insanlar İslam’ın tiyatrosunu kendisinden daha çok benimsemiş durumda. Adeta bu durum körler sağırlar birbirini ağırlar atasözünün vücut bulmuş hali gibi. İslam, toplumdaki konumu belirleyen unsurlardan birine dönüştüğünden dil ve kalp ikiliği toplumun tepeden tırnağa bütün kesimlerini de sarmış durumda. Böyle kalpte taşınmayan ancak dille ve görüntüyle ambalajlanan bir İslam’da tevhidin varlığından nasıl söz edilebilir?
Kalbindeki kiri Allah’ın ayetleriyle temizleyemeyenler siyasal iktidara, ekonomik çıkarlara, entelektüel hazza kavuşmak için toplumsal kodların milli-İslami çeşnisini ruhumuza zerk ediyor. Ekonomiye entegre olan “Piyasa böyle arkadaş ayakta kalmak için yapmak zorundayız.” derken helal ve haram arasındaki çizgiyi bir çırpıda siliveriyor. Siyasal anlamda entegre olan ise hem müminlerin emiri sıfatını yüklenip nefsini tatmin ederken hem de bu sıfatla itibar kazanıp sömürü aracı haline getirdiği bir İslam’ı topluma dayatıyor. Allah’ın mesajına kulak tıkayıp, göz yuman kimse şeytanın hükümranlığında bir elçiliğe soyunup toplumun kaosuna, açlığına, ahlaki çöküşüne bakmadan şeytanın dilini Rabbine tercih ediyor.
Helal ve Haram arasındaki uçurum yol yapımındaki ustalığımızla bir köprüyle birbirine bağlanıp iç içe geçiyor. Bu işin entelektüel boyutu da göz ardı edilemez. Bu noktada İslam’la yola çıkıp deist olan, ateist olan hümanist olan binlerce örneğimiz kalplerdeki oturmamışlığın Rahmanı zikretmekten kopuşun ve şeytana yoldaşlığın en bariz örneğidir. Bu örneklerin durumu kulakların duyup kalplerin sağırlığından kaynaklanıyor. Bunlar şeytanın vesveseleriyle İslam’ı itibarsızlaştırma peşinde olan şeytan uşaklıklarının türeme biçimidir. İslam’ın alınır satılır bir piyasa kavramına dönüşmesi yani Müslümanların adının İslamcı olması da bu konuyla ilişkilidir. Şüphesiz İslam mükemmeldir. Rabbim bizi ayakları sağlam basan kıblesi Rabbinin sözleri olan Müslümanım diyenlerden kılsın.
Selam ve dua ile
Amin ecmain “Şüphesiz İslam mükemmeldir.”