بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
يَٓا اَيُّهَا النَّبِيُّ حَسْبُكَ اللّٰهُ وَمَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَ۟
Ey Peygamber! Sana ve sana tabi olan mü’minlere Allah yeter. (Enfal 64)
Allah Bize Yetmiyor!
Arapça sözlükte امن kökünden gelen iman kelimesi, fiil olarak kullanıldığında inandı, güvendi veya emanet etti gibi manalara gelmektedir. اٰمَنَ بِاللّٰهِ dediğimizde ise, Allah’a (inandı, güvendi) iman etti manasına gelmektedir. Mümin de; bu iman misakını imzalayan ve artık duyduğu güvenden dolayı Rabbine teslim olmuş kişilere denmektedir. Yani tersten bir okuma ile, bu teslimiyeti gerçekleştirememiş, imanın henüz kalplerine oturmadığı, nefsini tüm benliği ile Rahman’a emanet edemeyen ve henüz tam manasıyla Rabbine güven duyamamış kişilere mümin denememektedir.
“Allah’ın yeter olması” 61 ve 62. âyette Hz. Peygamber’e özel, burada ise onunla birlikte tüm müminlere genel olarak zikredilmiş, bu yeterlilikle Allah’ın yardımına güven duygusunun genelleştirilmesi murat edilmiştir. Müminlere, Allah ve Rasulü’nün öncülüğünde bir iş için karar alındıktan sonra, vehim derecesinde kalan olumsuz ihtimallere kulak asmadan Allah’ın izin ve emrine dayanıp güvenmeleri istenmektedir. Alınan barış kararının ardından, müşriklerin oyununa gelmekten korkan müminlere Allah, işte bu güven duygusunu geliştirmek üzere önceki ayetlerde; Bedir’de ve Hicret esnasında kendilerine alenen yapılan yardımları hatırlatılıyor. Ve adeta “Allah’ın eli sizin üzerinizdeyken, siz halen neden korkuyorsunuz?” diyor.
Bizler de günlük hayatımızda bu “güven” noksanlığını sık sık teneffüs etmiyor muyuz? Bizlerin yarınları endişe etmekten, günü yaşamaya mecali kalmakta mıdır? Rızkının, ailesinin, ticaretinin, aşiretinin…v.s. geleceği konusunda Ademoğlunun tavırları, tedbirin çok ötesinde değil midir? Savaş öncesi hazırlanırken, ailene geride ne bıraktın diye sorulduğunda, “Allah ve Rasulünü bıraktım, yetmez mi?” diyen Ebubekir’i anlatırken duygulanan ve gözü hemen sulanan Mümin’e, çağımızda Allah yetiyor mu?
Allah bize yetmiyor… Alışverişimizde yetmiyor, yalnız kaldığımızda; fikrimizden dolayı toplumdan tecrit edildiğimizde yetmiyor, çocuklarımızın üniversiteyi kanamayacakları bir liseye gitmek korkusu yaşadığımızda yetmiyor; fakir bir aile ile evlendirdiğimiz evlatlarımızın geleceği aklımıza geldiğinde yetmiyor; hastalandığımızda yetmiyor; fakirleştiğimizde hiç yetmiyor… Eğer yetmiyorsa, Rabbimizin rızasını (güvenini) kazanacak evsafta yaşayamadığımız ve karşısına çıkacak yüzümüzün olmadığından yetmiyordur.
Allah, bizim Mevlâ’mızdır. İman edenlere Allah yetişir. O, herşeyi; tüm halimizi görendir. Allah, ne güzel Mevlâ’dır ve ne güzel yardımcıdır.