Bundan yıllar önce, teknolojinin hayatlarımıza etkisiyle ilgili yapılan analizleri, internetin sosyal hayatımızı nasıl değiştireceği öngörülerini, 2000’li yılların başlarında çoğu kişi pek de önemsemezdi. En fazla ne olabilirdi ki? İnternet çıktı diye insanın tarihin başından bu yana sürdürdüğü ilişki biçimi en fazla ne kadar değişebilirdi ki?
Değişti, hem de oldukça dramatik biçimde. İnternet sayesinde yeni ilişki modelleri ve toplulukları oluştu. Aynı internet, bireylerin toplumla ve gerçek dünya ile ilişkisini bozdu, bireyleri izole etti. Artık, gerçekte birbirini hiç tanımayan insanlar internet üzerinden örgütlenerek yine gerçekte tanımadıkları başka insanları kolayca linç edebiliyor, ya da tam aksine bir hastaya yardım için iyilik hareketi başlatabiliyorlar.
Bununla sınırlı değil, internet üretim ilişkilerini de değiştirdi. Ekonomik faaliyetlerin pek çoğu artık internet üzerinden hallediliyor, alışveriş, ödemeler internet üzerinden yapılıyor. E-devlet, e-ticaret gibi çeşitli işler internetten kotarılıyor. Dahası, -iyimserlere göre-internetin sağladığı zeminle dünyada demokrasi de gelişiyor. Zira internet bir yandan küresel, öte yandan yerel olan yapısıyla kullanıcıların istedikleri kişilerle iletişim kurmasına ve geleneksel hiyerarşik yapıların dışına çıkmasına olanak sağlıyor. Böylelikle de merkezsiz ve hiyerarşik olmayan bir iletişim modeli, toplumun büyük ve sessiz kesimi için ulaşılabilir oluyor. Keza milenyumun başından bu yana ortaya çıkan ve bir kısmı hükümet deviren sokak hareketlerinin örgütlenmesi de sosyal ağlar nedeniyle söz konusu olabildi ve görünen o ki bundan sonra da olmaya devam edecek.
Özetle, bir zamanlar belki de böylesi devasa bir dönüşüme yol açacağı bilinemeyen bir teknolojik gelişmenin iyi ve kötü sonuçlarıyla bugün yüzleşiyoruz. Peki, bugünlerde yavaş yavaş hayatlarımıza girmiş bulunan, gazete sayfalarında, köşe yazılarında, TV haberlerinde karşımıza çıkan; dizi ve filmlerde, kitaplarda etik tartışmaları çoktan yapılmış bulunan yapay zeka hayatlarımızı nasıl dönüştürecek? İşte bunu bilemiyoruz.
Yapay zekadaki temel amaç insan gibi düşünen bir makine üretmek. Sözgelimi çoğumuzun sıklıkla kullandığı dil çevirisi mekanizması aslında bir yapay zeka örneği. Siri gibi belirli komutlarla çalışan uygulamalar da öyle. Bunun dışında, insan gibi yürüyen ve konuşan robotlarla da -şimdilik sadece ekranlarda, sayfalarda- karşılaştık, karşılaşıyoruz.
Öyle ki, 2014 yılında bir robot Turing testini geçerek, karşısındaki insana kendisinin bir insan olduğunu düşündürten ilk robot oldu. Günümüzde ABD’de, 250 bin robot insanların yaptığı işleri yapabiliyor, Oxford’da yapılan bir araştırmaya göre, gelecek 20 yıl içinde varolan işlerin yüzde 35’inde insanlar yerlerini robotlara bırakacaklar. Dolayısıyla sözünü ettiğimiz durum uzak bir gelecek değil, bu yazıyı okuyan herkesin görebileceği kadar yakın bir gelecekte. Yine de bu konuda kafalarımız çok karışık.
Bir süre önce Suudi Arabistan’ın vatandaşlık verdiği Robot Sophie örneği, bilinci olmayan, benliği bulunmayan bir makineye verilen bu ayrıcalık hakkında uzun uzun düşündürtmüş; insan ve yapay zeka arasındaki sınırların bizzat bir devlet eliyle ihlal edilmesi bana ilginç gelmişti… https://www.yenisafak.com/yaza…
Olaylar bununla sınırlı kalmadı, geçtiğimiz yılın Ağustos ayında, Avrupa Parlamentosu robotlara, ileride özerkleşebileceği ihtimalini göz önünde bulundurarak “elektronik insan” kimliği vermeyi gündemine aldı. Komisyonun onaylayıp, Avrupa Parlamentosu’nda önümüzdeki ay (Şubat) yapılacak genel kurul oylamasına havale ettiği tasarı, robotları kendi kararlarından sorumlu tutmak, onlara bir kapatma düğmesi eklemek ve bazı yasalara tabi tutmak gibi öneriler içeriyor.
Doğrusunu söylemek gerekirse bunlar oldukça endişe verici bilgiler. Çünkü mesele sadece Westworld ya da Black Mirror gibi dizilerdeki, Terminatör, Artificial Intelligense, I Robot, Her, Ex-Machina gibi filmlerdeki distopyaların gerçekleşme ihtimalinin olması değil; -ki bu konuda çalışma yapan kurumlardaki bilim adamları, profesörler, şimdiden yapay zekanın kendilerinin kontrolünden çıkmaması adına ortak bir mektup yayınladılar bile-; gelecekte milyonlarca insanın robotlar yüzünden işsiz kalacak olması da değil; her bir yıl daha da geliştirilen ve “insan gibi” olmaya daha da yaklaştırılan robotların toplumların ve insan ilişkilerin evrilmesinde nasıl bir etkisinin olacağı…
İnternetin yaratacağı devrimi pek az kişi önceden görebilmişti. Aynı körlük yeni teknolojiler konusunda da var. Dünyanın en iyi Go oyuncusunu üç kere mağlup eden AlphaGo adlı yapay zeka örneğinden de anlaşılabileceği gibi, insanları altetmeye başlayan robotlar dönemindeyiz. Ve daha kötüsü onların insanları başka hangi alanlarda mağlup edeceğini bilmiyoruz. İleride, bilişsel olarak “insan gibi” yapılacak bu makinelerin ahlaki kodla çalışacak şekilde kodlansa bile, “çalışmaması” durumunda ne olacacağını bilmediğimiz gibi… Robotların insanlara ne yapacağını bilmediğimiz gibi…
Distopyalar abartı olmayabilir…
Yeni Şafak / Özlem Albayrak