Üstelik sadece 1 Mart 2022 tarihinden bu yana 20 ye yakın çocuk, yaşlı, kadın genç engelli insan yaşamını kaybetmesine rağmen bu konuda her hangi bir adım atılmaması için siyasi partiler ve kamuoyu nezdinde sokaklarda köpeklerin başıboşluğundasn mağdur milyonlarca insanın durumunu dile getiren akıl ve feraset sahibi insanlara karşı inanılmaz bir lobi ve saldırı yaşanmaktadır. Umudum siyasi partilerin ve TBMM’de bulunan ilgili komisyonların insan odaklı bir çözüme gidilebilmesi için yalnızca 2700 ün üzerinde sayıya ulaşan sözde hayvan hakları örgütlerini değil bu alanda uzman akademisyenler, halk sağlığı uzmanları, araştırmacı-gazeteciler, Güvenli Sokaklar ve Yaşam Hakkını Savunma Derneği gibi mağdurların hakkını savunan dernek ve vakıfların da çağrılarak dinlenmesi böylece tek taraflı dinlenerek hazırlanmış olan 5199 sayılı Kanunun bir an önce değiştirilmesidir.
Çok ciddi bir iddiaya göre çocukların ve insanların ölümlerine rağmen köpeklerin sokaklarda başıboşluğunun devamının ve korunmasının sebebi olarak belediyeler ve bir kısım sözde hayvan hakları dernekleri üzerinden devasa bir köpek yemi rantına dikkat çekmek istiyorum. Herne kadar insan evladı bebekler için kullanılan “mama” kelimesini kullanmayı ahlaki ve insani bulmasam da sorunun arkasındaki devasa gerekçenin daha iyi anlaşılması için “Mama Rantı” kavramını kullanmak zorunda kaldım. Tüm bu tartışmalar devam ede dursun biz esas konumuza odaklanalım.
Konu şudur: TV Proğramlarında bir ceza profesörünün “varsayalım böyle bir beyanname yoktur” diye sokaklarda köpeklerin başıboşluğunu savunurken konuyu izah etmeye çalışması akıl tutulmasının ötesinde bilimin, izanın, vicdanın ve merhamet kavramlarının paspas edilmesine sebep olmuştur. BM UNESCO birimi tarafından kabul edilmiş böyle bir beyanname olmamasına rağmen Bu yazımızın ana amacı uydurma “UNESCO Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi” adı ile pek çok belediye ve derneğin internet sitesinde yeralan ve maalesef 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunun genel gerekçesinde de kullanılan sözde UYDURMA beyanname ile ilgili tüm gerçeklerin bilinmesine ihtiyaç duyulmasıdır.
15 Ekim 1978’de Paris UNESCO evinde ilan edildiği söylenen uydurulmuş bir sözleşme metninin maalesef pek çok resmi kurum, üniversite ve sivil toplum kuruluşu tarafından paylaşılmakta olduğu görülmektedir.
Örneğin Üsküdar Belediyesinin internet sitesinde yeralan linkte şu ifadeler yeralmaktadır. “Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi 15 Ekim 1978 tarihinde Paris’teki UNESCO Merkezi’nde törenle ilan edilmiştir. Bu metin, 1989 yılında Hayvan Hakları Birliği tarafından tekrar düzenlenerek 1990 yılında UNESCO Genel Direktörü’ne sunulmuş ve aynı yıl halka açıklanmıştır.” Haykonfed, Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu adlı derneğin internet sitesinde de benzer ifadelerin yeraldığı görülüyor. Yine Pamukkale Üniversitesi Deneysel Araştırma biriminin sayfasında Hayvan Hakları Bildirgesi adıyla bir metin yeralmaktadır. Bu metin genellikle 10 madde bazı internet sitelerinde de 14 madde olarak yeralmaktadır.[i]
Şimdi böyle BM bünyesinde kabul edilmiş böyle bir sözleşme olmadığı halde yasama organı tarafından dahi GENEL GEREKÇE OLARAK[ii] gösterilmiş olması bu yazımızın esas yazılma gerekçesidir. İşin hakikatini maddeler halinde aşağıda açıklamaya çalışacağız.
1. Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi” Başlıklı 1978 Tarihli Metin, Birleşmiş Milletler Tarafından Kabul Edilmiş, Türkiye Cumhuriyeti Tarafından İmzalanmış, Milletlerarası Statüde Geçerliliği Bulunan Bir Bildiri Değildir. “Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi” (The Universal Declaration of Animal Rights) başlıklı metnin Birleşmiş Milletler (BM) tarafından 1978 yılında kabul edilen milletlerarası anlaşma statüsünde geçerliliğe sahip olduğu yönünde yaygın bir yanlış algı mevcut. [iii]
2. Türkiye’de hayvanları korumaya yönelik bir milletlerarası sözleşme/düzenlemeden bahsedecek olursak bunun “Ev Hayvanlarının Korunmasına Dair Avrupa Sözleşmesi” olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye söz konusu sözleşmeyi, 18 Kasım 1999 tarihinde imzalamış, 28 Kasım 2003 tarihinde ise onaylamıştır. Hayvanların korunması ile ilgili bunun dışında ülkemizin imzaladığı ve yürürlüğe koyduğu başka bir sözleşme bulunmamaktadır.
3. 5199 sayılı “Hayvanları Koruma Kanunu” ilk olarak Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü’nün 18.10.1995 tarih ve B.02.0.KKG/101-915/4778 sayılı yazısı ile Başbakan Prof. Dr. Tansu ÇİLLER tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunulmuş olsa da 01.07.2004 tarih ve 25509 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisinin 22.02.2019 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 1210 sayılı Kararı ile “Hayvanların Haklarının Korunması ile Hayvanlara Eziyet ve Kötü Muamelelerin Önlenmesi İçin Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi” amacıyla kurulan Meclis Araştırması Komisyonu 08 Mayıs 2019 tarihinde çalışmalarına başlamıştır.
4. Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü’nün belirtilen yazısı ile Başbakan Prof. Dr. Tansu ÇİLLER tarafından Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunulan genel gerekçede 15 Ekim 1978 tarihinde Paris’te UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim Bilim ve Kültür Örgütü) merkezinde yayınlanan “Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi” gösterilmiştir. Gerekçede “…katılmaya hazırlandığımız Avrupa Topluluğu üye ülkeleri ise adı geçen beyannamenin 14’üncü maddesi gereğince ülkelerinde hayvanları koruma açısından önemli adımlar atmışlardır” şeklinde bir açıklamaya yer verilmiştir. Ancak gerçekte kanunun genel gerekçesinde adı geçen UNESCO beyannamesi yoktur!
Kaynak: 18.10.1995 tarih ve B.02.0.KKG/101-915/4778 sayılı yazı
5. Hayvan hakları aktivistlerinin propagandalarıyla tüm dünyaya “yutturduğu” ve bu asılsız belgenin de meclisimizdeki bir yasaya gerekçe olarak gösterilmiş olması gibi bir skandalla karşılaşıyorsunuz! 15 Ekim 1972’de Prof. Georges Heuse isimli Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği üyesi olan bir hayvan aktivisti UNESCO binasına girip 1948’de BM tarafından kabul edilen “Uluslararası İnsan Hakları Bildirgesi”nden esinlerek kendi hazırladığı “Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi” adlı 14 maddelik bildirisini okuyor. Daha sonra hazırladığı metne bir uluslararası yankı kazandırmak için de 1977’de isminde “uluslararası” kelimesini içeren “International League for Animal Rights (ILAR)” isimli bir dernek kuruyor. Küresel Sivil Toplum veri tabanındaki kayda göre üyelerinin çoğu istifa ettiği için dernek 1990’da kapatılıyor.[iv]
6. Bu uyduruk metin sadece UNESCO’da okundu ne UNESCO ne de BM tarafından kabul edilmedi. UNESCO’nun veya Birleşmiş Milletler’in kabul gördüğü veya yayınladığı hayvanlarla ilgili herhangi bir resmi beyanname mevcut değil. Günümüzde internette “Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi” adıyla dolaşan 14 maddelik uyduruk metin 1972’de UNESCO’da George Heuses’in okuduğu ilk metnin düzeltilmiş halidir. George Heuses daha sonra bu metinde düzeltmeler yapmıştır. İkinci metin ilk defa 26 Ocak 1978’de Brüksel Üniversitesi’nin bir salonunda George Heuses tarafından okundu. Dikkat edin bu metinde amaç hayvanları korumak değil, “hayvanlar adına eşitlik hakkı başta olmak üzere temel hakları” belirlemektir. Konu ile ilgili UNESCO’dan alınan resmi belgeler yazının sonunda ek olarak yeralmaktadır.
7. George Heuses’un 1972’de UNESCO’da okuduğu ilk metin insanlardan bahsederken “diğerlerine göre ayrıcalıklı bir hayvan türü” olarak söz eder. Oysa 1978 tarihli ikinci metinde ise Heuses, “insanları açık bir şekilde diğer hayvan türleri arasında bir hayvan türü” olarak sınıflandırır. Bu uyduruk metnin bazı internet sitelerinde 10 maddelik versiyonu bulunmaktadır. Bu metin ise Fransa Hayvan Hakları Birliği isimli bir sivil toplum kuruluşunun George Heuses’un metnini alıp kendisine göre düzenleyip yayınladığı başka bir uyduruk metindir.
8. George Heuses’ın metni ilk çıktığı günden beri radikal hayvan sever (!) gruplar tarafından da kabul edilmiş bir metin değildir. Özellikle 9.madde dolayısıyla diğer radikal hayvan sever (!) aktivist gruplar tarafından şiddetle karşı çıkılmış ve çok da üzerinde durulmaya değer bir olay olarak görülmemiştir.[v]
9. George Heuse 1977’de verdiği röpörtajda kurduğu International League for Animal Rights (ILAR) derneği için hayvanların korunmasına yönelik bir dernek değil, hümanist, felsefi, etik ve yasal bir dernek olduğunu açıklıyor.[vi]Hayvan Hakkı diye bir şey yoktur. “Hayvan refahı” veya “Hayvan Koruma” kavramları daha doğrudur.[vii]
Hak kavramı irade ve talep kuramlarına dayanır. Hayvanların iradeleri olmadığı için insan hakları gibi hayvan haklarından bahsetmek absürttür.
Hayvan Hakkı (Animal Right) : ❌
Hayvan Refahı (Animal Welfare) : ✅
Bu konuyla alakalı sorun yaşamayan gelişmiş dünya ülkeleri başıboş hayvan konusunu çözerken Hayvan Refahını esas alır. Zaten Hayvan hakkı denen şey dünyada sadece radikal hayvan örgütleri ve radikal vegan örgütleri tarafından savunulur. Bu hayvanın insanla eşit olduğu yaklaşımını taşır. Ancak tüm gelişmiş ülkelerin uyguladığı yöntem “hayvan refahı” denen kavramdır. Burada mesela sakat ve hastalıklı hayvanlar ve populasyonu kontrol etmek için diğer türler zaman zaman uyutulur. Ama radikal örgütler onların uyutulmamasını savunur ve tıpkı George Heuses’in yazdığı metindeki gibi insan=hayvan derler. Şimdi Türkiye’deki hayvan örgütleri yıllardır meclisi, milletvekillerini ve bakanları “EVRENSEL HAYVAN HAKLARI BEYANNAMESİ” isimli o uyduruk metinle bilerek/bilmeyerek baskıladılar. Ama o metin anlattığım şekilde Prof. George Heuses isimli o dönem Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğine üye olan biri tarafından hazırlanan BM ve UNESCO ile ilgisi olmayan bir metin. Özetlersek Animal Right yoktur dünyada Animal Welfare vardır.
10. İnsan yaşamı öncelikli yaklaşımı ile Başıboş Köpek Sorunu ve insanların bu sorunla başetmesi için insan haklarına saygılı ve insani bir uygulama olan Havrita yazılımı ile ilgili aklı selim ve bilimsel açıklamalar yaptığı, kamuyunu aydınlattığı gerekçesi ile İstanbul Barosu tarafından hakkında soruşturma açılan Avukat Devrim KOÇAK hanımefendi BM UNESCO merkezine aşağıda ekran görüntülerini verdiğim bir yazışma yapmış ve konu ile alakalı UNESCO Archives sorumlusu A. Coutelle imzalı cevabi yazının görüntülerini paylaşıyorum.
Yazışmada özetle şöyle denilmektedir:
Av. Devrim KOÇAK kısaca tartışmalardan bahsettikten sonra şu iki soruyu sormuş.
Soru 1: Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi (UDAR) UNESCO tarafından kabul edilmiş, tanınmış ve benimsenmiş midir? Soru 2: UNESCO tarafından kabul edilen ve ilan edilen, hayvanlarla ilgili ilkeleri içeren resmi bir sözleşme var mıdır?
UNESCO Archives sorumlusu A. Coutelle’ın cevabı ise özetle şu şekilde:
“Aslında UNESCO, Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi’ni onaylamamıştır. Bu bildirge, Londra’da Uluslararası Hayvan Hakları Birliği (bugün: Fondation Droit Animal, éthique et sciences) tarafından Eylül 1978’de kabul edilmiş ve sözkonusu birlik tarafından 15 Ekim 1978’de Paris’te UNESCO binasında düzenlenen bir toplantıda ilan edilmiştir. Federacion Mundial (WFPA) ve UNESCO arasındaki resmi ilişkilerle ilgili üç kaydımız var. STK’larla ilişkiler için kayıtlar her zaman UNESCO biriminden gelir. Ekte, değiş tokuş edilen mektupların bir örneğini bulacaksınız. Ancak UNESCO bu kuruluşla resmi ilişkilerini sürdürmemektedir. Birlik (Bildirgenin yazarı) ile UNESCO arasında herhangi bir yazışma kaydı yoktur, ancak 1978 konferans ve toplantı takviminde toplantılarına yapılan atıfları da ekte bulacaksınız.”
11. Şimdi de 2019’da kurulan “Hayvan Hakları Komisyonu” nun yayınladığı raporda bu belgeyi UNESCO belgesi zannedip nasıl 7 farklı yerde atıf yaptıklarını beraber inceleyelim. Hatta bu komisyonun kurulmasıyla ilgili gerekçelendirmede dahi kullanılmış. Yani bu komisyonun gerekçesi kökten çürüktür.
MECLİS ARAŞTIRMA KOMİSYON RAPORU 2019 Sayfa 5: “Hayvan hakları konusunda uluslararası düzeydeki önem arz eden metin, Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi olup Beyanname; yaşayan bütün canlıların doğal haklara sahip olduğunu ve insanoğlu tarafından hayvanlara saygı gösterilmesini, bir insanın bir diğerine gösterdiği saygıdan farklı görülmemesini ifade etmektedir.”
MECLİS ARAŞTIRMA KOMİSYON RAPORU 2019 Sayfa 16: “Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından yayımlanan “Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi” ile hayvan haklarının korunmasına yönelik düzenlenmiş diğer uluslararası belgelerde, hayvanların yaşama ve kötü muameleye maruz kalmama gibi temel haklara sahip oldukları vurgulanmaktadır.”
MECLİS ARAŞTIRMA KOMİSYON RAPORU 2019 Sayfa 20: “Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından yayımlanan “Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi” İle hayvan haklarının korunmasına yönelik düzenlenmiş diğer uluslararası belgelerde, hayvanların yaşama ve kötü muameleye maruz kalmama gibi temel haklara sahip oldukları vurgulanmaktadır.”
MECLİS ARAŞTIRMA KOMİSYON RAPORU 2019 Sayfa 49:“1978 tarihli Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesinde hayvanların alelade eşyalardan ayrılarak hayvanlara hak izafe edilmesine rağmen bugün bazı modern hukuk sistemlerinde hayvanlar hâlâ eşya olarak nitelendirilmektedir. Bu hukuk sistemleri, hayvanları, doğrudan eşya olarak kategorize etmeseler de bu hukuk sistemlerinde, eşya tanımına uyan hayvanların hukuken eşya olarak kabul edildiği sonucuna varılabilir. Bir başka ifade ile bir hukuk sisteminde hayvanların eşya olmadığına dair özel bir düzenleme olmadığı sürece hayvanları eşya olarak nitelendirmek açısından bir engel bulunmamaktadır.”
MECLİS ARAŞTIRMA KOMİSYON RAPORU 2019 Sayfa 52:Raporun Dünyada ve Türkiye’de Hayvanların Korunması başlıklı birinci bölümünün “Hayvanların Korunması Konusunda Mevzuat” başlıklı ikinci kısmında Uluslararası Sözleşmeler başlığı altında; yine bu uyduruk beyannameden bahsedilmekte hatta 5199 sayılı Kanun’un 16’ncı maddesi (a) bendinin de bu olmayan evraka dayandığı ifade edilmektedir.
“Hayvan hakları konusunda uluslararası düzeydeki en önemli metin, Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesidir. Beyanname 15.10.1978 tarihinde Paris’teki Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Merkezinde törenle ilan edilmiştir. Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi; yaşayan bütün canlıların doğal haklara sahip olduğunun ve insan tarafından hayvanlara saygı gösterilmesinin, bir insanın bir diğerine gösterdiği saygıdan ayrı tutulamayacağının altını çizmektedir.”
MECLİS ARAŞTIRMA KOMİSYON RAPORU 2019 Sayfa 81: Burada 5199 sayılı kanunun tarihsel sürecini anlatıyor. “5199 sayılı Kanunun “Hayvanları Koruma” olan adının “Hayvan Hakları” olarak değiştirilmesi önerilmektedir. Gerek 5199 sayılı Kanunun gerekçesinde gerekse Kanunun TBMM Genel Kurulundaki görüşmelerinde, Kanunun hazırlanmasında Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesinin esas alındığı ifade edilmiştir. Daha önceki bölümlerde bahsi geçtiği üzere, söz konusu Bildirge hayvanlara kötü muamele edilemeyeceği veya zalimane davranışlarda bulunulamayacağı, eğer bir hayvanın öldürülmesi gerekiyorsa, bunun bir anda, acı ve korku oluşturmadan yapılması gerektiği, bir insanın desteğine ihtiyaç duyan her hayvanın uygun beslenme ve bakım görme hakkına sahip olduğu, yaban hayvanlarının da yaşama hakkına sahip olduğu, kendilerine özgü kanuni statüleri ve haklarının hukuk tarafından tanınmak zorunda olduğunu ifade etmektedir.”
MECLİS ARAŞTIRMA KOMİSYON RAPORU 2019 Sayfa 185: “Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne tamamen aykırı uygulamalar içeren hayvan deneyleri ülkemizde yasaklanmalıdır. Gelişen teknoloji ile deneylerde canlı hayvan yerine kullanılabilecek alternatifler dikkate alınmalı ve İlaveten, kendileri için gereken tıbbi gereklilik ve zorunluluk dışında, hayvanların hangi gerekçeyle olursa olsun cerrahi müdahaleye tabi tutulmamasının düzenlenmesi gerekmektedir.”
BİLDİRGEYİ BUGÜN KULLANAN BAZI BELEDİYELER VE KURUMLAR
Maalesef bu uyduruk bildirge bugün hayvan dernekleri tarafından bilerek ya da bilmeyerek kullanılıp yasa yapıcılara, belediyelere birer baskı aracı olarak kullanılmaktadır. Aşağıda sadece 4 örnek verdik ama bu uyduruk bildirgenin kamu kurumlarını baskılamak için uluslararası bir anlaşma gibi lanse edilmesine artık son verilmelidir. Öyle ki bugün 5199 sayılı kanunun ana gerekçesine dahi uluslararası bir anlaşma gibi girebilmiştir.!
- Pamukkale Üniversitesi: https://www.pau.edu.tr/deab/tr/sayfa/hayvan-haklari-bildirgesi
- Bursa Nilüfer Belediyesi: https://www.nilufer.bel.tr/i/pdf/16.pdf
- Üsküdar Belediyesi: https://www.uskudar.bel.tr/tr/hayvanbarinagi/pages/hayvan-haklari-evrensel-beyannamesi/366
- Gaziemir Belediyesi: https://www.gaziemir.bel.tr/bildirge-hayvan-haklari.html
Ek Belgeler: International League for Animal Rights (ILAR)’ın okuduğu söylenen maddeler ve UNESCO ile yazışmalar.
SONUÇ: BM ve UNESCO tarafından onaylanmış bir Hayvan Hakları Evrensel Beyannamesi bulunmamaktadır.
[i] “15 Ekim 1978’de Paris UNESCO evinde ilan edilen Hayvan Hakları Evrensel Bildirisi” başlığıyla Pamukkale Üniversitesinin resmi internet sitesinde sunulan 14 maddelik metin şu şekilde:
“Hayvan Hakları Bildirgesi
1.Bütün hayvanlar yaşam önünde eşit doğarlar ve aynı var olma hakkına sahiptirler.
2.Bütün hayvanlar saygı görme hakkına sahiptir. Bir hayvan türü olan insan , öbür hayvanları yok edemez. Bu hakkı çiğneyerek onları sömüremez.Bilgilerini hayvanların hizmetine sunmakla görevlidir. Bütün hayvanların insanca gözetilme, bakılma, ve korunma hakları vardır.
3.Hiçbir hayvana kötü davranılamaz, acımasız ve zalimce eylem yapılamaz. Bir hayvanın öldürülmesi zorunlu olursa, bu bir anda, acı çektirmeden ve korkutmadan yapılmalıdır.
4.Yabani türden olan bütün hayvanlar, kendi özel doğal çevrelerinde karada, havada ve suda yaşama ve üretme hakkına sahiptir. Eğitim amaçlı olsa bile özgürlükten yoksun kılmanın her çeşidi bu hakka aykırıdır.
5.Geleneksel olarak insanların çevresinde yaşayan bir türden olan bütün hayvanlar uyumlu bir biçimde türüne özgü yaşam koşulları ve özgürlük içinde yaşama ve üreme hakkına sahiptir.
6.İnsanların yanlarına aldıkları bütün hayvanlar doğal ömür uzunluklarına uygun sürece yaşama hakkına sahiptir. Bir hayvanı terk etmek acımasız ve aşağılık bir davranıştır.
7.Bütün çalışan hayvanlar iş süresi ve yoğunluğunun sınırlandırılması ve güçlerini artırıcı bir beslenme ve dinlenme hakkına sahiptir.
8.Hayvanlara fiziki ya da psikolojik bir acı çektiren deneyler yapmak hayvan haklarına aykırıdır. Tıbbi, bilimsel, ticari ve başkaca biçimlerdeki her türlü deneyler için de durum böyledir.
9.Hayvan beslenmek için yetiştirilmişse de bakılmalı, barındırılmalı, taşınmalı, ölümü de acı çektirmeden ve korkutmadan olmalıdır.
10.Hayvanlardan insanların eğlencesi olsun diye yararlanılamaz, hayvanların seyrettirilmesi ve hayvanlardan yararlanılan gösteriler hayvan onuruna aykırıdır.
11.Zorunluluk olmaksızın bir hayvanın öldürülmesi yaşama karşı suçtur.
12.Çok sayıda yabani hayvanın öldürülmesi demek olan her davranış bir soykırım, yani bir suçtur.
Her Taraf / Mehmet Altuntaş