Asıl, bir şeyin örneği ya da kopyası değil, kendisidir. Yani gerçek olan şeydir. Sahte kelimesi Türkçe’de “yapılmış, yapma, mamul, düzme” anlamına gelmektedir. Gizlemek ise; görünmeyecek, belli olmayacak bir yere ya da duruma koymak, görünmesini önlemek, saklamak veya bir olayı, olguyu, gerçeği vb. bilerek ve isteyerek açığa çıkarmamak, haber vermemek, bildirmemektir. Mit/Mitos ise, “anlatı, hikâye, öğreti” olarak açıklanırken, Barthes’a göre mit, “baskın sınıfın ideolojik amaçlarına hizmet eden karmaşık ve iyi biçimlenmiş bildirişim dizgesidir” demektedir.
Bu durumda karşımıza asıl, sahte, gizlemek ve mitos çıkmaktadır. Asıl vardır. Yerinde duruyordur. Peki, asıl hem göz önünde olacak hem de asıl nasıl gizlenecek? Bu işi mitos üstlenecektir. Asılı gizleyerek değil biçim değiştirerek sunacaktır. Mitos bu biçim değiştirmeyi güçlü bir görüntü ile yapacaktır veya yapmak zorundadır. İnsanlar görüntü ile ilgilenecektir. Asıl, gözler önünde görüntü ile duracaktır. Böylece asıl gizlenmiş olacaktır. Emziğe alışan bebek gibi gerçek göz önünde olduğu halde gerçek olmayan rağbet görecektir. Sevr gerçeği de hep göz önünde durarak gizlenecektir.
Gelelim Sevr Mağarası olayına.
Allah Resulü hicret yolculuğuna çıkacaktır. Emri almıştır. Zihninde hicreti olgunlaştırmıştır. Planları yapmıştır. Organizasyonu hazırlamıştır. Bütün yardımcı elemanlar belirlenmiştir. Sıra işi fiile dönüştürmek kalmıştır. Bir bir stratejiler uygulanmaya konulmuştur. Yolcu yönünü belirlemiştir ama yolunu tam zıt tarafından çizmiştir. Bu da çok iyi hazırlanmış bir stratejiyi göstermektedir. Yanında ise dostu vardır. Allah Resulü bir kul olarak yapması gerekenleri yapmıştır. Hiçbir ayrıntıyı kaçırmamaya özen göstermiştir.
Yola çıkmış resul ve arkadaşı. İnsani olarak yapmaları gerekenleri yapmışlar ve mağarada gizlenmek zorunda kalmışlar. Bu da planın bir parçası olan tedbirdir.
Allah Resulü tereddüde düşer mi? Düşmez. Arkadaşı da düşmez. Sadece biraz insani kaygıdır. Sonrası mı teslim olmaktır. Allah Resulü de onu yapmıştır. Dostuna da “Allah bizimle beraberdir” diyerek sakin ve emin olmasını tavsiye edecektir. Çünkü bu bildiği bir şeydi. Rabbimiz Musa’ya (as) “ ben sizin yanınızdayım” demişti. Mesele Allah ile beraber olmaktır. Allah ile beraber olmak üzere çıkılır ise Allah da yola çıkanlarla beraber olacağını vadediyor. Bu destek bütün tereddütleri ortandan kaldıracaktır.
Kolay değildir Mekke’den ayrılmak. Çünkü, Mekke’den ayrılış sadece bir çıkış değildir. Aynı zamanda karşılarına aldıkları Mekke’dir. Mekke’nin yıllardır oturmuş statükosu olacaktır. Mekke’nin eşrafı büyüktür/kalabalıktır ama onların gözünde küçüktür. Allah’ın yardımı büyüktür. Sekinet önemlidir. Sekinet büyük bir kuvvettir/inançtır davaya. Sekinet, korkunun ve kaygının olmadığı tedbirin elden bırakılmadığı yerdir. Allah Resulü göreceğini İsra da görmüştür. Alacağını almıştır. O güven de kendisine yetmiştir.
Böyle insani ve örnek alınacak “plan-organizasyon ve stratejiler” ile kişisel güven, teslimiyet mağaranın önündeki örümcek ve güvercine teslim edilmiştir. Örnek alınacak Allah’ın Resulünün yaptıkları, bir mitos ile gizlenecektir. O gün bugündür İslam âlemi çok boyutlu düşünme becerisine tevessül etmeyecektir. Derin düşünme zahmetine girmeyecektir….
Nasıl olsa bir güvercin gelecektir! Bu beklenti zihinleri uyuşturmuştur.
Mitos bununla da yetinmeyerek, yolda su vermeyen kadının taş olmasından, süt veren kadının koyunlarının kıtlık dönemlerinde süt vermesini de mitoslara eklenmiştir. Ebu Cehil’in niye taş olmadığını düşünmemiştir. Epeyce eklentilerde olmuştur.
Ne gariptir ki Sevr dendiği zaman akla “örümcek ve güvercin” gelirken; Allah Resulü’nün düşünmesi, emeği, gayreti, çabası, planı, stratejileri gizlenmiştir. Hem de gözler önünde bulundurularak. Çünkü gözler görünene değil görüntüye odaklanmıştır.
Allah Resulü, Sevr Mağarasında gizlenmiştir ve oradan ayrılmıştır. Yeni bir başlangıca yol almıştır. Mitos ise gizle-miştir ve mağarada kalmıştır.
▪︎Derinlikli düşünme…
▪︎Sorgulayıcı düşünme
■FIKHETME…
Zihninize, kalbinize bereket hocam…
Hocam yazınızı müslüman dünyaya eleştirel düşünmeyi hatırlatması ve kaderci bir bakıştan tedbirci bir bakışı öncellediği için önemli görüyorum. Allah kaleminize güç versin.
Mesele örümcek ve güvercin olsaydı yine iyiydi! Allah rasulü sonraki dönemlerde Allah’ın dengi bir ilaha dönüştürülmüştür! Yani Allahu Teala gibi haram/helal kılan, günahkarlara şefaat edecek ve vahiy olmadan da gaybı bilen bir ilah gibi algılanmıştır. Böylece insanların çoğu rasule bağlılık adına Allah’a şirk koşarak ibadet edenler haline getirilmişlerdir.