Tecavüz, İntihar ve Cinayet Oranları Neden Artıyor?
Bütün bir toplum magazin kültürünün ayrılmaz bir parçası gibi yaşamaya mahkûm ediliyor. Magazin kültürü en ciddi haber kanallarının bile ana haber bültenlerini, gazete manşetlerini işgal edip toplumun üzerine hücum ediyor. Elbette magazin kültürü diye kendi başına bir kötülük odağı, kendi imkanlarıyla iş gören bir organizma bulunmuyor yeryüzünde. Ancak şöyle bir tanım yapabiliriz: Magazin kültürü birey ve toplumun harama, günaha ve gayrı meşru ilişkilere olan eğilimini fısıltı halinde konuşmaktan modern iletişim araçlarıyla yayıp özendirici bir biçimde teşhir edilmesine geçişin adıdır.
Magazin kültürü artık siyasetin kodlarına da eğitim müfredatına da hatta aile yapısına da kolayca müdahale edebilecek bir pozisyonda. En çirkin davranışları sergilemeyi adet edinen, ahlaksızlığı meslek edinerek şöhret ve zenginlik kazanan, hastalık düzeyinde karakter sorunu yaşayan ve hemen hiçbir insani değerden nasiplenmemiş tipler birer fenomen daha doğrusu rol modeller olarak kamusal hayatın merkezine yerleştiriliyor. Reklam yüzü olmanın yanı sıra siyasetçilere sempati kazandıran pozlar vermekten eğitim öğretimde ‘kalite’ arttırıcı tavsiyelerde bulunmaya değin topluma istikamet veren her alanda boy gösteriyor magazin figürleri. Çıplaklıktan beter derin dekoltelerin yarıştığı, yüzlerce kez yaşanan sürpriz aşklara dair klişe kalıpların havada uçuştuğu, yıllara meydan okuma bahanesiyle giriştikleri teşhircilik tuzağıyla silkeleyecek yeni kerizler kovalayan sanatçı artıklarıyla önce akıllara ve kalplere tecavüz ediliyor. Akıllara ve kalplere yönelik tecavüzler kitlesel ve sistematik düzeyde halen sürüyor.
Eğer sebepler üzerine odaklanmıyorsak kadına karşı şiddeti kınama ve lanetlemek yarışına girmenin ciddi hiçbir faydası olmayacaktır. Suç oluşturan fiili ve suçu işleyen failleri üreten iklimi ortadan kaldıracak tedbirleri almadan tekrar eden kınama ve lanetleme yarışı timsah gözyaşından öteye bir mana taşımayacaktır. En temel ahlaki kaidelere savaş açarak iktidarını büyüten ve tahkim eden magazin kültürü, egemenliği altına aldığı fert ve topluma merhameti, adaleti, tevazuu, iffet ve izzeti, namus ve şerefi, sadakat ve vefayı tümden yok etmesini ihsas ediyor. İffet ve izzeti paspas eden, namus ve şerefi alay konusu yapan, zina ve içkiyi hayat tarzı edinen, teşhircilik ve aldatma dışında sanatsal faaliyet bilemeyen kişi veya grupların öne çıkarıldığı bir toplumda huzur ve güven nasıl tesis edilebilir ki!
İzzet ve şerefin zenginlik veya yoksullukla, iffet ve namusun eğitim durumu veya kariyerle hiçbir alakası yoktur elbette. Tecavüzün, cinayetin, intiharın toplumu derinden sarsacak düzeyde artıyor oluşu için birtakım göstergeler öne çıkarılabilir. İktisadi açıdan yaşanan daralmalar, işsizlik, geçim sorunu, alım gücünün düşmesi gibi gerekçeler veya siyasette yaşanan istikrarsızlık, gerilim veya çatışmaların belli bir oranda intiharla ilişkisi kurulabilecek olsa da tecavüz ve cinayetle bağı nasıl kurulacak? Bültenler önce tecavüz edilen ardından intihar süsü verilerek öldürülen kadınların hikayesinden geçilmiyor. Kimi eşini ve çocuklarını katledip sonra da kendini öldürüyor kimileri de üç beş kuruş, bir iki bilezik veya pahalı bir telefonu çalmak için barbarca cinayetler işleyip kaçıyor.
Zannediliyor ki bu tecavüz ve cinayetlerin ardına eklenen intiharların hesabı sorulmayacak. Buradan bir biçimde polisten, mahkemeden, cezaevinden sıyırılırsa başka bir hesap mercii yok ve hiç olmayacak. Tecavüzü örtme, cinayeti saklama becerisine güvenen ihtirasları zirve yapmış sapkın tiplerin bu derece yaygınlaşmasını ya elbirliğiyle ortadan kaldıracağız ya da herkes bu anaforun bir kurbanı olmak üzere kaderine razı olacak. Evet, devlet tedbirler alsın, kanunlar çıkarsın, cezai müeyyideleri ağırlaştırsın. Ancak kanunla, polisle, mahkemeyle adalet, merhamet, iffet ve şeref duygusu kazandırılabilir mi? Toplum, aile, eğitim, kültür kurumları ahlak ve adalet merkezli olarak kendini yeniden inşa etmeli ki iyilik ve güzellik üzere işleyen bir toplumsal denge kurulabilsin. Teşhircilikten aldatmaya, zinakârlıktan alkolizme her türlü edepsizliği ve sapkınlığı temsil eden hayat tarzlarına ve rol modellere karşı kapsamlı bir mücadele yürütmek gerekiyor.
Hem sapkınlığın propagandası yapılsın hem de tecavüz, cinayet ve intiharlara karşı toplumsal bir bilinç oluşturalım demek riyakarlıktan öteye düpedüz şeytanın ortaklığını temsil etmektir. Hem her türlüsüyle cinsellik ve şiddetin kışkırtılmasına taraf olup hem de tecavüz, intihar ve cinayetlerin önünü almaya soyunduğunu iddia etmek mantıksızdır ve hayatta hiçbir karşılığı yoktur. Kötülüğü, çirkinliği, yalan ve iftirayı, teşhircilik ve aldatmayı, zinayı ve cinayeti modelleyen filimler, diziler, magazin haberciliğine destek verip edepli ve vefalı, namuslu ve şerefli, merhametli ve adaletli bir toplumda hayat süremeyiz. İkisi bir arda olmuyor, olamıyor.
Gerçekten merhamet duygularımız güçlüyse, hakikaten adalete inanıyor ve toplumun geleceğini bu depresif iklimden korumak istiyorsak Hz. Adem’den Hz. Muhammed (a.s.)’a sürüp gelen evrensel ahlakın ilkelerine sahip çıkmak zorundayız. Şeytanın ve dostlarının adımlarını izleyen hiçbir fert ve topluma huzur ve sükunet nasip olmamıştır.
Akit / Kenan Alpay
Allah’ın hükümlerine rağmen hüküm/yasa yapılmasına onay veren herkes; kötülüklerden rahatsız olduğunu söyleyenler/yazanlar da dahil olmak üzere kötülüklerin yaygınlaştırılmasında pay sahibidirler!
En başta böyle bir eylemin içinde yer aldıkları için, işlenen şirk günahından dolayı iyi şeyler yaptıklarını zannetseler de hüsrana uğrayanlardan olacaklardır! (Zümer 65)