9 Mayıs 2025 - Cuma
  • Ana Sayfa
  • Künye
  • İletişim
Sık Kullanılanlara Ekle
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Venhar Haber
Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
Ana Sayfa Tavsiyelerimiz Var Ne Okunur?

Kitap Tanıtımı: Medine Müdafaası: Hicaz Bizden Neden Ayrıldı

Fahrettin Paşa, Medine savunması esnasında Mukaddes Emanetleri, İngilizlerin veya asilerin eline geçmemesi için şahsi kararı ile kuşatmadan önce İstanbul’a göndermiştir.

Yazar: Venhar Haber
5 Ocak 2022
Kategori: Ne Okunur?, Venhar Özel
0 0
5
Kitap Tanıtımı: Medine Müdafaası: Hicaz Bizden Neden Ayrıldı
PaylaşTweetleWhatsapp ile GönderE-posta Gönder

Kıymetli Venharhaber takipçileri, Naci Kâşif Kıcıman’ın “Medine Müdafaası: Hicaz Bizden Neden Ayrıldı” adlı hatırat kitabını tanıtmak istiyorum.

Kitabın künyesi şöyledir: Sebil Yayınları, 2. Baskı, 2004, 508 sayfadan oluşmaktadır.

Hatırat sahibi Naci Kıcıman 1893 yılında doğdu. I. Dünya Savaşı sırasında Fahreddin Paşa komutasındaki Hicaz Kuvvey-i Seferiyesi’nde İstihbarat zabitliği yapmıştır. Naci Kıcıman adı geçen hatıratı, Fahrettin Paşa’nın hatırat yazmaması üzerine kaleme almıştır.

30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesine göre Osmanlı orduları teslim olduğu halde Fahrettin Paşa Medine’yi müdafaaya devam etmiştir. Medine,  13 Ocak 1919’da bir hıyanet neticesinde kendi subayları tarafından askeri bir darbe sonucunda teslim olmuştur.

Fahrettin Paşa, Medine savunması esnasında Mukaddes Emanetleri, İngilizlerin veya asilerin eline geçmemesi için şahsi kararı ile kuşatmadan önce İstanbul’a göndermiştir.

Naci Kıcıman, Birinci Dünya Harbinin başlamasıyla, Arapların uzun süreden beri istiklal kazanmak için bekledikleri zamanın geldiğine inanmaya başladıklarını belirtiyor. Araplar, Osmanlı Devleti’nin Cihan Harbine dâhil olmasını fırsat bilerek gayelerine hizmet edecek bir lider arayışına girdiler. Bu işe en müsait kişinin Mekke Emiri Şerif Hüseyin’di. Şerif Hüseyin, Arap kralı olma arzusundaydı. Osmanlı idarecileri, Arapların isyan etme ihtimalinden şüphe duymaya başladılar. Olası bir isyana karşı tedbirlerini arttırmaya başladılar. Medine’nin kuzeyindeki Şam, Musul, Filistin vb. cephelerden ordu birliklerini Medine’ye sevk etmeye başladılar. Fahrettin Paşa’nın komutanlığa getirildiğinde ordu on beş bin kişiye ulaşmıştı. ”Hicaz Kuvva-i Seriyyesi” adı verilen ordu derhal Medine ve çevresinde savunma tedbirleri almaya başladı. Ordu silah ve erzak bakımından yetersizdi. Naci Kıcıman’ın anlattığına göre Fahrettin Paşa, ileri görüşlü, askeri örgütlenmeyi bilen, akıllı ve gayretli bir ordu komutanıdır. Müdafiler, bir yandan asker ve mühimmat sevk ederken çöl sıcaklarında ordunun su, yiyecek, ilaç ve mühimmat ihtiyacını tedarik etme yoluna gittiler.  Şerif Hüseyin’in İngilizlerle anlaşmasından sonra 12 Haziran 1916 tarihinde isyan başladı. Şerif, isyana başlamasıyla bir beyanname yayınladı.

Şerif Hüseyin; “Devlet-i Aliye-yi Osmaniye’ye ilk biat edenlerin Araplar olduğunu, Osmanlıya birçok kere yardım ettiğini” belirtikten sonra isyan sebeplerini özetle şöyle sırlamaktadır: “Biz, Osmanlı’ya değil İttihat ve Terakki hükümetinin politikalarına karşı isyan başlatıyoruz. İttihat ve Terakki gereksiz bir savaşa girmiştir. Gereksiz girdiği savaşta üstelik yanlış tarafta savaşa katılmıştır. Bu seçimleri ile Osmanlı birliğini bozarak Ehl-i İslam’ı kedere düşürmüştür. İttihatçılar, Sultan-Halife ile Müslümanlar arasında bağ olan ‘Kitabullah’ ve ‘Sünnet-i Seniyye’’yi ihlal ederek mirasta eşitlik getirmişlerdir.

Ayrıca İttihatçılar türlü bahanelerle Arap ileri gelenlerini idam ettirmiş, suçsuz çocuk ve kadınlarını yurtlarından sürmüştür. Biz Enver, Cemal, Talat hempalarına isyan ettik.” Diyordu.

Hicazda, Osmanlıya bağlı birçok aşiretler bulunuyordu. Bunların en önemlileri Şammar aşireti ile İbn-i Suud aşiretiydi. Şammar aşireti harbin sonuna kadar Osmanlı’ya bağlı kalmıştır. İbn-i Suud aşireti, Osmanlılar ve İngilizler arasında ikili bir siyaset gütmüştür.

Hatıratta dikkat çeken önemli olaylardan bir tanesi Arap isyancıların sayılarının 200,300 en fazla 1000 kişi olduğu belirtilmekte. On beş bin kişilik Medine ordusu ile göğüs göğse bir savaştan ziyade, isyancılar vur-kaç taktiği ile savaşıyorlardı.

Hicaz’ın diğer yerlerinde Osmanlı orduları, İngiliz savaş makinasının karşısında kayıplar vermektedir. Özellikle Filistin cephesinin çökmesi, Hicaz bölgesindeki diğer yerlerin işgal edilmesini hızlandırmıştır. Artık Medine hariç tüm Hicaz bölgesi İngilizlerin eline geçmişti. Kuzeyden mühimmat, gıda, ilaç vb. yardımlardan mahrum kalan Menide müdafileri kendi başlarına kalmışlardı.

  Yukarıda belirttiğimiz gibi Fahrettin Paşa’nın örgütçülük yönünün öne çıktığını görüyoruz. Çöl suları hamam suyu gibi kaynamış, karasinekler ve sivrisinekler askere huzur vermezken, gündüzün tersine gece ayazı asker üzerinde etkili oluyordu.

Medine’nin kuzeyinde ve güneyinde Osmanlı ordusu yenilince, İstanbul hükümeti Medine’yi tahliye etmek için Mustafa Kemal’i tam yetkili olarak Medine’ye göndermiştir. Medine karargâhında tahliye konusu konuşulurken (Mustafa Kemal tahliye yanlısıdır)  ilginç bir olay olur. Askeri erkânın olduğu salonun elektriği aniden kesilir. Odadakiler bunun ilahi bir işaret olduğuna kanaat getirir. Mustafa Kemal “Medine’yi ben tahliye etmiyorum… Hicaz’ı şimdiye kadar hangi kumandan müdafaa etmiş ise tahliyesini de aynı kumandan yapsın” der.

Fahrettin Paşa bunun üzerine bir beyanname yayınlayarak, Hilafet ’in gözbebeği Medine’yi, Ravza-yı Mutahhara’nın yeşil türbesi altında kan ve ateşe bulanmış kızıl bir kefenle gömülmedikçe vaz geçmeyeceğini bildirdi. Bunun üzerine Medine ahalisinden isteyenler güvenli bölgelere gidebileceği duyuruldu. Bu arada Medine sık sık çekirge hücumuna maruz kalıyordu. Kıtalar her okka çekirgeyi iki kuruş ikramiye karşılığında yok olmasına memur edilmişlerdi. Asiler, çekirgelere ‘Cündullah’ (Allah’ın askerleri) diyorlardı. Medine müdafileri tamamıyla yalnız başlarına kalmışlardı. Artık hiçbir yerden yardım alamıyorlardı.  Gölgede hararet 47, güneşte 72 dereceye kadar çıkıyordu. Sıtma, iskorpit vb. hastalıklar asker arasında hızla yayılıyordu. İskorpit hastalığı sebze yenilmediğinde ortaya çıkan bir hastalıktı. Asker İskorpit hastalığına yakalanmamak için ot yemeye başlamıştı. Fahrettin Paşa derhal sebze yetiştirilmesi için bir bölük oluşturdu. Müdafiler Medine’nin hürmetine şehrin imarı için çalışmalar başlatıyorlardı. Askerin soğuk su içmesi için buz fabrikası bile kurulmuştu. Buz ile hurmadan dondurma yapılıyordu. Açlığın hat safhaya çıktığı dönemde, varlığı ile mücadele edilen çekirgenin yenilmesi hususunda Fahrettin Paşa bir beyanname ilan etti. Çekirgenin, Peygamberimiz zamanında yenildiğine dair hadis ve Kur’an’dan deliller getirerek yenilebileceğini tavsiye ediyordu. Bu arada İspanyol nezlesi hastalığından günlük 150 civarından ölümler oluyordu. İlaç yok denecek derecede azdı. Asiler, Medine üzerine saldırıya cesaret edemeyip, Medine dışındaki ileri karakollara 100 -200 kişilik küçük müfrezelerle saldırıp kaçıyorlardı. Naci Kıcıman’ın söylediğine göre meşhur Casus Lawrens’ın abartıldığı gibi biri olmadığını, asilere demiryollarına sabotaj düzenlemeyi, bombalı saldırı taktikleri veren sıradan biri olarak bahsetmektedir. Asiler, Şam- Medine arasındaki tren hattının büyük bir bölümünü imha etmişlerdi. Sadece Medine’nin ileri karakollarına kadar demir yolu vardı. Gazla elektrik üretilerek Medine’nin aydınlatılması o devir için önemli sayılabilecek bir şeydi. Telefon, telgraf, telsiz vb. muharebe araçlarının kullanılması dikkat çekicidir.  Fahrettin Paşa’ya gizli bir posta gelir. Paşa uzun bir süredir İstanbul’dan ve diğer cephelerden harbin gidişatı ile ilgili doğru dürüst bir haber alamıyordu. Paşa, gelen postayı okuduğunda adeta yıkılmıştı. 30 Ekim 1918 itibari ile Osmanlı ordusu teslim olmuştu. Fahrettin Paşa’nın teslim şartlarına uyarak Medine’yi tahliye etmesi emrediliyordu.  Fahrettin Paşa kendisine çok güvendiği Naci Kıcıman’a bu durumu söyleyip fikrini sorduğunda, Naci Kıcıman teslim olmamaları gerektiğini bu haberin gizli tutulmasını tavsiye etti. Fahrettin Paşa beklediği cevabı almıştı.  Fakat İngiliz uçakları Medine üzerinde uçarak Osmanlı’nın teslim olduğunu, sizlerde teslim olursanız evlerinize göndereceğiz gibi sözlerle askeri silah bırakmaya çağırıyordu. Fahrettin Paşa’nın teslim olmayacağını öğrenen Osmanlı ordusu içindeki Arap askerler firar ederek asiler safına geçmeye başladılar. Bir süre sonra Medine Kuvve-yi Seyyaresi içinde bir grup subay, Fahrettin Paşanın teslim olmaması üzerine darbe yapmaya karar verdiler. Osmanlı ordusu Medine-yi Münevver’de, Resulün Ravzası’nda son Cuma namazını kılıyordu. İmam hutbede duygusal bir konuşma yapıyordu. Ravza’da ki binlerce kişi hüngür hüngür ağlıyordu. Hatip hutbeyi tamamlayamadan indi. Cuma namazı eda edilmişti. Çanakkale Savaş’ının başarılı iki alayı Medine Müdafaası için Medine’ye kaydırılmıştı. Elli beşinci ve kırk ikinci alay sancakları muhafızlarıyla beraber Peygamber’in kabri önüne getirildi. Biri sağa biri sola dikildi. Fahrettin Paşa bizzat Padişah’tan ferman gelmedikçe teslim olmayacağını, sadece Padişahtan emir alacağını söylüyordu.  Bu sırada çözülme Osmanlı ordusu içinde de başlamıştı. Fahrettin Paşa, Ravza-yı Mutahhara’da kalıyor dışarı çıkmıyordu. Darbeci subaylar, kararlaştırılan günde Ravza’ya gidecekler, Fahrettin Paşa’ya ricacı olacaklar, avuçlarındaki kül ile Paşa’yı görmez hale getirip ellerini bağlayacaklardı. Darbeciler, Fahrettin Paşa yerine emir subayının gözlerine kül serperek onu etkisiz hala getirdiler.  Darbeciler ricacı olmak için geldiklerini söyleyerek hep birlikte Paşa’nın ellerine ayaklarına sarıldılar. Paşayı bağlamak istiyorlardı. Darbecilerin, Paşa’yı pantolonsuz, gömleksiz dışarı çıkarmışlardı. Paşa “ utanmıyorsunuz”  diye seslenince darbeciler paşanın elbisesini giymesine izin verdiler. Paşa, kılıcı ve tabancasının Hazreti Fatıma türbesine emanet edilmesini istedi. Darbeciler, Fahrettin paşanın son isteğini yerine getirdiler. Aynı gün cumaya denk gelmişti. Öğleye doğru Harem-i Şerif ziyaretçilerle dolmuştu. Kıtalardan zabit ve neferlerden birçok kimseler vedaya gelmişlerdi. Hatip, ağır ağır ‘Minber-i Saadet’e çıkmış, hutbe okumaya başlamıştı. Münacat kısmında sıra Halife-yi Ruy-i Zemin Hazretlerinin isimlerine gelince zavallı hatibin sesi kısıldı. Padişah ve askerine nusratler, tazarru ve niyaz ederken tahammül edemedi, ağlamaya başladı. Hatiple beraber binlerce asker de ağlıyordu. Ağlamamak gayri kâfi idi. Gözyaşları seller gibi aksa bile müdafaa tarihine sürülen lekeyi temizlemek kabil değildi.

Fahrettin Paşa, Mısır’da Üsera esir kampına giderken, “Cünud-i Muntazama-yi Haşimiye” (Muntazam Haşimiye Askerleri) başıbozukları sokak aralarına, mahallelere dağılmışlar, yağmaya ve çapula başlamışlardı bile.

Alaaddin Aydın

Çok Yorumlanan 5

  1. Ahmet Durmuş says:
    3 sene önce

    Bu güzel tanıtım için kardeşim Alaaddin hocaya teşekkür ediyorum. Kitabı bir an önce okumak için heyecanlandım desem abartı olmaz. Allah razı olsun kardeş.

    Cevapla
  2. Alaaddin Aydın says:
    3 sene önce

    SENDENDE ALLAH RAZI OLSUN AHMET ABİ

    Cevapla
  3. faruk says:
    3 sene önce

    Tarih önemlidir. Kitap tanıtımı ile o anı yaşar gibi oldum. Ellerinize sağlık.

    Cevapla
    • Alaaddin Aydın says:
      3 sene önce

      Teşekkür ederim sağolun

      Cevapla
  4. EmreA says:
    2 sene önce

    kitabı nasıl temin edebiliriz acaba yardımcı olursanız sevinirim

    Cevapla

Bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

VENHAR YAZARLARI

Şükrü HÜSEYİNOĞLU
Şükrü HÜSEYİNOĞLU

Gazze Ulusal Sınırların Kurbanıdır

Ahmet DURMUŞ
Ahmet DURMUŞ

Bir Toplumu Dışarıdaki Değil İçerideki Düşman Yıkar

Mehmed DURMUŞ
Mehmed DURMUŞ

Düşmanı Kahretmenin Yolu

Bünyamin ZERAN
Bünyamin ZERAN

Yaşamak Yüklü Kelimeler

Mehmet Akif COŞKUN
Mehmet Akif COŞKUN

taşa yaz dalgalanmıyorsa su /suya oku kafa yarmıyorsa taş

Yakup DÖĞER
Yakup DÖĞER

Filibeli Ahmed Hilmi'de Avrupa Siyaset ve Medeniyeti

Faruk KARAASLAN
Faruk KARAASLAN

Çeç

Erdal BAYRAKTAR
Erdal BAYRAKTAR

Teyakkuz Hali

Yazarın Diğer Yazıları

  • İsrail’in Gazze’ye Yönelik Son Planı: “Gideon’un Savaş Arabaları” Nedir?
    9 Mayıs 2025
  • Soyu Tükenmek Üzere Olan Gazze’nin Son Çocukları…
    8 Mayıs 2025
  • Korkak Müslümanlara Değil Sapkın Yahudilere Güveniyoruz
    7 Mayıs 2025
  • İsrail Ürünlerini Boykot Edenlere Ceza Geliyor: Ya 20 Yıl Hapis ya 1 Milyon Dolar!
    7 Mayıs 2025
  • İnsanlığın Ortak Değeri Olan Vicdan
    6 Mayıs 2025
  • Son Dönem Osmanlı Ulemasında Hilafet Düşüncesi
    4 Mayıs 2025
  • Ailesiz Toplum Projesi
    3 Mayıs 2025
  • Çok Okunan
  • Çok Yorumlanan
  • Son Eklenen
“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

“İslam Güncellenmeli” Diyen Haham!

21 Şubat 2020
Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

Cemal Granda:Atatürk’ün Uşağının Gizli Defteri

19 Ekim 2018
Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

Türbanlı Anneler ve Seküler Kızları

7 Aralık 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

30 Kasım 2018
Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Ahmet Altınok ile Hollanda’daki Yaşam Üzerine Söyleşi

Yenilendik !

Yenilendik !

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Allah’sız Bir Adalet Anlayışı Adalet Getirmez

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

Kardeşim Erkan İbretlik Bir Emanet

İsrail’in Gazze’ye Yönelik Son Planı: “Gideon’un Savaş Arabaları” Nedir?

İsrail’in Gazze’ye Yönelik Son Planı: “Gideon’un Savaş Arabaları” Nedir?

9 Mayıs 2025
Soyu Tükenmek Üzere Olan Gazze’nin Son Çocukları…

Soyu Tükenmek Üzere Olan Gazze’nin Son Çocukları…

8 Mayıs 2025
İslam Tarihinin En Korkak Liderleri Olarak Kayıtlara Geçeceksiniz!

Korkak Müslümanlara Değil Sapkın Yahudilere Güveniyoruz

7 Mayıs 2025
İsrail Ürünlerini Boykot Edenlere Ceza Geliyor: Ya 20 Yıl Hapis ya 1 Milyon Dolar!

İsrail Ürünlerini Boykot Edenlere Ceza Geliyor: Ya 20 Yıl Hapis ya 1 Milyon Dolar!

7 Mayıs 2025

Çeşitli ulusal/uluslararası basın yayın organlarından Müslümanlar’ın gündemini ilgilendirebilecek haberler iktibas eden ve Kur’an merkezli tevhidi bir din algısı oluşturabilmek için çeşitli makale, kavram, kıssa, video ve fotoğraf yayınlayan ve Nebevi bir duruş sergileme gayesinde olan bir web sitesidir.

Bizlere yönelteceğiniz eleştirilere açığız. Ancak alıntıladığımız her içerikteki düşünceye tam manasıyla katılmadan da yayımladığımız olmaktadır. Bu konuda anlayışınıza sığınırız…

Kategoriler

  • Venhar Yorum
  • Venhar Makaleler
  • Ne Okunur?
  • Ne İzlenir?
  • Kavramlar
  • Venhar Röportajlar
  • Öncü Şahsiyetler
  • Süreli İslami Yayınlar
  • Alıntı Söyleşi
  • Alıntı Makale
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Etkinlikler
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular

Yazarlar

  • Abdi KEÇELİ
  • Ahmet ALTINOK
  • Ahmet DURMUŞ
  • Arif BOTAN
  • Bünyamin ZERAN
  • Celal SANCAR
  • Dilek BUZ
  • Erdal BAYRAKTAR
  • Erdem ZERAN
  • Hasan BAKIRCI
  • Mehmed DURMUŞ
  • Mehmet Akif ÇOŞKUN
  • Sabri AYDIN
  • Şükrü HÜSEYİNOĞLU
  • Yakup DÖĞER

E-Posta Listemize Kaydolun!

E-Posta listemize kaydolarak öne çıkan makaleleri sürekli olarak takip edebilirsiniz.

*Lütfen gerçek hesaplar giriniz.

  • Ana Sayfa
  • Her Güne Bir Ayet
  • Yazarlarımız
  • Venhar Yorum Haber
  • Küçük Müslümanlar
  • Alıntılar
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Tavsiyelerimiz Var
  • Kavramlar
  • Röportajlar
  • Venhar Web TV
  • Fotoğrafların Dili
  • Duyurular
  • Künye
  • İletişim

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Sonuç Yok
Tüm Sonuçları Görüntüle
  • İslam Dünyası
  • Dünya
  • Türkiye
  • Yazarlar
  • Alıntılar
  • Tavsiyeler
    • Ne Okunur?
    • Ne İzlenir?
  • Röportajlar

© 2021 Venhar Haber – Rabbi için namaz kılan ve dik duran bir nesile…

Hoşgeldiniz!

Hesabınıza aşağıdaki bölümden giriş yapabilirsiniz

Şifremi unuttum?

Şifrenizi kurtarın

Şifrenizi sıfırlamak için kullanıcı adı veya e-posta adresinizi girin.

Giriş

Add New Playlist

- Select Visibility -