Şeref ile yaşamanın zorluğunu bilirdik de… Şeref ile ölmek dahi zormuş… Korkak gibi yaşamanın zilletini bilirdik de… Düşmanın, seni öldürmeye değer bulmaması da zormuş… Halife edebiyatı yapardık da… Kayıtlara tarihin en korkak Müslümanları olarak geçme ihtimalimiz çok daha zormuş… Ağaran günün nice yeniliklere gebe olduğunu bilirdik de… Kahramanlık ile soytarılık arasında bu kadar ince bir çizgi olduğunu görmek de zormuş…
İsrail terör örgütünün Gazze’de uyguladığı soykırım hız kesmeden istikrarlı bir şekilde devam ediyor. Biz beceriksiz Müslümanların yüzyıllardır anlatamadığımız Yahudi vahşetini, kendileri o kadar güzel bir şekilde gözler önüne seriyorlar ki… Binlerce teorik eğitim programı ile oluşturmamız mümkün olmayan bilinçli kitleler, Yahudilerin gözü dönmüş katliamları ve Gazze ehlinin pürü pak şehit kanları sayesinde kendiliğinden oluşuyor. Şehit Yahya Sinvar ve İsmail Heniyye kuyruklarına nasıl bastılarsa artık… Allah onlardan razı olsun… Yahudi köpeği, denge siyasetini filan tamamen bıraktı ve gerçek yüzünü koydu ortaya…
Tüm dünya artık Yahudilerin bebek katili olduğunu biliyor. Tüm dünya artık Yahudilerin yaptıkları bebek katliamlarına sapkın tahrifat ürünü kutsal kaynaklarını referans gösterdiklerini biliyor. Yani bunun dönemlik bir eylem değil, sözde kutsal kaynaklardan beslenen ve nesillerden nesillere aktarılan zihinsel-fikirsel bir sapkınlık olduğunu biliyor… Tüm dünya artık Yahudilerin insanlık için genel bir tehdit olduğunu biliyor! Dünya üzerindeki tüm vicdanlı insanlar ve tüm Müslümanlar sadece bir liderden bir kıvılcım bekliyor. İsrail’e karşı cihad ilan edecek gerçek bir liderden gerçek bir adım… Buna karşın dünya üzerindeki tüm Müslüman liderler, ölmekten çok korkmuş gibi görünüyorlar.
İslam ülkelerinin tek tek derinlik analizlerini yapmayacağım. Özet olarak sözde Müslüman olan ve gücü kuvveti yerinde olan çok ülke var… Bugün ya Allah dese dünya üzerindeki tüm Yahudileri kanlarında boğabilecek çok fazla Müslüman ülke var… Bu ülkelerin petrol rezervleri var… Bu ülkelerin maden yatakları var… Bu ülkelerin insan gücü var… Bu ülkelerin çeşitli kalemlerde ticaret hacmi var… Bu ülkelerin kritik jeopolitik konumları var… Bu ülkelerin yeni nesil teknoloji geliştirebilen cevval mühendisleri var… Bu ülkelerin âlimleri var… Bu ülkelerin edebiyatçıları var… Bu ülkelerin çok geniş ağlara sahip sivil toplum kuruluşları var… Bu ülkelerin fedakâr, cefakâr, cihat ilan edildiğinde şehit olmak için yarışa girecek, gözü kara, asil halkları var…
Bu ülkelerin her şeyden önce Kur’an-ı Kerim gibi bir avantajı var… Tüm dünya Müslümanlarına aynı bilgiyi, aynı donanımı, aynı ruhu, aynı heyecanı empoze edebilecek, muazzam bir dizayna sahip olan bir kutsal kitabımız var…
Peki bunca varın içerisinde ne yoğ?
Müslüman ülkelerin liderlerinde ve o liderleri ortaya çıkaran Müslüman halklarda;
İdrak yok… İrade yok… Cihat yok… Şehadet arzusu yok… Ruh yok…
Kur’an-ı Kerim gibi muazzam bir dizayn var elimizde ama idrak edemiyoruz. Cümleye dikkat… Olanları, olmakta olanları, olmakta olanların sebeplerini ve sonuçlarını, olacak olanları, olacak olanların sebeplerini ve sonuçlarını, tüm bu olanlara, olmakta olanlara ve olacak olanlara Müslümanların nasıl tavır alması gerektiğini, kâfirlerin nasıl tepki vereceğini, münafıkların sahtekârlıklarını… Her şeyi anlatıyor o ilahi mesaj… Çünkü o mesaj, tüm şeylerin yaratıcısından! Çünkü o mesaj, Kur’an-ı Azimüşşan’dır! Kurtuluşun tek reçetesi… Rabbimizin kudretinin nişanesi… Mümin kulların yegâne yönergesi… Yaratanın; hayat, kâinat, düzen ile ilgili istisnasız tüm detayları yaratılmışlar ile paylaştığı yegâne kaynak olan Kur’an-ı Kerim’i okumuyoruz, anlamıyoruz, idrak edemiyoruz. Böylelikle toplumun idrak edemediği Kur’an-ı Kerim’i, bu idraksiz toplumdan neşvünema bulan liderlerimiz de idrak edemiyorlar.
Peygamber Efendimiz gibi örnek alabileceğimiz eşsiz bir insan var. Ashaba dönüştürdüğü muazzam bir cehalet toplumu var. Ticaret ahlakını kavrayabileceğimiz nice misaller var. Eğitime dair yaklaşımlarını örnek alabileceğimiz nice detaylar mevcut… Yönetim usulleri var. Cihat anlayışını net ortaya koyan gazveler var. Ancak biz onun sünnetini okumuyoruz, anlamıyoruz, idrak edemiyoruz. Böylelikle toplumun idrak edemediği peygamber sünnetini, bu idraksiz toplumdan neşvünema bulan liderlerimiz de idrak edemiyorlar.
Karmaşa çağının Müslümanları olarak ilim öğrenmenin önemini idrak edemiyoruz. İnsanı insan yapan yegâne unsur ilimdir. Okumayan bilemez, bilmeyen yaşamayı tatbik edemez… Tüm ilim dallarında olduğu gibi tarih ilminin de önemini idrak edemiyoruz. İlk insandan bu yana, yaşananları merak edip araştırmıyoruz. İbret almıyor, kendimize dersler çıkarmıyoruz. Tekrar tekrar aynı hataları yapmamızın sebebi cehaletimiz… Okumuyoruz. Okumuyoruz. Okumuyoruz… Böylelikle toplumun idrak edemediği ilmin önemini hassaten tarih ilminin önemini, bu idraksiz toplumdan neşvünema bulan liderlerimiz de idrak edemiyorlar.
İdrak edilemeyen; Kur’an-ı Kerim, Sünnet ve ilim bilinci, toplumlarda ve liderlerinde iradesizliği doğuruyor. Neyin iradesizliğini doğuruyor? Cihat iradesizliğini doğuruyor. İlk olarak nefse karşı cihat edemiyoruz. Haramlara, günahlara bulaşıyoruz. Zevk-ü sefa peşinde, makam mevki peşinde, ölümsüzlük peşinde koşturuyoruz. İbadet etmiyoruz. İnfak etmiyoruz. Müslümanca bir hayat kaygısı gütmüyoruz. Dünyayı çok seviyoruz. Ölümden nefret ediyoruz. Çünkü nefisle cihadın ne manaya geldiğini bilmiyoruz. İkinci olarak hakka davet noktasında kalp ile, dil ile cihat etmiyoruz. İyiliği emredip kötülükten men etme düsturunu ifa hususunda irade gösteremiyoruz. Bırak nesil yetiştirmeyi, yan komşumuzun ahvalinden haberimiz yok. İnsanların en hayırlısının, insanlara faydalı olan olduğunu unuttuk. Kimse kimseye Allah’ı hatırlatmak zahmetinde bulunmuyor artık… Üçüncüsü ise ilk ikisinden kaynaklı olarak kılıç ile cihat noktasında irade gösteremiyoruz. Nefsini haramlardan arındıramayan, haksızlıklara dil ile, kalp ile dahi müdahale etmeyen müptezel toplumlar, haliyle el ile müdahale edecek takati bulamıyor. Doğal olarak bu toplumların başında bulunan liderlerde Yahudi’ye karşı cihat edecek iradeyi gösteremiyor. Toplumları gibi onlar da yaşamayı çok seviyor ve ölümden nefret ediyorlar. Cihadın, şehadet arzusunun olmadığı toplumlarda ve liderlerde de ruh aramak son derece saçma olur zaten… Gözlerinin önünde çocukları paramparça edilir. Gözlerinin önünde kadınlarına erkeklerine envaiçeşit zalimlikte işkenceler edilir. Gözlerinin önünde milyonlarca insan katledilir de müdahale edecek takatleri olmaz. Kaldı ki cihat ruhu…
Ey Müslüman ülkelerin liderleri, tarihe korkaklığınız ve rezaletiniz ile kaydedileceksiniz!
Allah ve Resulü, haksızlıklara karşı gerekirse Allah için ölmeyi emreder. Mazlumlar gözler önünde paramparça edilirken saçma sapan binlerce beşeri stratejiyi ya da bahaneyi art arta sıralamayı değil!
“Size ne oluyor da, Allah yolunda ve, “Ey Rabbimiz! Bizleri halkı zalim olan şu memleketten çıkar, katından bize bir dost ver, bize katından bir yardımcı ver” diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?” Nisa-75
Ya Rabbi! Sen Ümmet-i Muhammed’e gerçek bir lider ver! Şu an söz sahibi olan tüm sahtekârlara, başlara, baş eğdirecek… Ümmete liderlik edecek ve küffara haddini bildirecek bir kumandan gönder bize Ya Rabbi! Amin! Amin! Amin!
İbrahim Halil Yetim / Milli Gazete