Üçüncü yılına giren Suriye iç savaşında yaklaşık 100.000 kişi hayatını kaybetti. Savaştan kaçan iki milyona yakın Suriyeli komşu ülkelere sığındı. Suriye krizinin tetiklediği mezhep çatışması komşu ülkelere yayılmaya devam ediyor. Tüm bunlar olurken Obama yönetimi Suriye konusunda anlamlı bir adım atmamaya kararlı. Amerika’nın Suriye’ye müdahale etmek istememesinin sebeplerini daha önce pek çok kez belirttim. Suriye’ye askeri müdahale riskli. Muhalifler içindeki radikal İslamcı gruplar oldukça güçlü. Fakat Obama’nın Suriye krizinin çözümünde ayak sürümesine bir başka açıdan bakmak da mümkün.
Suriye’de süren iç savaşın Amerika için kısa vadede birkaç hoş yan etkisi var. Biraz da bu yüzden Obama krizi sonlandırmak için çok da acele etmiyor olabilir. İran, Hamas ve Hizbullah gibi Amerikan karşıtı güçler Suriye kriziyle güç kaybetti. 2003 Irak’ın işgaliyle İran, Afganistan’dan Akdeniz’e uzanan bir bölgede etkinliğini artırmış, ‘Amerikan hegemonyasına karşı direniş cephesi’nin başını çekerek etki alanını genişletmişti. Fakat Suriye meselesinde Esad rejiminin yanında yer alması İran’ın meşruiyetine ve bununla birlikte bölgedeki yumuşak gücüne darbe vuran bir gelişme. 2006’dan bu yana yakın ittifak içinde olduğu Hamas’ın siyasi kolu dahi İran cephesiyle arasına mesafe koydu. Esad’ın muhaliflere karşı rejim saflarında savaşmasını istediği Hamas lideri Halid Meşal bu talebi reddedip, merkezini Şam’dan Katar’a taşıdı.
Hamas’ın bu kararı İran’ı olduğu kadar Hamas’ı da zayıflattı. İran’ın bu karar üzerine Hamas’a verdiği askeri ve finansal desteğin önemli bir bölümünü kesmesi Hamas’ın siyasi ve askeri kanatları arasında bölünmeye sebep olmuş durumda. Askeri kanat İsrail’in Golan’daki güvenlik kriziyle meşgul olduğu ve İran’dan gelecek silah yardımına en çok ihtiyaç duyduğu bir dönemde silah ve para akışının kesilmiş olmasına kızgın.
HİZBULLAH GÜÇ KAYBEDİYOR
Suriye’deki çatışmanın Amerika için yarattığı bir başka olumlu sonuç Hizbullah’ın Suriye meselesine dahil olmasıyla güç kaybetmiş olması. Hizbullah, kaynaklarının önemli bir bölümünü ve binlerce askerini Esad’a destek olmak için Suriye’ye kaydırdı. Sadece Kuseyr çatışmasında dahi yüzlerce militanını kaybetti. Fakat daha da önemlisi Hizbullah’ın Esad cephesinde yer alması Lübnan’da ve bölge genelinde Hizbullah’ın imajını zedeledi. Şii grubun Lübnan’daki siyasi rakipleri bu durumu kullanıp Hizbullah’a karşı yoğun bir karşı-propaganda kampanyası başlattı bile.
Amerika’nın Irak’tan çekilmesinin ardından bölgede güç kazanma arayışına giren ve Washington’ın bölgedeki rakiplerinden olan Rusya da Suriye meselesinde izlediği politikayla bölgede mevzi kaybedenlerden. Fakat belki de hem İsrail hem de Washington için Suriye’de yaşananların kısa vadede yarattığı en olumlu sonuç bölgenin ve dünyanın dikkatinin İsrail-Filistin meselesinden Suriye’ye kaymış olması.
Suriye’de olanlar kısa vadede Amerikan karşıtı cepheyi zayıflatmış olabilir. Fakat orta ve uzun vadede Suriye’de çatışmanın devam etmesi Amerika’nın bölgesel müttefikleri başta olmak üzere tüm bölgeyi istikrarsızlaştıracak ve bölge genelinde bir mezhep çatışmasının önünü açacaktır. Bunun Amerikan çıkarları açısından oluşturduğu tehdidi anlatmaya gerek yok. Sorulması gereken, başkanlığının son döneminin altıncı ayına girmiş Obama’nın, Suriye politikasının (ya da politikasızlığının) orta ve uzun vadeli sonuçlarıyla ne kadar ilgilendiği.
Gönül TOL