Gündem seçim tartışmaları ve partilerin oluşturduğu klozet, diyanet, emekli maaşları asparagasları ile dolu iken, yaklaşık 2 aydır televizyonlarda bangır bangır maddi-manevi pislik saçan reklamlar kol gezmekte… İşte bunlardan ikisine getirilmiş dilekçe formatlı bir eleştiri yazısı;
T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Reklam Kurulu Başkanlığına
Değerli Reklam Kurulu Üyeleri,
Sizlerin çabalarını, özellikle de çocuklara dönük duyarlılığınızı yakından takip eden bir çocuk hekimi ve öğretim üyesi olarak son haftalarda TV ekranlarında görünen Coca Cola ve ‘Maret’ reklamlarının yasaklanması konusunda başvuruda bulunmak istiyorum.
Bir bebek doğduğunda bize kalbini ödünç verir ama onları bir çok risk bekler. Bunları yoksulluk (beslenme yetersizliği, ev içi ortamların yetersizliği vs.), bir çok hastalık, eğitim ve yetişme imkansızlıkları/eşitsizlikleri, hırpalayıcı aile ortamı, çeşitli biçimlerde şiddete maruz kalmak, savaşlar ve göçler, umarsızlık, kazalar, yakın kayıpları olarak sayabiliriz. Bu sorunlar bir çok ülkede bütün şiddeti ile sürerken son 30 yılda çocuklar aynı zamanda TV ve diğer medya araçlarının hedefi haline gelmişlerdir. Çocuklar ve gençler hem yarının erişkinleri olacakları için hem de zihin ve bedenleri etkilenmeye/değişime açık olmaları nedeniyle reklam sektörünün en önemli hedef grubudur. Reklam sektörü, bekleneceği gibi çocukların biyolojik ihtiyaçlarını ( yemek, içmek vb.) bağımlılık derecesinde zevk aracına dönüştürülmesini ve tüketim ile ihtiyaç arasındaki bağın koparılmasını, böylece çocukların yaşam boyu “tüketiciler” olması amaçlamaktadır. Ayrıca, Amerikan Çocuk Hekimleri Akademisi’nin verilerine göre, çocuklar özellikle küçük yaşlarda reklamlarla gerçek dünyanın ayırımını yapamamakta, çocukların seyrettiği programların saldırgan davranışlara yüzde 10-30 oranında katkısının olduğu bildirilmektedir.
TÜİK tarafından yakın zamanda yayınlanan bir rapora göre ülkemizdeki çocukların yüzde 92,5’u hemen her gün TV izliyor ve çocukların bilgisayar kullanmaya başladıkları ortalama yaş 8, internet kullanmaya başlama yaşı 9 ve cep telefonu kullanmaya başlama yaşı 10 olarak belirtiliyor. Bu bilgiler çocukların televizyonlarda yayınlanan bütün reklamlara sürekli maruz kaldığını göstermektedir. Reklamların arasında besin sektörünün reklamları büyük bir yer tutmaktadır ve bu reklamların büyük çoğunluğu çocuk beslenmesinde önerilmeyen besinleri kapsamaktadır. Reklamların çocuklar üzerindeki etkilerini şişmanlık sıklığındaki artış üzerinden incelemek mümkündür ve bu konudaki görüşler “ Toplumdaki ve çocuklardaki şişmanlık artışının arkasındaki gerçekler” başlıklı yazımızda ayrıntılı olarak incelenmiştir.
Çocukların reklamlarla ilişkisi ile bir bir başka sorun, saflık, neşe, iyilik, çıkar düşünmeme gibi özellikleri olan çocuk varoluşunun reklamlarda kullanılmasıdır. Günümüzde başta besin ve iletişim sektörleri olmak üzere bir çok şirket, çocuklar üzerinden “olumlu etki” stratejisi izlemekte ve aslında bu yolla çocukları da kendi ürünlerinin tüketicisi haline getirmektedirler. Çocukların reklamlarda kullanılması büyük ölçüde modern dünyanın bir icadıdır ve gelişen teknolojiler ile çocuklar arasındaki o sihirli ilişki de buna kapı açıyor. Bir kaç yıl önce çıkan “ Zehirlenen Çocukluk-Modern dünyanın çocuklar üzerine etkileri” isimli ve bir İngiliz eğitimcinin deneyimlerine dayanan kitap, tam da bu konuyu yani çocukların doğadan, aileden, kitaplardan, sokaklardan, arkadaşlarından, oyuncaklardan koparılarak nasıl pasif tüketiciler haline getirildiğini anlatmaktadır.
Kola reklamı
Bir litre normal “Coca Cola”, yaklaşık 450 kalori eşdeğeri şeker, 0.15 gram kafein, değişik miktarlarda renk veren maddeler, orijinal tadı sağlayan kola özü ve esas önemlisi gazlı içecek olmasını sağlayan fosforik asit içermektedir. Coca Cola’daki şekerin mısır şurubu bazlı olduğunu ve böylece aslında daha çok früktoz alınmasına neden olduğunu da biliyoruz. Yakın zamanda yayımlanan bütün araştırmalar başta çocukluk çağı olmak üzere büyün yaş gruplarında şişmanlık ile kola tüketimi arasında önemli bir bağlantı olduğunun üzerinde durmaktadır. Bu tür şekerli içecekler bir taraftan kan şekerini hızlı bir şekilde yükselten, dolayısıyla insülin hormonunu arttırarak vücudun yağ depolamaya yönelmesine yol açan etkileri nedeniyle (diyet ürünler var denebilir ama suni tatlandırıcı içeren ürünlerin de insülin salgısını arttırdığını biliyoruz), diğer taraftan süt ve süt ürünleri gibi sağlıklı beslenmenin temeli olan içeceklerin yerine geçtiği için şişmanlık için risk oluşturuyor. İnsanın insülin düzeyinin sürekli yüksek olması, tokluk hissinin oluşmasını engelliyor ve böylece yeteri kadar yemek yense bile “ beyinsel açlık” devam ediyor. Bunların dışında kola içme alışkanlığının “fast food” beslenmeye eşlik ettiğini ve kola ile birlikte daha fazla yemek yendiğini biliyoruz. Bu nedenle de çocukluk çağı şişmanlığı ve buna bağlı şeker hastalığının önemli bir sorun haline geldiği ABD’deki çocuk sağlığı otoriteleri çocukların kolalı içeceklerden uzak tutulmasını önermektedir.
Yeni yayınlanmaya başlayan reklamın öncelikle “kanı kaynayan” ve sıcağın başına vurduğu gençler arasında bedenler üzerinden işleyen bir etkileşime odaklandığı ve Coca Cola’nın da bir tür “kendinden geçirici” olarak bu sürecin vazgeçilmezi olduğunu anlattığı görülüyor. Aslında bu kurgunun, yani Coca Cola’nın bir tür mutluluk iksiri olduğunun çok başarılı reklam teknikleri ve esas olarak gençlerin duru neşeleri üzerinden anlatılmasının, Coca Cola reklamlarının bilinen bir özelliği olduğunu biliyoruz. Bu reklam, susuzluk hissini ve “vücuttaki harareti” dikkate getirerek ve bu şekilde sıcağa bağlı sıvı kayıplarının Coca Cola ile telafi edilebileceğini öne sürmektedir. Oysa, sıcağa bağlı sıvı kayıpları için en ideal sıvı doğal kaynak suyudur. Bu nedenle yeni Coca Cola reklamı yanıltıcı özellikler taşımaktadır. Şeker içeren Coca Cola’nın osmolalitesi 493 mmol/kg olup, normal serum osmalitesinin üst sınırı olan 295’den bir hayli yüksektir. Yazın sıvı kaybının telafisi için içilecek sıvılar için en ideal osmalite 275-295 momol/kg arasında olmalıdır. Bu durumda reklamlarda Coca Cola’nın susayınca içilecek bir içecek olarak sunulması, çocuk sağlığı bakımından yanıltıcı bilgi vermek anlamına gelmektedir.
Maret reklamı
Maret reklamı ise çocukların “Brokoli” gibi sebze türleri yanında veya bu tür besinlere seçenek olarak “ Brokoliye var da bize yok mu? cümlesi bu bakımdan dikkat çekicidir) salam ve sucuk gibi besinleri tüketmesini özendirmektedir. Oysa bu ürünler özellikle çocukların sağlığı bakımından önemli sakıncalar taşımaktadır. Salam-sucuk-sosis gibi et ürünlerinde renk stabilitesini sağlamak, mikrobiyal gelişmeyi kontrol altına almak ve kür edilmiş et ürünlerinin karakteristik tadını oluşturmak amacıyla yaygın bir şekilde nitrat ve nitrit kullanılmaktadır. Nitrat ve nitrit insan sağlığına olan olumsuz etkilerinden dolayı yiyeceklerde bulunması istenilmeyen bileşiklerdir. Yiyeceklerle alınan nitrat daha ağız boşluğunda iken ağız florasını oluşturan bakteriler tarafından kısmen nitrite indirgenir. Kalanı mide-bağırsak sistemine geçer. Dolaşıma kansan nitratın bir bölümü tükürük bezleri vasıtasıyla tekrar ağız boşluğuna salgılanır ve nitrite indirgenmesi devam eder. Bu mekanizma ile vücuda alman nitratın yüzde 20’sinin nitrite dönüştürüldüğü bildirilmektedir. Oluşan nitrit kandaki hemoglobini methemoglobine dönüştürerek oksijen taşıma fonksiyonunu bloke eder. Bunun neticesinde de methemoglobinemi meydana gelir. Çocuklarda bu mekanizmada görevli enzim (sitokrom-b5 redüktaz) aktivitesi %50 daha düşük olduğu için methemoglobinemi riski daha fazladır. Nitritin insan sağlığı üzerine bir başka olumsuz etkisi, sekonder aminlerle tepkimeye girerek nitrozaminlerin oluşumuna neden olmasıdır. Fermentasyonun söz konusu olmadığı salam ve sosislerde ilave edilen nitritin tamamen parçalanmaması ve dolayısıyla da nitrozaminlerin oluşumu söz konusu olabilmektedir. Nitrozaminlerin potansiyel olarak kanserojen olduğu çok sayıda araştırıcı tarafından bildirilmiştir. Özellikle son yıllarda yapılan çalışmalar yüksek nitrit tüketiminin tiroid hormonunun çalışmasına engel olarak tiroid kanseri riskini arttırdığını göstermiştir. Buna ek olarak salam, sosis gibi işlenmiş et ürünlerinin tuz (100 gramında >1200 mg sodyum) ve yağ (100 gramında 24-30 gram) oranı oldukça yüksektir. Bu nedenlerle özellikle büyüme ve gelişme sürecinde olan çocuklar için bu besinlerin sık tüketilmesi sağlıklı değildir.
Sonuçlar ve talepler
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilen “ Çocuk Haklarına Dair Sözleşme”, çocuk haklarıyla ilgili en kapsamlı metin özelliği taşımaktadır. Bu sözleşmenin temel felsefesi, “Her çocuk için sağlık, eğitim, eşitlik, koruma, çocuğun Yüksek Yararı ve insanlığın gelişimi” olarak özetlenebilir.
Bakanlığınız tarafından 10.1.2015 tarih-29232 sayılı Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği’nin 5/b maddesinde “reklamlar kamu sağlığını bozucu nitelikte olamaz”, 7/4 maddesinde “Reklamlar, tüketicinin güvenini kötüye kullanamaz ya da onun tecrübe ve bilgi eksikliklerini istismar edemez”, 24/a maddesinde “Çocukların; fiziksel, zihinsel, ahlaki, psikolojik ve toplumsal gelişim özelliklerini olumsuz yönde etkileyebilecek hiçbir ifade ya da görüntü içeremez”, 24/b maddesinde “Hedef kitlesindeki çocukların yaş grubunun özellikleri dikkate alınarak, çocuklarda gerçek dışı beklentilere neden olan veya kurgu ile gerçeklik arasındaki farkı ayırt etmeyi zorlaştıran unsurlar içeremez” ve son olarak 24/ı maddesi “Çocukları, bir mal veya hizmeti edinmek için, ebeveynlerini veya başkalarını ikna etmeye doğrudan teşvik edemez” ibareleri yer almaktadır.
Bu bilgiler temelinde;
1- Bugünlerde yayında olan ve Coca Cola reklamının yaz mevsimindeki sıvı kaybını Coca Cola içerek telafi edecekleri ve bu ürünü içerken “neşeli ve mutlu olacakları” izlenimi yaratarak yanıltıcı bilgi verdiği saptaması temelinde ve Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliğinin 5/b ve 7/4. maddesi ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 61 inci maddesine,
2- Yine bugünlerde yayında olan ve Maret reklamının ise sağlıklı beslenmede yeri olmayan bir ürünün çocuklarca tüketilmesini özendirmesi ve bu özendirmeyi yaparken küçük yaştaki çocukların görüntüleri kullanması saptamaları temelinde Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliğinin 5/b, 7/4, 24/a, 24/b ve 24/ı maddeleri ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 61 inci maddesine, aykırılık içermesi nedeniyle her iki reklamında kurulunuzca değerlendirilerek gereğinin yapılmasını talep ediyorum.
Kaynaklar
1- Prof.Dr.Şükrü Hatun-Çocuklardaki şişmanlık artışının arkasındaki gerçekler
2- Guran T, Bereket A. International epidemic of childhood obesity and television viewing. Minerva Pediatr. 2011 Dec;63(6):483-90.
3- Guran T, Turan S, Akcay T, Degirmenci F, Avci O, Asan A, Erdil E,Majid A, Bereket A. Content analysis of food advertising in Turkish television. J Paediatr Child Health. 2010 Jul;46(7-8):427-30
4- Coca Cola benzeri içeceklerin osmolaritesi ve mineral içeriğihttp://www.sgsm.ch/fileadmin/user_upload/Zeitschrift/54-2006-3/Osmolality_54_3_06.pdf
5- Dietrich M, Block G, Pogoda JM, Buffler P, Hecht S, Preston-Martin S. 2005. A review: dietary and endogenously formed N-nitroso compounds and risk of childhood brain tumors. Cancer Causes Contr. 16:619–635.,
6- Bahadoran Z, Mirmiran P, Ghasemi A, Kabir A, Azizi F, Hadaegh F. Is dietary nitrate/nitrite exposure a risk factor for development of thyroid abnormality? A systematic review and meta-analysis.Nitric Oxide. 2015 May 1;47:65-76
7- Deriagina VP, Ryzhova NI, Krivosheeva LV, Golubeva IS. Production of nitric oxide metabolites during transplanted tumors growth with different metastatic potential]. Biomed Khim. 2014 Nov-Dec;60(6):661-7.
*Prof. Dr. Şükrü Hatun
Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı
t24