ABD‘nin elçiliğinin dahi bulunmadığı topraklarda bir Coca-Cola şişesi ile karşılaşabilirsiniz.
Dünyada bu denli zararlı olup da bu kadar iştahla tüketilen çok az ürün vardır.
İçinde tam olarak ne olduğu ve tarifi üzerine yapılan tartışmalar çoktan bir asrı devirdi.
Coca-Cola‘nın reklam gücü ile boy ölçüşecek başka bir marka daha yoktur.
Şirketin mali kaynakları ise birçok kelli felli ülke ekonomisini cebinden çıkartacak boyutlardadır.
John Pemberton’un Coca-Cola’yı nasıl bulduğuna girmeden evvel tarif üzerindeki şayiaları hatırlayalım.
Cola’nın şirket kurucusu olan Asa Candler 1881’de Pemberton’dan telif haklarını aldıktan sonra bu ürünü hızla kurumsallaştırdı.
Lakin şirketi bugünkü hale getiren isim Ernest Woodruff idi.
Daha önce hiç yapılmayan reklam kampanyaları ile en ücra ABD kasabasına kadar Coca-Cola’yı taşıdı.
Woodruff bu içeceğin formülünü özel güvenlikli bir kasada sakladı.
Buna göre şirket politikası gereği bu formülü yalnızca iki kişi bilebilirdi ve asla birlikte seyahat etmezlerdi.
Bu kişilerden birisi ölürse halef seçilir ve kültür devam ettirilirdi.
Bu iddia edilen formül bugün halka açık şekilde Atlanta’da sergileniyor.
Formülün bilinmesi de bize gösteriyor ki bu efsane de Coca-Cola’nın reklam stratejisinden başka bir şey değilmiş.
Bazı komplo teorisyenleri ise formülün bu denli sır olmasını bulunuş şeklindeki bazı arızalarla açıklamaktadır.
İç Savaş ve Coca-Cola’nın doğuşu
Yenidünyanın keşfiyle beraber Amerikalı siyahlar kıtaya zincirlere vurulmuş bir halde getirildi.
17’nci yüzyıla gelindiğinde bugün Güney olarak bilinen ABD’nin tarım tarlaları bölgesinde işçi gücü çoğunlukla siyahi Afrikalı kölelere dayanıyordu.
1700’li yıllarda Güneyli beyazların köleleri üzerindeki hakları kanunlar çerçevesinde koruma altına alınmıştı.
Bu kanunlara göre beyazlar kölelerini cezalandırma, satma ve hatta dilerse öldürme hakkına sahipti.
1705 yılındaki meşhur Virginia kanununa göre hiçbir beyaz kölesi konumundaki bir siyahiye karşı işlediği suçtan sorumlu tutulamazdı.
1808 yılına gelindiğinde köle ticareti yasaklanmışsa da köle bulundurmak hala kanunla koruma altında tutuluyordu.
Oysa bugün her ABD’linin iftihar ettiğini söylediği Bağımsızlık bildirgesi 1776 yılında Thomas Jefferson tarafından yazılmıştı ve bildiride açık bir biçimde tüm insanların eşit olduğu yazılıydı:
Tüm insanlar eşit yaratılmışlardır, kendilerini yaratan Tanrının bahşettiği bazı vazgeçilemez haklara sahiplerdir; yaşam, özgürlük ve mutluluk arayışı da bu haklar arasındadır.
Kölelik özellikle kuzey eyaletlerde kınanan bir durum olarak ele alınsa da ülke içerisinde çıkabilecek bir siyasi kriz endişesi bu uygulamanın açık bir eleştirisinin yapılmasına engel teşkil ediyordu.
Köle sahibi olmanın ahlaki tarafı ilk kez 1858’li yılların başında ciddi bir biçimde tartışılmaya başlandı. Konunun en hararetli takipçisi henüz yalnızca bir Senatör olan Abraham Lincoln’dü.
Kölelik kurumunun ABD’nin temel dinamiklerine zarar verdiğini ifade eden Senatör şunları söylüyordu:
Kendi içinde bölünmüş bir ev ayakta duramaz. Bu devletin sürekli olarak yarı köle yarı özgür kalmaya tahammül edemeyeceğine inanıyorum.
Lincoln Başkan olduktan kısa bir süre sonra savaş tüm ABD’yi etkisine aldı.
Pemberton genç bir eczacı olarak kendisini bu savaşın ortasında buldu.
Pemberton köleliği savunan Konfederasyon ordusunda görev alan bir subaydı.
Columbus Savaşında aldığı yara Cola’nın mucidini ağrılarını dindirmek için morfine bağımlı hale getirmişti.
Bir şurup şekilde geliştirdiği ilk ilaç kolanın da atası idi; ama bu şurupta kokain ile aynı maddelerin bulunduğu bazı araştırmacılar tarafından iddia edilmektedir.
Velhasıl, Pemberton’un geliştirdiği şurup daha sonra seyreltme ve şekerlendirme gibi bazı değişikliklerden sonra bugünkü haline getirildi.
Kolanın mucidi ise mide kanserinden hayatını kaybettiğinde yalnızca 57 yaşındaydı.
Hayatının sonuna kadar yaşadığı acıları dindirmek için kendi formüllerine geliştiren Pemberton, dünyanın en büyük markalarından birisinin mucidi olarak tarihe geçti.
Saniyede yaklaşık on bin kola şişesi açılan dünyada bu içecek ülkemize 1964 yılında yaygınlaştı.
Her sene Türkiye’de binlerce makale ve tezde bu içeceğin tıbbi yönü, reklam stratejisi ve politik gücü üzerine inceleme ihtiva etmektedir.
Independent Türkçe / Mehmed Mazlum Çelik