Buğday tohumu güz mevsiminde toprakla buluşturulur. Olgunlaşma dönemi ile birlikte hasat edilir/biçilir. Büyük emeklerle harman yerine getirilir. Sonra kısım kısım yerlere serilir. Hayvanlara bağlanmış düven denilen alet ile üzerinde dönerek sapların parçalanmaları sağlanır. Artık saplar ufalanmış ve buğday başaklarından ayrılmıştır. İyice ufalanan saplar toplanır ve yığın haline getirilir.
Bundan sonra yeni bir işlem gerekiyor; Saman kısmı ile danenin ayrışması.
Yabalar hazırlanmış. Bekleniyor!
Beklenen ne?
Rüzgar.
Sap ile buğdayı ayıracak olan rüzgardır. Rüzgar esecek ve yaba ile yığın savrulacaktır.
Çiftçiler ise sakindir ve sabırlıdır.
Rüzgarın gelmesinden kuşkuları yoktur.
Ve…
Hafif hafif esinti hissedilmesiyle;
İşte geldi nidaları ile herkeste bir hareket başlar. Harman yeri yeniden şenlenir. Ellerde yabalar ile savurmaya başlanır. Ta ki rüzgar yavaşlayana/durana kadar. Bu kıymetli zamanı en iyi şekilde kullanmanın önemini bilirler. Rüzgar durunca onlar da hemen başka bir işe başlarlar. Saman ve buğdayın toplanmasını, etrafın süpürülmesini tamamlarlar.
Yani;
Her zaman iş vardır.
Rüzgar önemlidir.
Kavimlere gönderilen müjdeci elçi ayetlerinden önce rüzgarların müjdeciliğini belirtir Allah (cc).
” Size kendi rahmetinden tattırması, emriyle gemileri yürütmesi ve O’nun fazlından(rızkınızı) aramanız ile umulur ki şükretmeniz için, rüzgarları müjde vericiler olarak göndermesi O’nun ayetlerindendir.(Rum 46)
” Ant olsun, biz senden önce kendi kavimlerine elçiler gönderdik de onlara apaçık belgeler getirdiler; Böylece biz de suçlu günahkardan intikam aldık. İman edenlere yardım etmek ise bizim üzerimizde bir haktır. (Rum 47)
Rüzgar nasıl ki müjde ise resuller de müjdedir. Rüzgarlar nasıl ki geldiği yerlere rahmet ile geliyorlarsa, resuller de geldiği yerlere rahmet ile gelmişlerdir. Rüzgardan yararlanmak için ise gerekenlerin yapılması elzemdir. Yoksa rüzgarın bir faydası olmayacaktır.
Allah’ın rahmeti gereği bulutlar yağmurlarla dolmuş, bereketsiz beldeye yağmurlarını indiriyor. Maşallah rahmet başka bir rahmetlere sebep oluyordu. Ölü belde hemen cevap vermiş, canlanmaya başlamıştı. Ölü belde canlılık alametlerini gösterdi. Otlar çıkmaya, ürünler çoğalmaya, çiçekler açmaya, dereler çağlamaya, arılar kovandan, koyunlar ahırdan, kuşlar yuvadan çevreye açılmış, rahmete başka bir rahmetle karşılık vermek üzere canlanan beldeye açılmıştı. Rüzgarla bulutlar geliyor, bulutla yağmur ölü beldeyi canlandırıyordu.
Allah toprağa rahmetini indirdi, insanları bırakır mı?
Elbette bırakmazdı. Resullerini gönderdi. O ölü insanlara beklenen rüzgar peygamberler yağmur bulutları gibi dolu dolu vahiylerle gelmişti. İnsanlık, toprağın yeşermesi gibi yeşermeye başlayacaktır.
Harman, gelen rahmetin sonucudur.
Harmanda artık saplar danelerden ayrılmıştır. Daneler, yığın haline gelmiş ve yılın bereketi olarak ortaya çıkan “Çeç” ile mutlu sona ermiştir.
Çeç, eylemlerin sonucudur. Yapılanların karşılığıdır. Emeğin berekete dönüşmüş halidir.
Mesele, rüzgar gelmeden gereğini yapmaktır. Rüzgar gelecektir, gelmesinde şüphe yoktur. İnsana düşen hazır olmaktır.
Mesele, sapla danenin ayrılıp “ Çeç ” in ortaya çıkmasıdır.
(Buğday yığınına “Çeç” denir)