Hayatımızda belki de düşünmeden cevap verebileceğimiz soru bu olsa gerek. Çünkü bu soruya verilecek tek cevap “elhamdülillah Müslümanız” ibaresinden başkası olmayacaktır. Oysa sorgulamadığımız, yargılamadığımız, bir şey ekleyip bir şey eksiltme tenezzülünde bulunmadığımız şu hayatımızı, alıp verdiğimiz nefesle bazen anlamlandıramadığımız bir hayata dönüştürebiliyoruz. İsyanların boy gösterdiği, namazların terk edildiği, küfrün sistemleştirildiği, zinanın serbestleştirildiği tüm bunlara rağmen tağutun desteklendiği bir dünyada tevhidî bir duruşla yol almak ancak Müslümanın sergileyeceği bir duruştur. Çünkü İslam’ın, hayat gayesi olarak sunduğu “kulluk”un gereği, Allah’ın Rububiyet sıfatıyla O’nun kanunlarından başka tüm kanunları reddetmek ve Uluhiyet sıfatıyla da O’nun ilah olduğunu kabul edip sadece O’na kulluk etmektir. İşte Tevhidî duruş budur. Günümüzde ne yazık ki, “İlah tek bir ilahtır” dememize rağmen, kanun koyucu sahte Rablerin çoğalmış olması, insanların tağuta muhakeme olmasına ve -Allah korusun- küfür sisteminin bir parçası olmasına sebebiyet verebiliyor. Bu da Kur’an’ın kâfir, zalim ve fasık isimlendirmesiyle bizleri düşündürüyor: “…Şu halde, siz de insanlardan korkmayın, benden korkun ve ayetlerimi az bir karşılığa değişmeyin. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler kâfirlerin ta kendileridir.” “…Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler zalimlerin ta kendileridir.” “…Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, fasıkların ta kendileridir.” (Maide 44-45-47). Allah’ın art arda gelen ayetlerini bu şekilde özellikle kafir, zalim ve fasık isimleriyle belirtmesi, O’nun indirdiğiyle hükmetmemiz gerektiğini gösteriyor. O, rububiyet sıfatıyla kanun koyucudur ve kanun koyucuların şüphesiz ki en hayırlısıdır. Bizler O’nu Rab ve İlah olarak kabul ettiğimizi tasdik ediyorsak, İslam’ı şirkle, tağutla, küfürle ve makamla karıştırmayacak bir Müslüman lîder olmadıkça, -Allah’tan başka- hiçbir kanun koyucu oluşturamayız. Seyyid Kutub’un deyişiyle, (Allah rahmet eylesin) namazda Allah’ın birliğini şehadet eden parmaklarımız, tağutun hükmünü asla onaylamamalıdır.
İslam, belirli kural ve kanunlarla seçilmiş bir dindir. Müslüman olduğunu söyleyen bazı kişiler, İslam’ın çizdiği sınırın neresinde olduklarını bulmadan, bilmeden Müslüman olduklarını iddia ediyorlar. Neye göre, kime göre? Kimliklerde yazılı olan “Dini İslam’’dır ibaresiyle maalesef Müslüman olunmuyor. Bilakis Kur’an ve sünnetin hükmü ulaşmış olmasına rağmen bazı grupları, üstadları, aşiretleri, vatanları, liderleri veya buna benzer sözde hak terazisinde hiçbir itibarı olmayanları kabul etmek, bağ ve temelleri razı edebilmek için dînî kaynakları terk etmek, çağa uymadığını iddia ederek başka kanunları ve söylemleri kabul edip bunları davranışa dökmek, Müslümanlık ile bağdaştırılamaz. Çünkü söz konusu olan İslam’dır ve İslam ancak Allah’ın indirdiği ile amel etmektir. Müslümanlıkda sadece Allah’ın isteğine göre yaşamaktır.
Ayetlere baktığımızda yüce Rabbimiz, Müslüman’ın sıfatlarına şöyle vurgu yapmaktadır:
• Müminler ancak Allah’a kulluk ederler. O’ndan başka zihinlerinde ilahlaştırdıkları hiçbir varlık yoktur. (Fatiha Suresi, 1-7; Nisa Suresi, 36).
• Allah’tan korkup-sakınırlar. Allah’ın yasakladığı veya rızasına aykırı olan bir şeyi yapmaktan çok çekinirler. (Al-i İmran Suresi, 102; Yasin Suresi, 11; Teğabün Suresi, 15-16; Zümer Suresi, 23)
• Yalnızca Allah’a güvenirler. (Bakara Suresi, 249; Tevbe Suresi, 25-26)
• Allah’tan başka hiç kimseden korkmazlar. (Ahzab Suresi, 39)
• Allah’a şükrederler. Bu nedenle ekonomik yönden darlıkta ya da bollukta olmaları onlara herhangi bir üzüntü ya da böbürlenme vermez. (Bakara Suresi, 172; İsra Suresi, 3; İbrahim Suresi, 7)
• Kesin bilgiyle iman etmişlerdir. Allah’ın rızasını kazanmaktan dönmek gibi bir düşünceye asla kapılmazlar. Her gün daha şevkli ve heyecanlı biçimde hizmetlerini sürdürürler. (Hucurat Suresi, 15; Bakara Suresi, 4)
• Kuran’a kuvvetle bağlıdırlar. Tüm hareketlerini Kuran’a göre düzenlerler. Kuran’a göre yanlış olduğunu gördükleri bir tavırdan hemen vazgeçerler. (Araf Suresi, 170; Maide Suresi, 49; Bakara Suresi, 121)
• Sürekli Allah’ı anarlar. Allah’ın her şeyi gören ve işiten olduğunu bilir, sürekli Allah’ın sonsuz kudretini hatırda tutarlar. (Al-i İmran Suresi, 191; Rad Suresi, 28; Nur Suresi, 37; Araf Suresi, 205; Ankebut Suresi, 45)
• Allah karşısında acizliklerini bilirler. Mütevazidirler. (Ancak bu, insanlara karşı aciz görünmek ve ezik tavırlar sergilemek demek değildir.) (Bakara Suresi, 286; Araf Suresi, 188)
• Her şeyin Allah’tan olduğunu bilirler. Bu nedenle hiçbir olay karşısında telaşa kapılmaz, her zaman serinkanlı ve tevekküllü davranırlar. (Tevbe Suresi, 51; Teğabün Suresi, 11; Yunus Suresi, 49; Hadid Suresi, 22)
• Ahirete yönelmişler, asıl hedef olarak ahireti belirlemişlerdir. Ancak dünya nimetlerinden de faydalanırlar. (Nisa Suresi, 74; Sad Suresi, 46; Araf Suresi, 31-32)
• Sadece Allah’ı ve müminleri dost ve sırdaş edinirler. (Maide Suresi, 55-56; Mücadele Suresi, 22)
• Akıl sahibidirler. Her an ibadet bilincinde olduklarından sürekli dikkatli ve uyanıktırlar. Devamlı olarak müminlerin ve dinin lehine akılcı hizmetler yaparlar. (Mümin Suresi, 54; Zümer Suresi, 18)
• Tüm güçleriyle Allah adına inkarcılara, özellikle inkarcıların önde gelenlerine karşı büyük bir fikrî mücadele verirler. Hiç yılmadan ve gevşemeden mücadelelerini sürdürürler. (Enfal Suresi, 39; Hac Suresi, 78; Hucurat Suresi, 15; Tevbe Suresi, 12)
• Hakkı söylemekten çekinmezler. İnsanlardan çekindiklerinden dolayı gerçeği açıklamaktan geri kalmazlar. İnkar edenlerin haklarında söylediklerine, alay ve saldırılarına aldırmazlar, kınayıcıların kınamasından korkmazlar. (Maide Suresi, 54, 67; Araf Suresi, 2)
• Allah’ın dinini tebliğ etmek çeşitli biçimlerde insanları Allah’ın dinine davet ederler. (Nuh Suresi, 5-9)
• Baskıcı değillerdir. Merhametli ve yumuşak huyludurlar. (Nahl Suresi, 125; Tevbe Suresi, 128; Hud Suresi, 75)
• Öfkelerine kapılmazlar, hoşgörülü ve bağışlayıcıdırlar. (Al-i İmran Suresi, 134; Araf Suresi, 199; Şura Suresi, 40-43)
• Zorluklara katlanırlar. (Ankebut Suresi, 2-3; Bakara Suresi, 156, 214; Al-i İmran Suresi, 142, 146, 195; Ahzap Suresi, 48; Muhammed Suresi, 31; Enam Suresi, 34)
• Zulümden ve öldürülmekten korkmazlar. (Tevbe Suresi, 111; Al-i İmran Suresi, 156-158, 169-171, 173; Şuara Suresi, 49-50; Saffat Suresi, 97-99; Nisa Suresi, 74)
• Allah’ın koruması altındadırlar. Aleyhlerinde kurulan tüm tuzaklar boşa çıkar. Allah, onları tüm iftira ve tuzaklara karşı koruyarak, onları üstün kılar. (Al-i İmran Suresi, 110-111, 120; İbrahim Suresi, 46; Enfal Suresi, 30; Nahl Suresi, 26; Yusuf Suresi, 34; Hac Suresi, 38; Maide Suresi, 42, 105; Nisa Suresi, 141)
• İnkarcılara karşı tedbirlidirler. (Nisa Suresi, 71, 102; Yusuf Suresi, 67)
• Şeytanı ve yandaşlarını düşman edinmişlerdir. (Fatır Suresi, 6; Zuhruf Suresi, 62; Mümtehine Suresi, 1; Nisa Suresi, 101; Maide Suresi, 82)
• Münafıklara karşı mücadele eder, münafık karakterlilerle birlikte olmazlar. (Tevbe Suresi, 83, 95, 123)
• İnkarcıların zorbalıklarına engel olurlar. (Ahzab Suresi, 60-62; Haşr Suresi, 6; Tevbe Suresi, 14-15, 52)
• Birbirlerine danışarak (istişare ile) hareket ederler. (Şura Suresi, 38)
• İman etmeyenlerin gösterişli yaşantısına özenmezler. (Kehf Suresi, 28; Tevbe Suresi, 55; Taha Suresi, 131)
• Zenginlik ve mevkiden etkilenmezler. (Hac Suresi, 41; Kasas Suresi, 79-80; Nahl Suresi, 123)
• İbadetlere titizlik gösterir, namaz, oruç ve benzeri ibadetleri dikkatle yerine getirirler. (Bakara Suresi, 238; Enfal Suresi, 3; Müminun Suresi, 1-2)
• Çoğunluğa değil, Allah’ın verdiği kıstaslara uyarlar. (Enam Suresi, 116)
• Allah’a yakınlaşmak, örnek bir mümin olmak için gayret sarfederler. (Maide Suresi, 35; Fatır Suresi, 32; Vakıa Suresi, 10-14; Furkan Suresi, 74)
• Şeytanın etkisine girmezler. (A’raf Suresi, 201; Hicr Suresi, 39-42; Nahl Suresi, 98-99)
• Atalarına körü körüne uymazlar. Kur’an’a göre hareket ederler. (İbrahim Suresi, 10; Hud Suresi, 62, 109)
• İsraftan kaçınırlar. (Enam Suresi, 141; Furkan Suresi, 67)
• İffetli davranırlar ve Allah’ın istediği şekilde evlenirler. (Müminun Suresi, 5-6; Nur Suresi, 3, 26, 30; Bakara Suresi, 221; Maide Suresi, 5; Mümtehine Suresi, 10)
• Dinde aşırılığa kaçmazlar. (Bakara Suresi, 143; Nisa Suresi, 171)
• Fedakardırlar. (İnsan Suresi, 8; Al-i İmran Suresi, 92, 134; Tevbe Suresi, 92)
• Temizliğe dikkat ederler. (Bakara Suresi, 125, 168; Müddessir Suresi, 1-5)
• Müminlerin arkasından konuşmaz, kusurlarını araştırmazlar. (Hucurat Suresi, 12)
• Haset etmekten kaçınırlar. (Nisa Suresi, 128)
• Allah’tan bağışlanma dileyenlerdir. (Bakara Suresi, 286; Al-i İmran Suresi, 16-17, 147, 193; Haşr Suresi, 10; Nuh Suresi, 28)
Rabbimiz bizleri, İslam’ı hakkıyla yaşayan Müslümanlardan kılsın. Amin.
Vesselam…